Adana'nın bilinmeyen eski fotoğrafları Adanalılar tarafından dikkat çekiyor. T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre Adana tarihçesi ve Adana'nın nostaljik görüntüleri:
Adana’nın tarihi, verimli toprakları ve stratejik konumu nedeniyle binlerce yıl öncesine uzanır.
Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin oluşturduğu delta üzerinde kurulu bu bölge, bereketli toprakları sayesinde tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, Adana’nın geçmişi M.Ö. 6000’li yıllara kadar uzanır.
Antik Kilikya Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden biri olan Adana, insanlığın yerleşik hayata geçtiği neolitik döneme ait izler taşımaktadır.
Şehrin merkezinde bulunan Tepebağ Höyüğü, bu dönemin en önemli kalıntılarından biridir.
M.Ö. 1900’lerde bölgede Luvi Krallığı (Hititlerin bir kolu) hüküm sürmüştür.
Ardından M.Ö. 1500-1333 yılları arasında Arzava Krallığı, M.Ö. 1900-1200 yılları arasında ise Hitit Krallığı Adana çevresine hâkim olmuştur.
M.Ö. 1190-713 yılları arasında Friglerin kurduğu Kue Krallığı, ardından Asur Krallığı (M.Ö. 713-660), Kilikya Krallığı (M.Ö. 663-612) ve Pers Satraplığı (M.Ö. 612-333) bölgede etkili olmuştur.
Helenistik dönemle birlikte M.Ö. 333-323 yıllarında Büyük İskender’in egemenliği başlamış, ardından Seleukoslar (M.Ö. 312-1333) ve Karsunlar dönemi (M.Ö. 178-112) yaşanmıştır.
Bizans hâkimiyeti M.Ö. 395-638 yıllarına kadar sürmüş, bu dönemi İslam devri, Ermeni Krallığı, Mısır Türk Memlükleri, Ramazanoğulları ve Osmanlılar izlemiştir.
Fransız işgalinin ardından 5 Ocak 1922’de Adana’nın kurtuluşuyla bu dönem kapanmıştır.
Böylece şehir, tarih boyunca on farklı medeniyete ve on sekiz ayrı siyasi yapıya tanıklık etmiştir (Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü).
Adana’nın adı, Yunan mitolojisinde Gök Tanrısı Uranus’un oğlu Adanus’tan gelmektedir.
Toroslardan doğan Seyhan (Sarus) Nehri, ovada geniş kıvrımlar çizerek Akdeniz’e dökülür ve bu nehir kıyısında Adana kurulmuştur.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün kayıtlarına göre, Adana bir dönem Kizzuwatna Krallığı’nın merkezi konumundayken M.Ö. 1350’lerde Hitit Federasyonu’na katılmıştır.
Daha sonra M.Ö. 9. yüzyılda Asurlular, M.Ö. 7. yüzyılda ise İranlılar bölgeye hâkim olmuştur.
M.Ö. 333 yılında Büyük İskender’in ordusuna ev sahipliği yapan Adana, İssos Savaşı’ndan sonra Makedonların; İskender’in ölümünden sonra ise Seleukosların yönetimine geçmiştir.
M.Ö. 1. yüzyılda Roma egemenliği başlamış, ünlü hatip Çiçero’nun eyalet valiliği döneminde şehir önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir.
Roma İmparatorluğu’nun ardından Bizans hâkimiyetine giren Adana, Doğu Roma’nın en büyük ticaret merkezlerinden biri olmuştur.
M.S. 260 yılında Sasaniler, M.S. 4. yüzyılda Bizanslılar, 8. yüzyılda Abbasiler, 10. yüzyılda yeniden Bizanslılar, 11. yüzyılda Selçuklular, 12. yüzyılda Ermeniler ve 14. yüzyılda Memlükler bölgeyi ele geçirmiştir.
Bu dönemden itibaren Adana tamamen Türklerin eline geçmiştir (Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü).
Türk Memlük Devleti döneminde Orta Asya’dan Çukurova’ya gelen Türkler, bu verimli topraklarda yeni bir medeniyetin kurulmasına öncülük etmiştir.
