26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir 'Deli Dumrul' Komedisi

Yönetmenin gedikli oyuncusu Cengiz Bozkurt’un sergilediği performans ve Şahin Irmak’ın çabalarının 'Deli Dumrul'un artıları olduğu söylenebilir

Bir 'Deli Dumrul' Komedisi
A+ A-

TUNCER ÇETİNKAYA

Onur Ünlü’yle birlikte, “Leyla ile Mecnun” gibi kalburüstü bir diziye senarist olarak imza atan Burak Aksak, sinemamızda yönetmen olarak da önemli bir boşluğu dolduracak gibi görünüyordu. Bu bağlamda, Suriçi’nde yaşayan mahalleliyi masalsı bir evrene taşıdığı ilk uzun metrajlı filmi “Bana Masal Anlatma”, ilginç dokunuşlar içeriyordu. Yerli komedinin tıkanma noktasına geldiği bir dönemde gündeme gelen yapım, gerçeküstü aşk serüvenini semt kültürüyle ve kimi anlarda Yeşilçam ruhuyla harmanlayarak dikkat çekmiş ve “Kara Bela”nın önünü açmıştı. İlkinin gölgesinde kalmakla birlikte, bu yol filmi de, hayatın rutinine çomak sokmaya çalışan Kudret’i, dostluk ve dayanışmayla zorlukların alt edildiği bir öykünün merkezine yerleştiriyordu.

GERİYE DOĞRU ADIM

Dede Korkut Hikâyeleri ekseninde, yönetmenin Haziran’da vizyona giren “Salur Kazan”ın ardından çektiği “Deli Dumrul” da geçen hafta izleyiciyle buluştu. Öncelikle, benzer bir mantığa yaslanan iki filmin de pek çok açıdan hayal kırıklığı yarattığını söyleyebiliriz. Ticari olduğu söylenebilecek bir projeye göre özensiz dekorlar, başarısız mekân seçimleri ve -söz konusu Aksak olunca, şaşkınlıkla ifade edebileceğimiz- çalakalem senaryo... Bir TV kanalı için hazırlandığını işittiğimiz, ani bir kararla beyazperdeye taşınan film, bu durumun tüm dezavantajlarını bünyesinde barındırıyor sanki.
Kahramanın mizah nesnesine dönüşmesinin kökleri derinde olsa dahi, 90’ların son durağında komedimizde bu eğilimin yaygınlaştığını biliyoruz. Leman merkezli mizah dergilerinde, Kızılmaske ya da Tarkan gibi çizgi roman kahramanlarını tiye alan karikatürlerin temel hedefi, “esas oğlanı” komedinin ana unsuru haline dönüştürmekti. Ertem Eğilmez’in Yeşilçam’ı ve sektörün melodramatik figürlerini güldürünün hizmetine sunması “Arabesk”le başlamış, epik serüvenleri içeren komedi ise Gani Müjde’nin “Kahpe Bizans”ıyla sinemaya dâhil olmuştu. Öncülünün izinden giden son iki film, çıtayı yükseltmek şöyle dursun, yazık ki geriye doğru atılan bir adıma dönüşüyor.

TANIDIK BIR MİZAH

Obasının başına dert olan ve komşuların alaycı bakışlarına inat, bir köprü inşa etmeye karar veren “Deli Dumrul”un hayata tutunma ve aşkı tanıma serüveni, ilk yapım gibi sadece oyuncuların performansına yaslanarak ilerlemeye çalışıyor. “Kahpe Bizans”ta kol saatli kahramana ya da kameraya “misafir olan” uçağa kahkahayla karşılık veren seyircinin, neredeyse 20 yıl sonra, bu kez özçekim yapan köylü kızlara, sosyal medyanın revaçta olan jargonuna ya da kredi kartı esprisine güleceğini düşünmek ve buradan absürt bir mizah doğacağını umut etmek, Burak Aksak’ın en önemli zaafına dönüşüyor. “Salur Kazan”da karısı tarafından madara edilen şef profilinin çok tanıdık ve arkaik bir mizahı temsil etmesine benzer biçimde, filmin kötü adamı olan korsanın işlevsiz kalması, dar alana sıkışan Zafer Algöz’ün ya da Dumrul’a neden âşık olduğunu anlamakta güçlük çektiğimiz Eda Ece’nin iyi niyetli oyunları filmi sıradanlaşmaktan kurtaramıyor. Yönetmenin gedikli oyuncusu Cengiz Üstün’ün, sıraladığımız tüm olumsuzluklara karşın perdede göründüğü anlarda sergilediği performans ve Şahin Irmak’ın çabalarının “Deli Dumrul”un artıları olduğu söylenebilir.
Hangi önemli çaba sonucu fenomene dönüştüklerini bir türlü kavrayamadığımız komedi kahramanlarının, tahammül sınırlarını fersah fersah aşan filmlerle “sinemacı” sayıldıkları bir ülkede, “Yedinci Mühür”e zekice gönderme yapan bir yönetmeni çok daha nitelikli projelerde görmek istiyoruz.

Son Dakika Haberleri