Çoklu vuruş

Dün sabah, Sayın İlhan Kesici aradı. “Yazındaki, Şeyh Said’in adamları Seyit Rıza’nın verdiği yemeği yemediler, bölümünü biraz daha açmalıydın. Aleviler bunu anlar da bi- zimkiler ne olduğunu çıkartamazlar. Alevinin kestiği hayvanı bu zihniyet mekruh kabul eder, yemez, sebebi budur” dedi.  

Haklıydı. Şeyh Sait gibi Nakşibendi tarikatçıları, Alevileri Müslüman kabul etmediklerinden kestiklerini murdar sayarlar ve yemezler. Alevilere kurtuluş reçetesi gibi sunulan HDP’liler de işte bu adamın heykelini dikmektedirler... 

HANÇERİ KİM TUTTU? 

Sonra konu adliyenin basılmasına geldi. Aydınlık Gazetesi; bu saldırıyı çok haklı olarak, “Haziran’a Hançer” başlığıyla vermişti. Ben de olayı duyar duymaz böyle düşünmeye başlamıştım. İlhan Bey’e, DHKP/C’lilerin bu eylemlerinin Gezi ruhunu vurduğunu söyledim. O, “Sadece bu kadar değil!” dedi, ekledi: “Bu eylemle birlikte Alevilere yönelik olumsuz bir kampanya başlatılırsa şaşırmam. Berkin Elvan’ın ismi üzerinden bu yapılacaktır. Böylece hem Aleviler hem Gezi eylemleri değersiz hale getirilecektir.” 

Haklıydı... Ortada bir eylemle yapılmış çoklu vuruş vardı.  

Birinci vuruş, AKP iktidarını çok sarsan Gezi eylemlerine yapılmıştı ve halkın Gezi’ye sempatisini karartacak gibiydi.  

İkinci olarak, hükümetin çıkartacağı antidemokratik yasalar için çok güçlü bir sebep de yaratmıştı.  

Üçüncü olarak, “Çözüm Süreci” adı altında PKK’nın yasallaştırılıp masumlaştırılmasını kolaylaştırıyordu. Artık, “PKK’yı bırak asıl tehlike olan DHKP/C’ye bak!” derlerse kimse şaşırmasın. 

Dördüncüsü, seçim öncesinde hükümeti mazlum hale getiriyordu... 

Beşincisi, bu kanlı eylemi düzenleyenler, Berkin’i vuran polisleri bulmaya çabalayan Savcı’yı hedef aldılar. O Berkin ki sadece Gezi’nin değil, masumluğun, mazlumluğun, çocukluğumuzun da sembolü idi. Eylemciler asıl bu sembolleri vurduklarını anlamadılar mı? 

Altıncısı ise daha derin: Acaba bu eylem ile paralel yapı yeni savcılara bir mesaj mı vermek istedi? 

Bir daha soruyorum: Bu saldırıda hançeri kim tutuyordu? 

ORTAM YARATAN SİYASETÇİ 

PKK’nın silah kullanarak istediklerini kabul ettirdiğini gören öbür terör örgütlerinin bu yolu kullanmaya kalkışması pek de şaşırtıcı olmasa gerek. Hükümet, Çözüm Süreci adını verdiği süreçte PKK terör örgütünün silahlı dayatmaları karşısında teslimiyetçi bir tavır almadı mı? Bu yaklaşımın DHKP/C üstünde kışkırtıcı etkisi olduğunu söylemek, abartmak sayılabilir mi? 

Görmeliyiz ki demokratik Gezi eylemlerini, iktidara yönelik bir darbe girişimi gibi kötüleyerek kitlelerin demokratik çıkış yollarını kapatmak da terör metodlarını kullananların iştahını kabartıyor. 

Tayyip Erdoğan başbakan iken, Berkin Elvan’ın oyun oynamak için kullandığı bilyeleri kurşun gibi, bomba gibi göstermeye kalkıştı. Miting meydanında bu havayı vererek Berkin’in anasını yuhalatıp vicdanları kanattı. Bu tür düşmanlaştırıcı yaklaşım, kitleler arasına dalmak isteyen terör gruplarına uygun zemin yaratıyor.  

Bir de CHP Genel Başkanı’nın olay duyulur duyulmaz attığı kahvehane sohbeti türünden tweetler var. Kendisinin Melih Gökçekleşmeyi bırakıp CHP’nin başında olduğu-nu (Ne yazık ki!) hatırlamasında yarar var...