26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

En büyük ‘risk’

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiyemizin seçkin yazarı, değerli arkadaşım Mustafa Mutlu’ya teşekkür ederim. 8 Ocak 2016 günlü Aydınlık’ta komşu köşeden bu köşenin yazarına üç soru yöneltti.
Geciktik. Vatan Partisi’nin 28-29-30 Mayıs 2016 günlerinde toplanacak olan X. Genel Kurultayı’na sunulacak Merkez Karar Kurulu Raporu üzerinde yoğunlaşmıştık. Rapor Taslağını Teori dergisinin 1 Şubat günü çıkacak önümüzdeki sayısında bulacaksınız. Türkiye’nin içinde bulunduğu süreci inceliyor ve çıkış yollarını gösteriyor, eleştirilerinizi ve sorularınızı bekliyoruz.
Mustafa Mutlu arkadaşımın soruları önemliydi, özenerek tartışılması gerekiyordu.

AKİT TV’YE NEDEN ÇIKILIR
Hatırlayacaksınız, Ankara Öncü Gençlik yöneticisi arkadaşımın bir mektubu üzerine konu gündeme gelmişti. Turan Salcı şöyle yazıyordu: “Akit TV’ye neden çıktınız? O kanalı izleyen şeriat savunucusu gerici kitleyi mi dönüştüreceğiz? Böyle yayınlara çıkmanın bize kazandırdığı, kaybettirdiklerinden çok daha az değil midir?”
Bu sorular üzerine görüşlerimi 7 Ocak 2016 günlü Aydınlık’ta bulabilirsiniz.
Gelelim Mustafa Mutlu arkadaşımın sorularına.

MİLLETİN BEKLENTİSİ
Birinci soru: Sizin ve Atatürkçü aydınların adını yıllardır sadece ölüm fermanı yayınlamak için anan Akit, sizce neden bugün “siyasetçi kimliğinizi” fark etti? Sizi ekrana çıkarmaktan beklentisi neydi?
Aslında bu sorunun doğru yanıtını Akit TV yöneticilerinden öğrenebiliriz. Ama Mutlu’nun sorusu üzerine ilk akla gelen şudur: AKP yönetimi, bir süredir Bölücü Terör Örgütü PKK’ya ve Fethullah Terör Örgütü’ne karşı mücadele çizgisine geldi. Bu, Türkiye’nin önünü açan olumlu bir gelişmedir. O mevzide sağlam duran parti, Vatan Partisi’dir. Hükümetin Vatan Partisi’nin konumuna gelmesi, büyük bir başarı değil mi?
Her ikisi de ABD ve İsrail’in piyonları olan PKK ve F Örgütü’ne karşı mücadele, Türk milletinin mücadelesidir ve bu mücadelenin merkezinde Vatan Partisi var. Türkiyemiz, bölücü terörden ve F Gladyosu’ndan ancak Vatan Partisi’nin katkısıyla kurtulabilir. Akit TV’deki söyleşi de, Vatan Partisi’nin bu cephelerdeki 40 yıllık birikimini yansıttı. Bu arada AKP yönetiminin geçmişte Fethullah Gülen ile Türkiye’yi hedef alan Ergenekon-Balyoz tertibi ve PKK ile “Açılım” ortaklığı konularında da, Akit TV’yi izleyen vatandaşlarımızı aydınlattık. Ulusal Kanal’da neleri anlatıyorsak, diğer kanallarda da aynı görüşleri açıklıyoruz. Bize gelen çok sayıda değerlendirmeden de anladığımıza göre, söyleşi milletimizin ve Vatan Partisi’nin beklentilerine yanıt verdi.

YÜREĞE TAKILAN ROZETLER
İkinci soru: Bugün savunduğunuz düşünce; kara çarşafa rozet takan, daha sonra da Atatürk’e küfreden adamı genel başkan yardımcısı yapan CHP’nin yıllardır izlediği politikayı aklamıyor mu? Bu durumda Kılıçdaroğlu’nu yıllardır neden Atatürkçü tabandan kopmakla eleştirip durdunuz?
Vatan Partisi, “Atatürk’e küfreden adamı” genel başkan yardımcısı yapmadı. “Kara çarşafa rozet” de takmadı. Yalnızca Akit TV televizyonundan vatandaşa görüşlerini anlattı. Kaldı ki, CHP’nin hatası, “Atatürk’e küfreden adamı” kazanmak değildir, keşke kazanabilse! “Atatürk’e küfreden adam”, CHP’yi fethetti. CHP yönetiminin büyük suçu, Atatürk’e “Dersim katliamcısı” diyerek küfretmek! CHP’nin hatası, çarşaf giyen kadını kazanmak da değil. CHP, “yaşam tarzına güvence” programını kabul ederek, kendisi çarşaf giydi. CHP’yi Atatürk Devrimine bağlı kitleden kopartan uygulama, sağ partilerden insan kazanmak değil, AKP’nin programını benimsemektir. CHP, sağ partilerden insan kazanamaz, çünkü kendisi AKCHP oldu. CHP, yurttaşı dönüştürmüyor, kendisi dönüştürüldü ve karşı devrime kazanıldı.
Vatan Partisi ise, örgütlerini CHP’den, MHP’den, AKP’den, HDP’den ve çeşitli sol gruplardan katılan yurttaşlarla kuruyor. 1 Kasım seçimlerinden sonra Ordu’nun Ünye ve Akkuş, Balıkesir’in Sındırgı ve Bigadiç, Isparta’nın Yalvaç ve Senirkent, Burdur’un Karamanlı ilçelerinde, örgütlerimizi çeşitli partilerden ayrılan 20’şer, 30’ar, 40’ar arkadaşın katılımı ile kurduk. Çeşitli illerde ve ilçelerde AKP’den ve diğer partilerden katılımlar devam ediyor.
Biz, rozeti çarşafa takmıyoruz, yüreklere ve beyinlere takıyoruz.

