Bölgede ilk fosil, 2017 yılında bir çobanın ihbarı üzerine bulundu. Ardından 2018’de Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle, Kayseri Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Kayseri Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle kazı çalışmaları başlatıldı. Çalışmalara Prof. Dr. Okşan Başoğlu ve Prof. Dr. Pınar Gözlük Kırmızıoğlu bilimsel danışmanlık yapıyor.
Zürafa, mamut, gergedan, üç toynaklı at, bovid türleri (keçi, koyun, antilop), domuz ve kaplumbağa fosillerinin de bulunduğu alan, zengin çeşitliliğiyle dikkat çekiyor.
'Bu yıl fil senesi oldu'
Kazılarda görevli Uzman Arkeolog Ömer Dağ, bu sezonun ağırlıklı olarak fil fosillerine ev sahipliği yaptığını belirterek, “2018’den bu yana yalnızca 2 kafatası bulabilmiştik. Ancak bu yıl tek sezonda 3 kafatası keşfettik. Birinin yanında alt çenesi de duruyordu. Defans dediğimiz uzun dişlerin durumu biraz bozulmuştu ama üç kafatası da neredeyse tamdı” dedi.
Dağ, fosillerin Çevril Mahallesi’nde bulunduğunu aktararak, “Artık oraya ‘fil bölgesi’ diyoruz. Bu sezon, fil açısından çok verimli geçti” ifadelerini kullandı.
Dünya literatüründe dikkat çekiyor
Kazılarda ortaya çıkarılan fosillerin megafauna (dev hayvan) özellikleri taşıdığına değinen Dağ, fosillerin büyüklüğü ve korunma durumunun dünya çapında ilgi gördüğünü vurguladı.
Paleocoğrafya hakkında ipuçları
Buluntuların bölgenin geçmiş coğrafyası hakkında bilgi verdiğini kaydeden Dağ, “Fosillerin bir noktada toplanması, o dönemde fil nüfusunun yoğun olduğunu gösteriyor. Bazı türlerin bataklıkta beslenmek için alt çenelerini kullandığını, bazılarının ise ağaçları devirerek filizlerle beslendiğini tespit ediyoruz. Fosillerin farklı noktalarda bulunması, dönemin paleocoğrafyasıyla bağlantılı” diye konuştu.
Yeni buluntular da ortaya çıktı
Bu sezon ayrıca üç toynaklı at, gergedan fosilleri ve etçil gruptan kılıç dişli kaplan kalıntılarının da bulunduğu bildirildi.