Erdoğan, Gül, Kılıçdaroğlu, PKK... Sır görüşmeler

Türkiye'nin yıkım sürecinde "sır görüşmeler" büyük rol oynadı. Türkiye bataklığa bu "sır görüşmeler"le saplandı. Halka bir şey söylenmedi. Ama ABD ne isterse verildi. Kemal Derviş'in Türk Hazinesinin başına atanmasıyla başlayan "yeni süreç" AKP'nin iktidar getirilmesiyle devam etti.

2003 yılında Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Powell buluştu. "2 sayfa 9 maddelik" anlaşma imzalandı. İşçi Partisi ve Aydınlık anlaşmanın maddelerini kamuoyuna duyurdu. Ama görüşmenin diğer ayrıntıları hâlâ sır.

2007 yılı Kasım ayında, Beyaz Saray Oval Ofis'te ABD Başkanı Bush ile Erdoğan bir araya geldi. Bilinen tek şey Türk Ordusu'na ve yurtseverlere karşı Ergenekon, Balyoz... tertipleri için düğmeye basılması oldu. Gerisi sır olarak kaldı.

OSLO'DA 'SIR' GÖRÜŞMELER

Sonra bir başka "sır görüşme"ler zinciri daha ortaya çıktı. ABD-AKP Hükümeti-PKK görüşmesi. İlki Brüksel'de yapıldı. Sonra Oslo'ya kaydırıldı. Bu "sır görüşme" tutanaklarının bir kısmı piyasaya sürüldü. AKP'nin Türkiye'nin başına nasıl bir çorap örmeye çalıştığı görüldü.

AKP eliyle PKK'nın nasıl adım adım büyütüldüğünün ispatı. Ama daha açıklanmayan bölümleri olduğu biliniyor. Şu anda onlar da sır!

İKİ SIR GÖRÜŞME:

DOLMABAHÇE-SHERATON

Henüz içeriği bilinmeyen iki önemli sır görüşme daha var. Bunlardan biri ünlü "Dolmabahçe buluşması" Başbakan Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında oldu. Erdoğan buluşma ile ilgili "Benimle birlikte mezara gidecek" ifadesini kullandı.

Büyükanıt görüşme ile ilgili yorum yapmaya kalkınca Erdoğan hemen tehdit etti. "O konuşursa ben de konuşurum" dedi. Sonra iki taraf da sustu. "Mezara gidecek sır." Belli ki Erdoğan açısından çok önemli. Biri emekli oldu. Ama Erdoğan Çankaya'ya kadar tırmandı. "Sır" açığa çıksaydı Erdoğan da siyasetten emekli olacaktı. Ama Büyükanıt sustu...

BAŞBAŞA BULUŞMA

Diğer "sır görüşme" de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ABD Büyükelçisi Ricciardone arasında. Konu o kadar mahrem ki Kılıçdaroğlu yanına kimseyi almıyor. Tercümanı bile ABD tarafından.

Diplomatik teamüllere tamamen aykırı. Nitekim yardımcısı eski büyükelçi Faruk Loğoğlu olaya çok bozuldu. Loğoğlu ABD'ye sıcak bir isim. Buna rağmen ondan bile gizli bir görüşme.

Gazeteciler tesadüfen(!) görmeseydi bilinmeyecekti. İçeriği hâlâ sır.

GÖRÜŞME SONRASI CHP

Bu görüşme sonrası CHP'de ciddi gelişmeler yaşandı. En belirgin olanı AKP'nin PKK ile yürüttüğü açılıma "açık çek" verilmesi. "Kırmızı çizgilerin kaldırılması", "HDP'ye, diğer bir ifade ile PKK'ya yakınlaşma", "TBMM'de PKK'nın istediği yasalara destek" hep bu görüşme sonrası yaşanan gelişmeler.

F tipi örgütle CHP arasındaki ilişkiler de bu görüşme sonrası doruğa ulaştı. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesinin de bu görüşmede kararlaştırılıp kararlaştırılmadığı tartışılıyor.

Ama kesin olan tek şey bu görüşme sonrası CHP hep kaybetti!..

BİRBİRLERİNE DAHA ÇOK BENZEDİLER

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu temel konularda birbirlerine yakın şeyler söylüyorlardı. İkisi de Tunceli'ye "Dersim" diyordu. Ergenekon, Balyoz... tertipleri için "Darbeciler temizlensin" görüşünde birleşiyorlardı. Esad ikisi için de diktatördü... Benzerlikleri çoğaltmak mümkün.

"Sır Sheraton görüşmesi" sonrası birbirlerine daha da benzediler. ABD koordinatörlüğünde Öcalan ve PKK ile yürütülen "açılım"a Kılıçdaroğlu da aktif olarak katıldı...

HALK MEYDANA ÇIKANA KADAR

Gelişmelerin yönünü hep "sır görüşmeler" belirledi. Ta ki halk meydanlara çıkana kadar. 19 Mayıs İstiklal Caddesi, 29 Ekim Ulus, Tandoğan, Silivri, Aslanlı Yol-Anıtkabir... buluşmaları hesapları bozdu. "Haziran Direnişi" önümüzdeki dönem için yol gösterici oldu.

Mücadele sürüyor. Onlar gizli gizli buluşup "sır görüşmelerine" devam ediyor. Halk ise meydanlarda açık oynuyor.

Önümüzdeki dönemde neler olacak hep beraber göreceğiz.

EDELMAN-ABRAMOWİTZ RAPORU

ABD eski Ankara Büyükelçilerinden Edelman ve Abromowitz geçtiğimiz aylarda bir rapor hazırlamışlardı. Ortadoğu'nun yeniden inşası için Türkiye'ye dikkat çektiler.

ABD yönetimine "Türkiye'nin iç istikrarı"na odaklanmasını(!) tavsiye ettiler. ABD yönetiminin bunun için muhalefet liderleri ve "sivil toplum"la ilişkilerini geliştirmesini, bir tür "havuç-sopa" politikası izlemesini önerdiler.

Rapordakilerle yaşananlar size bir şey anlatmıyor mu?