VATAN PARTİSİ SAĞDAN DA YURTTAŞ KAZANABİLDİĞİ İÇİN İKTİDARA YÜRÜYOR
Üç: Akit TV’yi izleyen şeriatçıları dönüştüreyim derken, (CHP’nin başına geldiği gibi) gerçek tabanınızı kaybetme riski aldığınızın farkında mısınız?
Akit TV izleyenleri “Şeriatçı” diye damgalamak, hem yerinde değil, hem de çözüm değil. Kaldı ki, “Şeriatçıları” kazanmaktan da vazgeçemeyiz. Onlar, bizim yurttaşlarımız. Bizim görevimiz, onları bağımsızlığa ve Cumhuriyet Devrimine kazanmaktır. “Şeriatçıları” kazanmanın yolu, şeriatçı olmak değil, tam tersine şeriatçı örgütlerin emperyalizmle ve Ortaçağla işbirliği geleneğini kavratmaktır.
Vatan Partisi, milletimizin bütün kesimlerine sesleniyor. Ayrım yapmadan bu milletin işçisini, çiftçisini, kamu emekçisini, esnafını, sermayedarını, 80 milyonluk milletin her sınıf ve kesimini Millî Hükümet hedefi için kazanmaya çalışıyoruz.
Türkiye’de iktidar tekeli 2002’den bu yana AKP’ye teslim edilmiş. AKP oyları yüzde 50’yi geçti. MHP ve HDP’yi de ekleyiniz, etti yüzde 75. Bizim için CHP seçmenini kazanmak ne kadar görev ise, yüzde 75’i kazanmak da o kadar görev, hatta daha önemli görev.

DÖNÜŞTÜRMEYEN DÖNÜŞTÜRÜLÜR
Milletin özlemlerine yanıt vermeyen bir muhalefet AKP tabanını etkileyemez ve dönüştüremez. CHP, Fethullah Gülen Örgütü ve PKK/HDP ile el ele verdi. Ekonomide ise, Kemal Derviş’in neoliberal çizgisinde. Tabanını o nedenle kaybediyor. Vatan Partisi ise, Kemalist Devrimi tamamlama yolunda kararlı.
Büyümenin ve iktidara ilerlemenin yolu, farklı yurttaş kesimlerini dönüştürmektir. Dönüştürmeyen örgütler, çürür ve kendisi dönüşür.
Vatan Partisi tarihine bakalım, en önemli özelliği toplumu dönüştürmesidir. Başarılarını da, sağ-sol ayrımı yapmadan herkesi harekete geçirmesi sayesinde kazanmıştır. Örneğin “Ermeni Soykırımı” yalanına karşı mücadeleye, milliyetçileri ve muhafazakârları da katmasaydık, başarıya ulaşamazdık. Örneğin herkesi birleştirmeyi gözeten bir çizgi izlemesek, Silivri duvarlarını yıkamazdık.

40 YILLIK ARKADAŞLIK
Bugün Vatan Partisi önderliğine bakalım, Doğu Perinçekler ile birlikte kimler var: Eski TBMM Başkan Vekili Hasan Korkmazcan, eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı E. Korg. İsmail Hakkı Pekin, eski Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan, Yargıtay Onursal Üyesi, Öcalan’ı yargılayan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Turgut Okyay, eski Devlet Bakanı Tayfun İçli, eski Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tülin Oygür, eski İçişleri Bakanlığı Müsteşarı ve İstanbul, İzmir Valisi Erol Çakır, eski 3. Ordu Komutanı E. Org. Saldıray Berk, Türkiye’nin ilk kadın Orkestra Şefi İnci Özdil, E. Korg. Ayhan Taş, E. Tümg. Naci Beştepe, Abdullah Öcalan’ı sorgulayan E. Jnd. Alb. Atilla Uğur, eski Millî Savunma Bakanı Barlas Doğu, eski Yozgat Senatörü Servet Bora, Ceyhan Mumcu, Şakir Keçeli, E. Kur. Alb. Cemalettin Korkut ağabeyimiz, eski DSP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Rıfat Mutlu ve daha yüzlerce seçkin kadro, hiçbir partide olmayan uyum ve disiplinle omuz omuza mücadele veriyor. Hepimiz birikimlerimizle 40 yıllık arkadaşız.
Vatan Partisi tabanı niçin sağlam? Çünkü Parti, toplumun çeşitle kesimlerini dönüştürüyor. Çünkü Parti, yurttaşlarımızı damgalamıyor, programına güveniyor, amaçlarına güveniyor, millete güveniyor. Parti kendisine güveniyor.

ASIL SORULAR
İstiklâl Savaşı nasıl kazanıldı? Cumhuriyet kimleri dönüştürdü? Asıl sorular bunlardır. Önümüzdeki hedeflere bu sorulara doğru yanıtlar vererek ulaşabiliriz.
Vatansever ve devrimci bir parti için en büyük “risk”, halkın şu veya bu kesimine karşı önyargılı olmaktır.
Bir soru da benden: Şuna “risk” yerine tehlike desek, daha iyi olmaz mı?

YARIN: GÜNÜMÜZDE BAŞ GÖREV VATANI BİRLEŞTİRMEK Mİ YOKSA LAİKLİK Mİ?