26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir vahşetin ürkütücü anatomisi!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’ye şok yaşatan 15-20 Kasım 2003 tarihi ne yazık ki çok çabuk unutuldu... Oysa o tarihlerde tıpkı ABD’de, 11 Eylül 2001’de yaşanan “İkiz Kuleler” saldırısının benzeri bir katliam yaşanmıştı...

Teröristler, 4 kamyonete yükledikleri tonlarca patlayıcı ile HSBC Bank Genel Müdürlüğü, İngiltere Başkonsolosluğu ve Beyoğlu’ndaki iki sinagoga intihar saldırısı düzenlemişti...

İstanbul’da büyük korku yaratan saldırılarda 60’tan fazla yurttaş ölmüş, 700 kadarı da yaralanmıştı...

Dehşet uyandıran bu eylemi ilk anlarda PKK’nın yaptığı sanılmıştı ama gerçek kısa sürede anlaşılmıştı... Katliamı yapan örgüt tanıdıktı ama o tarihlere kadar Türkiye’de izine pek rastlanmamıştı; El Kaide...

11 yıl önceki bu vahşetle ilgili çok yazı yazdık... Hatta olayları anlatan kitabımız “El Kaide Turka” da büyük yankı uyandırmıştı...

Bu yüzden söz konusu saldırıları bir tarafa bırakarak, El Kaide ile geçen haftalarda Diyarbakır’da Hizbullahçıların öldürüldüğü sokak olayları arasındaki ilginç bir bağlantıya dikkat çekelim...

BU İSME DİKKAT!..

11 yıl önceki patlamalarla ilgili 25 Kasım 2003’te Sabah gazetesinde de bazı bilgiler yer almıştı... Bu tarihten 3 yıl önce yayımladığımız “Kod Adı Hizbullah” ve “Hizbullah’ın Kanlı Yolculuğu” adlı kitaplarımızda da yer alan bilgiler, gazete haberinde şöyle aktarılmıştı;

“İstanbul’da onlarca kişinin ölümüne neden olan bombalı intihar saldırılarının arkasından dört isim çıktı; Azad Ekinci, Mesut Çabuk, Gökhan Elaltuntaş ve Feridun Uğurlu. El Kaide bağlantısı olduğu tahmin edilen bu isimlerden Ekinci, Çabuk ve Elaltuntaş Bingöllü. Emniyet güçleri için bu durum şaşırtıcı değildi.

Çünkü 1990’lı yıllarda Güneydoğu’da PKK yanlılarını sokak ortasında Takarof marka silahlarla öldüren Hizbullah tetikçilerinin büyük çoğunluğu da bu kentte ikamet ediyordu.

Emniyetin araştırmalarına göre Hizbullah, Bingöl’deki örgütlenmesini, Yamaç aşiretine mensup Elaltuntaş, Elaltunteri, Elaltunkara ve Börü aileleri üzerinden gerçekleştirdi.

Hizbullah’ın Bingöl’deki örgütlenmesi 1985’li yıllarda başladı. Bu örgütlenmedeki kilit isim Bingöl’den Diyarbakır’a göç eden bir ailenin üyesi olan Hacı Bayancık. Zamanla Hizbullah’ın Şura üyesi olan Bayancık, Bingöl’deki faaliyetlerini, Yamaç aşiretinin önemli isimlerinden Şevket Börü’yle birlikte gerçekleştirdi. Börü, Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’na manevi bağlılığının göstergesi olarak soyadını Velioğlu olarak değiştirdi ve 1992’de Hizbullah’ın Diyarbakır’daki Askeri Kanat Sorumlusu oldu. Börü, ailenin gençlerini de Hizbullah’ın içine çekmeyi başardı.”

APARTMANDAKİ KATLİAM!..

Şimdi gelelim Hizbullah-El Kaide bağlantısı ve geçen hafta Diyarbakır’da PKK ile Hizbullah arasındaki olaylarda yaşamını yitiren kurbanlardan birinin dikkat çekici soyadı ilişkisine...

