Tayvanlı ve ABD'li yetkililere göre Çin, Tayvan’a ani bir saldırı düzenleme kapasitesini ciddi biçimde artırdı. Hızlanan hava ve kara operasyonları, yeni topçu sistemleri ve daha hazırlıklı amfibi ile hava indirme birlikleri bu süreci destekliyor.
Üst düzey bir Tayvanlı askeri yetkili, Çin Hava Kuvvetleri ve füze birliklerinin artık “barıştan savaşa her an geçebilecek” durumda olduğunu belirtti.
TEYAKKUZ
Diğer yetkililer de Çin’in amfibi birliklerini limanlar civarında sürekli eğittiğini, hava indirme birliklerini alarmda tuttuğunu ve adanın tamamını hedef alabilecek yeni bir roket sistemini devreye aldığını aktardı.
ABD Asya-Pasifik Kuvvetleri Komutanı Amiral Samuel Paparo da Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA)'nun, saldırı hazırlıklarını “tatbikat kılıfı altında” yürütmeye çok yaklaştığını ifade etti.
HAVA BASKISI
Tayvan Savunma Bakanlığı, Çin savaş uçaklarının artık ayda ortalama 245 kez Tayvan’ın hava savunma sahasına girdiğini belirtti. Bu sayı beş yıl önce 10’un altındaydı. Ayrıca uçaklar, orta hattı da sık sık geçerek bu sınırı fiilen ortadan kaldırıyor. ABD'li bir savunma yetkilisi, “Bu tek başına bile havadan baskının ne kadar arttığını gösteriyor.” dedi.
Çin’in J-10, J-11, J-16 ve J-20 gibi yeni nesil uçakları, Tayvan’a iç kesimlerden ulaşabiliyor. Y-20 yakıt ikmal uçakları da bu menzili artırıyor.
DONANMA VE ABLUKA HAZIRLIĞI
Çin donanması da güç kazanıyor. 2022’den bu yana Tip 052D muhripleri, Japonya'nın Miyako Boğazı ve Filipinler’in kuzeyindeki Bashi Kanalı’nda devriye geziyor. Bu geçitler, Çin'in Pasifik’e açılabildiği az sayıdaki rotalar arasında.
Tayvan Ordusu’nun eski baş eğitmeni Yang Tai-yuan’a göre, Çin savaş öncesi donanmasını Pasifik’e çıkarmak zorunda kalabilir. Geçen yıl bu yönde yapılan tatbikatlar, bir kuşatmayı simüle ediyordu.
ABD’li bir yetkili, Çin’in Tayvan çevresinde sürekli yaklaşık 12 savaş gemisi bulundurduğunu, bu varlığın birkaç saat içinde abluka pozisyonuna geçebileceğini söyledi. Ayrıca, Çin’in muhrip ve Tip 075 amfibi gemilerine yerleştirdiği helikopterlerle özel kuvvetleri aniden Tayvan’a indirebileceği uyarısında bulundu.
EŞ ZAMANLI TAARRUZ KABİLİYETİ
Uzmanlara göre Çin, füze kuvvetleri ve uzaydaki uydularla eş zamanlı taarruz kabiliyetini artırdı. Xi Jinping’in 2019’da verdiği “2027’ye kadar işgal kapasitesi” talimatına yönelik ciddi ilerlemeler kaydedildi. ABD’li Amiral Paparo’ya göre Çin bazı hedeflerine şimdiden ulaştı.
2015’te başlatılan ordu reformları, üç kuvvetin ortak harekât kabiliyetini güçlendirmeyi hedefliyordu. 2022’de Temsilciler Meclisi kıdemli üyesi Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyaretinden sonra yapılan tatbikatlar, hava, deniz ve füze operasyonlarının artık eş zamanlı yürütülebildiğini gösterdi.
PLA uzmanı Joshua Arostegui, bu gelişmenin “komuta ve kontrol özgüveni” açısından endişe verici olduğunu söyledi.
FOTO: Pelosi (solda) ile dönemin Tayvan lideri Tsai
KARA GÜCÜNDE DEĞİŞİM
Çin’in kara kuvvetlerinde de köklü dönüşümler yaşandı. Tayvan’a yönelik çıkartma ve işgal görevini üstlenecek birlikler, yüz binlerce askerden oluşacak. Ancak bu birlikler, daha küçük ve esnek yapılara dönüştürüldü. Tayvan’ın karşı kıyısında konuşlu altı amfibi tugay da bu dönüşümün parçası.
Tayvanlı bir yetkili, bu birliklerin limanlara çok yakın konuşlandığını ve sürekli eğitim yaptığını, bu yüzden “neredeyse hiç hazırlık süresine ihtiyaç duymadıklarını” söyledi.
ROKET KAPASİTESİNİN ROLÜ
Yeni nesil PCH-191 çok namlulu roketatar sistemleri de bu süreçte önemli rol oynuyor. Bu sistem, Çin kıyılarından Tayvan’ın her yerine ulaşabiliyor. Kısa menzilli füzelerle benzer kapasiteye sahip olmasına rağmen, daha ucuz, hızlı yeniden yüklenebilir ve tespit edilmesi daha zor.
Bu roket sistemleri, Pelosi’nin ziyareti sonrası yapılan tatbikatlarla sahaya indi. Tayvanlı yetkililer, bu silahların hava savunma sistemlerini devre dışı bırakmak ve kıyıdaki küçük birlikleri vurmak için kullanılabileceğini belirtiyor.
PLA uzmanı Dennis Blasko, bu yeteneklerin çok az hazırlıkla devreye sokulabileceğini, amfibi ya da hava indirme birliklerinin hızla harekete geçmesini mümkün kıldığını söyledi.
'TEK ÇİN'
Çin açısından Tayvan meselesi, ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğünün vazgeçilmez bir parçası olarak görülüyor. Pekin yönetimi, Tayvan’ı Çin’in ayrılmaz bir parçası olarak tanımlıyor ve ada üzerindeki egemenliğini “Tek Çin” politikası çerçevesinde sıkı şekilde savunuyor.
Tayvan’ın bağımsızlık ilanı veya dış güçlerin adaya yönelik askeri destekleri, Çin tarafından doğrudan ülke güvenliğine yönelik tehditler olarak algılanıyor ve bu durum, Pekin’in hem diplomatik hem de askeri açıdan kararlı adımlar atmasına yol açıyor.
Çin, Tayvan sorununu uluslararası arenada “iç mesele” olarak tanımlayarak, dış müdahalelere karşı sert tepki gösterirken, ada üzerindeki hakimiyetini sağlamak için barışçıl birleşme seçeneklerini ön planda tutmaya devam ediyor.