26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Aydınları susan millet çöker

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Tarih, insanoğlunun sorumluluğunu daha çok öncülere yüklemiştir. Doğrudur; tarihi yapanlar halklar olmuştur. Halkın da emekçi kesimleri... Lakin emekçilerin öncüleri olmaz ise onlar köleleştirilirler. Ve giderek sömürücülerin destek gücüne çevrilirler.
Uluslararası tefeci sermaye (emperyalizm) döneminde, sınıf çatışmalarının yanı sıra emperyalizm ile mücadele de en az emek-sermaye çatışması kadar önem kazandı. Bizim gibi ülkelerde iç sermaye uluslararası tefeci sermayenin acentası haline gelince, emperyalizm ile mücadele önem bakımından sınıf mücadelesini bile geçti.
Bugün yaşadığımız süreç kabaca budur.
***
Peki bu katmerli baskı/mücadele sürecinde kitlelere kim yön vermelidir?
Elbette hem çalışan sınıfların içinden çıkan öncüler hem de dünyayı ve ülkeyi tanıyan aydınlar...
Türkiye’de bu işi siyasetçiler üstlendiğinden tıkanma yaşanıyor.
Ortalıkta aydın/akademisyen diye dolaşanlar; emperyalizm tarafından yetiştirilmiş ve görevlendirilmiş tiplerdir. Bunlar, eski Beşinci Kol ajanlar gibi sabotajlar yapmaktadırlar. Ama bu sabotajlar bombalarla değil, medya kullanılarak yürütülmektedir.
Bu özel harp elemanı okumuş takımına karşı milleti temsil eden aydınlar seslerini yükseltmek zorundadır. Yoksa Türkiye; Osmanlı Devleti’nin çöküş yıllarına gider.
***
19. Yüzyıl’ın son çeyreğine bakın... Yurtsever aydınlar baskı altına alınmış, “din ve saltanatın düşmanları” gösterilerek ezilmişlerdir. Ama şair Mehmet Emin Yurdakul gibi direnenler vardı:
“Bırak beni haykırayım susarsam sen matem et
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”
1890’larda toplumun aydınları olarak şairler önde idiler. Mehmet Emin Yurdakul onları haykırmaya davet ediyordu.
***
Biz de bugün buradan şairleri, yazarları, ressamları, müzisyenleri, heykeltıraşları, sinemacıları, tiyatro sanatçılarımızı Mehmet Emin gibi davranmaya davet ediyoruz. Evet; lütfen sesinizi yükseltin...
Üniversitelerimizde bilim üreten namuslu akademisyenleri artık daha fazla sorumluluk almaya çağırıyoruz. Değerli bilim adamları! Yaptığınız işin Türkiye Cumhuriyeti ayakta durur ise bir anlam kazanacağını en iyi siz biliyorsunuz. Lütfen artık bölücü-gerici emperyalist sabotajların demokratik mücadele olmadığını sizler de söyleyin.
Eğer bugün konuşmaz iseniz daha ne zaman konuşacaksınız?
***
Öğretmen arkadaşlarım! Size Büyük Atatürk’ün emaneti olan Türk gençliğini yüksek ülkülerle donatma işini neden savsaklar hale geldiniz. Çocuklarımızı; vatan, millet, bayrak, tarih bilinci, milli değerler ile donatmak gerekmez mi?
Saygıdeğer yargıçlar, bu ülkenin savcıları! Temsil ettiğiniz hukuk ve adaletin var oluşu bu devletin var oluşuna bağlı değil mi? Bu konuda daha etkili davranmanız gerekmiyor mu?
***
Mühendisler, ekonomistler, elektronik ve iletişim uzmanları, psikologlar, doktorlar, mimarlar, ticaret uzmanları, hizmet sektörünün bilinçli temsilcileri! Sesiniz neden çıkmıyor? Koskoca Türkiye’yi bir avuç bölücüye ve gericiye teslim ettiğinizi görmüyor musunuz?
Denizdeki kaptan arkadaş! Uçaktaki pilot! Masasında otomobil çizimi yapan teknik ressam! Göreviniz sadece yaptığınız işle mi sınırlı? Sizi büyütüp bu makamlara getiren şu ülkeye karşı başka bir sorumluluğunuz yok mu?
***
Ve bir gün ölüp gideceksiniz... Gider iken şu dünyaya bir iz bırakıp bırakmadığınız sorusu aklınıza gelir ise kendinize nasıl bir cevap vereceksiniz?
Ey bu ülkenin iyi yetişmiş insanları!
Sorumluluk sizlerin üstündedir...
Borcun var, arkadaş borcun var!
Seni bulunduğun noktaya yükselten bu ülkeye ne verdin?
O borcu ödemeden göçer isen ahirette senden davacı olurum...
***
Türk milletinin elinden onun yüksek ideallerini aldılar. Aklı, bilimi, çağdaşlığı öne çıkartan insan yerine yüzünü Orta Çağ’a çevirmiş nesiller yetiştirmek için mücadele veriyor siyaset. Bunu önlemenin yolu, gençliğe ve halka, doğru tarih bilinci yerleştirmekten geçmektedir. Türk milletini kendi tarihi ile buluşturabilir isek gerçekten de büyük Türkiye’yi yaratabiliriz. Bu görev de aydınların üstündedir.
İşte böyle bir çalışmanın ürünü olan bir kitap ulaştı elime...