Kurban Bayramı’nın dördüncü günü Diyarbakırlı 5 genç “kurban” eti dağıtıyordu... Bu sırada karşılarına silahlı, satırlı ve sopalı bir grup çıktı... Grubun saldırısına uğrayan Yusuf Er, Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak, Yasin Börü ve Riyad Güneş adlı gençler yakındaki bir eve sığındılar. Ancak PKK’lı oldukları belirtilen saldırgan grup, kapısını kırdıkları evde gençleri öldüresiye dövdüler...

Saldırıdan 2 kurşun ve 17 bıçak yarasıyla kurtulan18 yaşındaki Yusuf Er’in anlatımına göre, 4 arkadaşı bıçaklandıktan sonra 3 kattan atılarak öldürülmüştü...

İşte o kurbanlardan 16 yaşındaki Yasin Börü’nün soyadı Güneydoğu açısından çok tanıdıktı... Hizbullah kurucularından Şevket Börü’nün akrabası olan Yasin tesadüfen mi hedef seçilmişti, yoksa soyadından dolayı tanıdık olduğu için mi öldürülmüştü henüz bilinmiyor...

Bilinen tek bir gerçek vardı... Saldırganlar lise öğrencisi Börü’yü önce silahla vurmuş, sonra boğazını kesmeye çalışmış, dakikalarca bıçaklayıp 3. kattan atmışlardı...

İddiaya göre bu da yetmemiş, yerde yatan Yasin Börü’nün üzerinden araba ile geçilmiş ve en sonunda da başı taşla ezilerek öldürmüştü...

ŞAŞIRTICI BAĞLANTILAR!..

Tüm Diyarbakır işte IŞİD eylemlerini aratmayan bu vahşeti konuşuyor... Özellikle Yasin Börü’nün katledilmesi yöntemi korku yaratırken, “Şevket Börü ile akrabalığından dolayı mı hedef seçildi” sorusu da tartışılıyor!...

3 arkadaşıyla birlikte öldürülen 16 Yasin Börü ile ilgili şaşırtıcı bilgiler ve bağlantılar bunlarla da sınırlı değil...

Börü, Hizbullah’ı çökerten ve 24 Ocak 2001’de aynı örgüt tarafından şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan’ın adını taşıyan lisede eğitim görüyordu...

Kaderin cilvesi miydi bilinmez ama Hizbullah kurucusu bir isimle aynı soyadını taşıyan 16 yaşındaki bir çocuk, Hizbullah’ın katlettiği bir emniyet müdürünün adıyla anılan okulda okurken, bir dönem Hizbullah’ın savaştığı PKK’lılarca katledilmişti... Hem de “IŞİD militanı” diye suçlanarak!..

Hizbullah ile PKK arasında 1990’ların ortalarına kadar çok kanlı bir savaş yaşandı... Kızların yüzlerine ve bacaklarına kezzap ve jilet atıldı, gençler sokaklarda başlarından kurşunlanarak katledildi, kundaklama eylemleri yapıldı, hücre evlerde insanlar sorgulandı hatta “mezar evler”de domuz bağıyla katledilmiş kurbanların cesetleri de bulundu...

Ancak PKK ile Hizbullah arasında 20 yıl önce yaşanan çatışmadaki hiçbir vahşet, Kurban Bayramı’nda Diyarbakır sokaklarındaki katliam kadar öfke ve dehşet içermiyordu...

PKK ile Hizbullah arasında 20 yıl önce soğumaya bırakılan gerginliğin, IŞİD’in Kobani’deki katliamı bahane edilerek, yine IŞİD’in vahşet yöntemlerini aratmayan bir kılıkta geri dönmesi hiç de iyiye alamet değil...

Kürtlerin Kürtlere bu kadar acımasız olabildiği bir coğrafyaya sizce yalnızca “açılım” planlarıyla barış gelebilir mi?..