08 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan erken seçimi kaçırmaz

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Kamuoyu yoklamalarına baktığınızda AKP’nin oyunu artırdığını görüyorsunuz. Bundan sonraki gelişmeler bu kazancı daha da artıracaktır. Çünkü:
*HDP, artık barajın altındadır. Yeni bir seçimde AKP, HDP’den en az 40 milletvekili alacaktır.
*MHP, iç kargaşa sürüklenmiştir. Bu partiye oy veren muhafazakâr-milliyetçi seçmenin bir bölümü 1 Kasım seçimlerinde AKP’ye kaydı. Bundan sonra eğer Devlet Bahçeli başkanlığında bir seçime girerse o da baraja takılacaktır. Buradan da AKP’yi 40 milletvekili ekleyebilirsiniz.
*Kılıçdaroğlu’nun güdümündeki Yeni CHP ise, 2 senedir PKK’nın partisi HDP ile flört halindedir. Bugün bile açık biçimde PKK’yı eleştirmemektedir. Yani Y-CHP; iktidar olmak için değil, PKK’nın ortalıkta siyasal bir aktör olarak kalması için çalışmaktadır.
AKP’den bıkan, MHP’den umudunu kesen vatansever kesim, oy vermek için CHP’ye baktığında, burayı kendi partisi olarak görememektedir.
6 OK’u bile reddeden Y-CHP’liler, seçmeni kendilerinden soğutarak AKP’nin oylarını korumasına hizmet etmektedirler.
Bu durumu, AKP’nin gerçek lideri olan Tayyip Erdoğan görmektedir.
Onun; yaz aylarında ortalığın ekonomik olarak da rahatlaması üzerine erken seçimi gündeme getireceğini düşünüyorum.
Böyle bir fırsatı kaçırmayacak olan Erdoğan; seçime gitmeden önce FETÖ ile dolaylı dirsek temasında olan Başbakan Davutoğlu’nu da o koltuktan indirecektir.
Görüldüğü gibi PKK’nın partisi HDP, Kılıçdaroğlu’nun Y-CHP’si ve Devlet Bahçeli’nin MHP’si, AKP’yi ayakta tutan sac ayakları olarak görevlerini çok iyi yapıyorlar...
Sonbaharda seçime hazırlanın...

ALEVİLERİN BEKLENTİSİ AKP ÇİZGİSİNDE KARŞILANAMAZ
Alevi toplumunun devletten istekleri ve beklentileri var. 30 yıla yakındır dile getirilen bu barışçıl istekleri hükümetler karşılamadıkları için iş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gitti. 11 yıllık süreçte AİHM Türkiye Cumhuriyeti’ni üç kez mahkum etti.
Bu konuları gündeme getiren Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Devrim Kanunları’ndan birisi olan 30 Kasım 1925 tarihli ve 677 Sayılı Kanun’u da eleştirdi. Belli kanunu orijinalinden okumamış. Önce o ünlü kanunda ne denildiğini kısaca görelim:
“Türkiye Cumhuriyeti dahilinde, bir şeyhin yönetiminde bulunan bütün tekkeler ve zaviyeler kapatılmıştır.
Bütün tarikatlerdeki şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, vb... yasaklanmıştır.”
Aleviler, cem evlerine yasal statü istiyorlar. Bütçeden ihtiyaçlarının karşılanmasını talep ediyorlar. Zorunlu din dersinin zorunlu olmaktan çıkartılmasını ve Alevilik öğretisinin ders konuları arasına konulmasını bekliyorlar.
Gerçeği görelim: Yukarıda özetlediğim 677 Sayılı Kanun, bu taleplere asla engel değildir. Hükümet, İmar Kanunu’na ekleyeceği bir madde ile cem evi işini anında çözer; kimse de itiraz etmez. Ederse, Müslüman Kardeşler’in Türkiye örgütü gibi çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı itiraz eder.

AKP OYUNU
Bugün, Devrim Kanunları’nı öne sürerek Alevilerin isteklerini reddeden AKP’nin bir oyunu ile karşı karşıyayız. Prof. Doğan; ne yazık ki onların tarafına geçerek üfürükçüler, büyücüler de dahil toplumun başına bela olan gericilik koalisyonunun yasaklanmasını doğru bulmadığını vurguluyor.
Açıklamasında, “Senin kanuna koymuş olman yetmiyor. Halk dede, baba, şeyh, Ayetullah diyor. O kanunda bunların yasaklanması o inanç önderlerinin unvanlarını kullanmasını engelleyemiyor” diyor.
Bilinmelidir ki o gün yasaklanan bu görevler devlet tarafından statüsü verilmiş, resmi görevlerdi. Kapatılan tekke-zaviyeler de resmi statüdeki yerlerdi. Atatürk, bunların resmiyetine son vererek devletle bağlarını kesti. Buraların yüzde 99’u Sünni nitelikliydi. O yüzden bu tarikatçilerin torunları günümüzde Atatürk’e dinsiz diye saldırıyorlar ya...

YENİ DEĞİL GERİCİ ANAYASA
Bugün yaşadığımız en tehlikeli süreç; inanç hürriyeti altında yaygınlaştırılan gericileştirmedir.
AKP, laikliği çiğneyerek Türkiye’yi Orta Çağ toplumuna çeviriyor. Bu işin daha organize biçimini Yeni Anayasa adı altında getiriyorlar. Prof. Doğan, yeni yapılacak anayasaya din-devlet işlerinin bu konuyu da kapsayacak biçimde konulmasını istedi. Belli ki bu AKP projesinden beklentisi var.
Alevilerin, inanç-ibadet hakkı alacağız hayaliyle bu gerici anayasa girişimine destek olmaları, kendilerinin hayat damarları kendilerinin kesmesi olacaktır.
İktidarın gerici tuzağına düşmeyelim. Laiklik ilkesi çevresinde her talebimizin karşılanması mümkündür. İsteklerimizi, mezhep-din kılığı altına sokmak yerine “demokratik hak talebi” olarak dile getirmek Alevilere yakışan bir tutum olacaktır.
Başta Cem Vakfı olmak üzere, Alevi örgütlerini “din ve (sadece devlet değil) toplum ilişkilerini birbirinden ayıran laiklik ilkesi” çevresinde birleşmeye davet ediyorum.