Bu dönemde Pyramos Nehri’nin adı Ceyhan, Sarus Nehri’nin adı ise Seyhan olarak değiştirilmiştir.
1352 yılında Adana’da Ramazanoğulları Beyliği kurulmuş, bu beylik 1517 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Adana, Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Daha sonraki yıllarda şehir, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1535’teki doğu seferinde, IV. Murat’ın 1638’deki Bağdat Seferi’nde ve 1833’te Osmanlı’ya başkaldıran Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın ordusuna da ev sahipliği yapmıştır.
I. Dünya Savaşı’nın bitişiyle birlikte Adana için yeni bir dönem başlamıştır. 31 Ekim 1918’de Adana’ya gelen Mustafa Kemal Paşa, Alman Mareşali Liman von Sanders’ten Yıldırım Orduları Komutanlığı’nı devralmıştır.
Bu sırada Mustafa Kemal,
“Savaş müttefikler için bitmiş olabilir;
ama bizi ilgilendiren savaş, kendi istikbalimizin savaşı, ancak şimdi başlıyor.”
sözleriyle Kurtuluş Savaşı’nın ilk işaretini burada vermiştir (Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü).
Aynı dönemde Fransız kuvvetleri Adana’yı işgal etmiş, amaçları Avrupa devletlerinin desteğiyle bir Ermeni devleti kurmaktı.
1918-1919 yıllarında halk büyük baskılara maruz kalmış, zulüm ve işkencelere direnemeyen Adanalılar örgütlenerek “Kilikya Millî Kuvvetler Teşkilatı”nı kurmuşlardır.
Mustafa Kemal Paşa, 5 Ağustos 1920’de Fevzi Bey (Çakmak) ve milletvekilleriyle birlikte Pozantı’ya gelerek burayı geçici il merkezi haline getirmiş ve burada Pozantı Kongresi toplanmıştır.
Kasım 1920’de Fransızlar yenilgiye uğratılmış, 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile Fransız Hükûmeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti’ni resmen tanımıştır.
Bu anlaşma uyarınca 5 Ocak 1922’de Fransızlar Çukurova’dan tamamen çekilmiş, il merkezi yeniden Adana’ya taşınmıştır.
Böylece Adana, Kurtuluş Savaşı’nın onurlu direnişini başarıyla tamamlamış ve özgürlüğüne kavuşmuştur (Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü).
Adana, Toros Dağları’nın güneyinde yer alan geniş ve verimli Çukurova Ovası üzerinde, Seyhan Nehri kıyısında kurulmuştur.
Şehir, Türkiye’nin güneyinde, Akdeniz Bölgesi’nin doğu kısmında yer alır ve tarih boyunca stratejik konumu nedeniyle önemli bir yerleşim merkezi olmuştur.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, Adana yaklaşık 160 kilometrelik bir sahil şeridiyle Akdeniz’e açılır.
Bu kıyı hattı, hem iklim hem de ekonomik açıdan şehre büyük avantajlar sağlamaktadır.
Adana, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan kara, hava, demiryolu ve deniz ulaşım hatlarının kesiştiği noktada bulunur.
Bu konum, şehri tarih boyunca ticaret, tarım ve sanayi açısından cazip hale getirmiştir.
Adana’dan geçen ulaşım güzergahları, Orta Doğu ülkeleriyle Anadolu’nun iç bölgeleri arasında doğal bir geçit işlevi görür.
Toros Dağları’nın eteklerinden Akdeniz’e kadar uzanan bu coğrafya, aynı zamanda bölgenin iklimini yumuşatarak tarımsal üretimi zenginleştirmiştir (Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü).
Adana’nın komşu illeri, coğrafi olarak kentin hem iç bölgelere hem de Akdeniz kıyılarına olan bağlantısını güçlendirir.
Şehrin doğusunda Osmaniye (90 km),
güneydoğusunda Hatay (190 km), kuzeydoğusunda Kahramanmaraş (187 km), kuzeyinde Kayseri (332 km),
kuzeybatısında Niğde (205 km)
ve batısında Mersin (70 km) bulunmaktadır. Bu yakınlık, Adana’nın çevre illerle ekonomik, kültürel ve ticari etkileşimini kolaylaştırmaktadır.
Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.