26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Balyoz'da Yargıtay'ın içi ve dışı

İsmet Özçelik

İsmet Özçelik

Gazete Yazarı

A+ A-

Balyoz Davasında karar önceki gün açıklandı. "Yargı çözer" diyenler umduğunu bulamadı. Yargının Türkiye'yi çökertme planına nasıl alet olduğu bir kez daha görüldü. Komutanlar "darbe" ile suçlandı. Ama "darbeyi önlediler" denilen eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve dönemin Karar Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman dinlenmedi. Yargıtay gerekçeli kararında bu durumun önemli olmadığını bildirdi.

Delillerle(!) ilgili yüzlerce sahtecilik belgeleriyle ortaya kondu. Mikrosoft'un 2007'de piyasaya sürdüğü ofis programında yer alan "calibri" fontunun 2003 tarihli belgede kullanılması bile Yargıtay'daki "Yeni üyeleri" etkilemedi. Hangi birini sayalım... Karar 2007 yılında Beyaz Saray'da, Oval Ofis'te Bush-Erdoğan görüşmesinde verilmişti. Ergenekon tertibi, Balyoz, Askeri casusluk, ... gibi tertiplerle devam etti...

Dışardakiler!

Karar günü Yargıtay'ın içi ve dışı çok dikkat çekiciydi. İçerde "Kemal'in Askerleri" müebbede, ağır cezalara mahkum edilirken, Yargıtay dışında da karar protesto edildi. Protestocu vatandaşların elinde "Türk bayrakları, Atatürk resimleri" vardı. Hep birlikte "Andımız"ı okudular. "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Ne mutlu Türk'üm diyene" , "Türkiye Cumhuriyeti değil AKP yıkılacak" sloganı attılar.

Yargıtay'ın içinde ve dışında yaşananlar her şeyi anlatıyordu.

'Havuç' gerçek çıkmadı

Yargıtay'da davanın görüşmelerine başlarken kulaklara, "bırakılacaklar" havucu fısıldandı. Amaç halk tepkisini söndürmekti. Buna inanalar, "kitlesel tepki göstermeyin" mesajı gönderdi. İlk gün davayı protesto eden vatandaşlardan uzak duranlar bile oldu.

Bazıları, "Sakın aldanmayın" uyarılarına kulak tıkadılar. Karar açıklanınca, NATO'ya inananlar bir kez daha yanıldı!

Komutan yakınları dimdik!

Karar günü Yargıtay önündeydim. Komutan eşleri ve yakınlarıyla görüştüm. "Sesinizi çıkarmayın, hepsi bırakılacak" yalanına inananlar ağlarken, diğerleri dirençliydi. Nilgün Doğan, Nevin Alan, İrem Çiçek, Berrin Üçok, Ümit Gönültaş ve diğerleri... Hepsi dimdik ayaktaydı.

"Mücadele yeni başlıyor" dediler. Cumhuriyet Bayramında neler yapılacağını sordular. "Biz ne yapalım?" diye görev istediler. Benim gözlerim doldu.

Tahliye olan komutan eş ve yakınları ise sevinemiyorlardı. Gazi Albay'ın eşi Nefise Aslan, "Hepsi bırakılmadan sevinemem" dedi.

ABD referandumda 'evet' demişti

Bazıları hala bu noktaya nasıl gelindiğini tartışıyor. Çok anlattık ama galiba tekrarlamakta yarar var.

ABD, "kontrolden çıkan" Türk ordusunu "hizaya sokmak için" kısa, orta ve uzun vadeli planlar yaptı. Bu iş için Türkiye'ye özel bir ekip gönderdi. Milli olan her şey hedefteydi. Önce yargının ele geçirilmesi gerekiyordu.

12 Eylül 2010'da referandum yapıldı. Referandumda "Evet" denmesi için en büyük destek ABD'den geldi. Bu desteğin nedeni sanırım şimdi daha iyi anlaşılıyordur.

Sadece Silivri değil, sonrası da düşünüldü

Yapılan planda sadece Özel Görevli Mahkemeler yoktu. Sonrası da hesaplamıştı. Nihai kararların verileceği yüksek yargı, onun içindeki ilgili daire bile düşünülmüştü. "Yeni yargı", "Yeni yargıçlar" her şey adım adım uygulamaya konuldu.

Ergenekon, Balyoz, ... operasyonları, "Öcalanlı açılım" hep aynı planın parçaları. ABD'li diplomatlar ve CIA ajanları "Ergenekon, Balyoz, ... operasyonları olmasaydı 'açılım' olmazdı" açıklaması yapıyorlar.

Hala tartışmaya gerek var mı?