26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bağımsız Kürdistan ilanı savaş sebebidir

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül’de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu uluslararası hukuka aykırı olduğu gibi Türkiye’nin toprak bütünlüğüne de saldırı niteliğindedir.
Bir halkın geleceğini kendinin saptaması hakkı self determinasyon hakkıdır.
Kuzey Irak bölgesinde, Arap’ı, Türkmen’i, Kürt’ü bir arada yaşamaktadır. Hatırlanacağı üzere, Kürtler bölgeye silah zoruyla egemen olduklarında bölgenin demokrafig yapısını değiştirebilmek için Türkmenleri ve Arapları bölgeden sürerken nüfus ve tapu idarelerini de yakmışlardı. Bunu bölgenin demografik yapısını lehlerine çevirmek için yaptılar.

SEVR'E ATIF

Uluslararası hukuka göre bağımsız bir devlet kurulabilmesinin ana koşulu sömürge altında bir halkın var olmasıdır. Bölgede sadece bir Kürt halkı olmadığı gibi, bölge bir sömürge de değildir.
Kuzey Irak Kürt yönetimi anayasasında, yırtıp tarihin çöplüğüne attığımız Sevr Antlaşması'na atıf vardır. Bu, anayasa taslağını yazıp ellerine veren emperyalistlerin arzusudur.
Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin kurulmasını isteyenler, emperyalistlerdir. Daha 1920'de Londra Konferansı sırasında, İngiltere’nin bölgede bir Kürdistan devleti kurdurma isteği vardı. Bugün de bu istek aynen devam etmektedir.
Kukla Kürt devletinin kurulması, Türkiye, İngiltere ve Irak arasında akt edilen 1926 Ankara Antlaşması'yla belirlenen Türkiye-Irak sınırının değişmesi anlamına gelecektir. Türkiye-Irak sınırında şimdi Ankara antlaşmasına taraf olmayan bir de Kürdistan olacaktır.

BALKANLARDAKİ TECRUBE

Aslında bu Kuzey Irak Kürt yönetiminin kurulması, üçüncü Balkanizasyon hareketidir.
Bilindiği üzere birinci Balkanizasyon hareketi; Yunanistan’ın Osmanlı'dan bağımsızlığını kazanması, 1. 2. Balkan savaşları sonrası Osmanlı’nın Balkanlardaki topraklarının büyük bölümünü kaybetmesi ve bu bölgede bağımsız devletlerin kurulmasıdır.
2. Balkanizasyon ise Yugoslavya’nın dağılma sürecidir. 3.sü ise Ortadoğu da oynanmak istenmektedir.
25 Eylül'de yapılacak bağımsızlık oylaması ise bunun ilk adımı olacaktır.
Bu oylamada sadece Kuzey Irak Kürt bölgesinin değil, diğer komşu ülkelerdeki Kürtlerin de bağımsızlığı oylanmaktadır. Bu oylamadan sonra aynı senaryo ülkemiz toprakları üzerinde uygulanmak istenecektir.
Böylece kukla Kürdistan devleti sayesinde petrol ve doğalgaz Akdeniz’e ulaşacaktır.
Emperyalistlerin bölgede Kürdistan adı ile bağımsız bir devlet kurmasının altında yatan en önemli sebep Türkiye ile Türkiye’nin tarihi bağları olan Musul arasında kendi kontrollerinde tampon bir bölge sağlama düşüncesidir.
Emperyalistler Anadolu’yu bölmek için bugün de 1920’lerde olduğu gibi Kürtçülük propagandalarına hız verdiler, bundaki başlıca amaçları Musul ve Kerkük petrollerini koruyacak kendilerinin güdümünde kukla bir Kürt devleti kurdurmaktır.
Kurulacak olan Kürt devleti ve yapılan oylama Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı da bir tehdittir. Sorulan soru, ileride Türkiye’de de aynı konunun gündeme getirileceğinin işaretidir.
Bir yabancı ülkede, hem de o ülkenin meşru yönetiminin iradesi dışında Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı bir halk oylamasına gidilmektedir.
Bu durum Türkiye’nin o bölgeye askeri harekât yapmasını meşru kılar. Bu tehlikeli durum “karşımızda bir devlet yok ki” sözü ile geçiştirilemeyecek kadar vahim bir durumdur.
Karşımızda henüz bir devlet yoksa da Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik talepleri de gündeme getiren silahlı bir örgüt söz konusudur. Bu durum Türkiye açısından bir savaş sebebidir.

PAÇAVRAYA BAYRAK MUAMELESİ

Tabii ilk hata, Türk ordusunda en fazla bir onbaşı ile muhatap olabilecek bir insanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı düzeyinde muhatap kabul edip sözde bayraklarını göndere çektirmektir.
Peşmerge paçavrasına bayrak, sözde liderine de devlet başkanı muamelesi yapılarak, Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir devlet kurmak isteyenlere AKP iktidarı tarafından açıkça ve de ana muhalefet partisi tarafından da sessiz kalınarak destek verilmiştir.