26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fenerbahçe neden şampiyon olamadı?

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Henüz matematiksel olarak Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı bitmemiş olsa da, psikolojik açıdan lig bitmiştir denebilir. Ligin bitimine üç hafta kala Beşiktaş’ın şampiyonluğu için yedi puan yetiyordu, iki hafta kala ise sadece bir puan yetiyor. Futbol böylesine ilginç, içinde birçok değişkeni barındıran bazen olağanüstü güzelliklere, heyecanlara, kimi zamanda düş kırıklarına sahne olan bir etkinlik.
Fenerbahçe’nin neden şampiyon olamayacağına ilişkin bir yazıyı 22.01.2016 günkü Aydınlıkta yani yaklaşık olarak bundan tam dört ay önce bu köşede yazmışım. Yazının ana fikri şuydu: “Yarış ve çekişme içerisinde olduğunuz takımlar üzerinde psikolojik baskı yaratmanın en etkin yolu, öncelikli olarak herkesin beğenisini kazanan bir futbol oynamaktan geçer” Hemen arkasından da sormuşum: “Fenerbahçe sözünü ettiğimiz değerde bir futbol oynuyor mu?”
Oynamadığını, takımına az da olsa yansızlık duygusuyla bakabilen her Fenerbahçeli kabul etmektedir. Buna ek olarak da sözünü etmeye çalıştığım değerleri ön plana çıkartabilen Fenerbahçeliler Beşiktaş’ın başarısını da gönülden alkışlıyorlar. Kanımca Fenerbahçeliler Beşiktaş’ın şampiyonluğa ulaşabileceğini çok önceden gördüler. Vitor Pereria “Fenerbahçe şampiyon olacak” diyerek takımını ve camiayı diri tutmaya çalıştığı günlerde Fenerbahçeliler umudunu yitirmiş, büyük çoğunluğu Şükrü Saracoğlu Stadı’na gitmeyi eziyet olarak görmeye başlamışlardı.
Fenerbahçe’nin takım olmakta çektiği sıkıntının ne derece gerçekçi olduğu şu günlerde daha çok su yüzüne çıktı. Eğer Volkan Şen’in olağanüstü bireysel çabası devreye girmese büyük olasılıkla sarı-lacivertli takım lige çoktan havlu atmış olacaktı. Fenerbahçe ligin son iki haftasına az da olsa bir umutla giriyorsa burada Volkan Şen’in özel oyununu yadsımamak gerekir.
Ligi kovalayan iki takımın sadece Galatasaray ile oynadığı maçlara bakıldığında aralarındaki oyun ve psikolojik fark kendini gösterir. Fenerbahçe belli oyuncuların bireysel yetenekleriyle sonuca gitmeye çalıştığından, o oyuncular gününde olmadığında kazanmak zorlaşıyor. Fenerbahçe normal koşullarda Galatasaray’a 4-5 gol atabilirdi. Boş kaleye kaçırılan goller şu anda bile belleklerimizde. Karşılaşmanın hâkimi tamamen Fenerbahçe’ydi.
Beşiktaş ise Galatasaray’a karşı neredeyse ilk yarı mahkûm oynadı. Sahasından çıkmakta zorlandı. Hatta Galatasaray, Beşiktaş kalecisi Tolga Zengin ile karşı karşıya pozisyonlar kaçırdılar. İlk yarı golsüz sonuçlanınca çoğu Beşiktaşlı yandaş endişe içerisindeydi. Ama Beşiktaşlı futbolcular takım oyununa dayalı futbol oynadıklarından gol atacaklarına inançları tamdı. Bu duygu onları psikolojik açıdan da güçlü kılıyordu. Sonuçta Beşiktaş Sosa ile iki önemli gol durumunu değerlendiremedikten sonra öylesine güzel bir gol attılar ki bu gol ligin genelinde attıkları birçok gol gibi, takım oyunu oynandığında futbolun ne denli basit olduğunu ve güzelliğin de yalınlıkta olduğunu adeta kanıtladılar.
Sonuçta Fenerbahçe’nin şampiyon olamayacağını çoğu sarı-lacivertli yandaş haftalar hatta aylar önce gördüler ama Pereria gerek konumu gerekse mesleğinin bir gereği olarak şampiyonluk umudunu korumaya çalıştı. Ancak bu çaba içerisindeyken elindeki futbolcu kadrosunu doğru değerlendiremedi. Sezon başlarken, Beşiktaş’a göre kadro değeri çok yüksek olan Fenerbahçe, sezon biterken parasal olarak da Beşiktaş’ın gerisine düştü. Bir teknik direktörün en önemli görevlerinden biri çalıştığı kulübün futbolcularını geliştirmek dolayısıyla kulübe ekonomik değer kazandırmaktır. Şenol Güneş ile Vitor Pereria arasındaki bir fark da burada olsa gerek...