140 Yıllık Emeğin Tanığı: Halil Rıfat Paşa Tüneli
Dönemin Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa'nın talimatıyla el aletleri kullanılarak açılan tarihi tünel, 1885 yılından beri Sivas ile Giresun'u birbirine bağlıyor.
“Gidemediğin yer senin değildir” sözünün ete kemiğe büründüğü bu tünel, zamana meydan okuyan yapısıyla yerli turistlerin uğrak noktalarından biri haline geldi.
Bir At Arabasının Geçebileceği Genişlikte Açıldı
1885 yılında dönemin Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa’nın talimatıyla başlatılan tünel çalışması, dönemin koşullarında murç, sivri kazma ve balyoz gibi araçlarla yürütüldü.
Amaç, Karadeniz ile İç Anadolu arasında kesintisiz kara ulaşımı sağlamaktı.
Tünel ilk açıldığında bir at arabasının geçebileceği genişlikteydi; ilerleyen yıllarda yine aynı yöntemlerle genişletildi.
6 Metre Yükseklik, 35 Metre Derinlik
Giresun-Sivas karayolu üzerinde yer alan ve 6 metre yüksekliğe, 35 metre uzunluğa sahip olan tünel, doğal kaya yapısı ve el işçiliğinin izlerini taşıyan dokusuyla dikkat çekiyor.
Tünelin günümüze kadar sağlam şekilde ulaşması ise o dönem yapılan işçiliğin ne denli titiz yürütüldüğünün bir göstergesi.
Doğayla İç İçe Bir Konumda
Göksu travertenleri, Mavigöl ve yaylalar gibi turistik noktalara yakın konumda bulunan tünel, doğa gezginleri ve fotoğraf meraklıları için adeta bir cazibe merkezi.
Tünelin çevresinde mola veren sürücüler ve gezginler hem manzaranın tadını çıkarıyor hem de tünelin içinde fotoğraf çektirerek bu tarihi yapıyla hatıra oluşturuyor.
Tarihe Dokunmak İsteyenlerin Durağı
Ziyaretçilerden Hüseyin Özer, sosyal medyada gördüğü tüneli yerinde görmek için ailesiyle birlikte geldiğini anlattı.
“O dönem bu tünel nasıl açılmış, aklım almıyor. Hala şaşkınlık içindeyim” diyen Özer, tünelin kitabesini okurken büyük heyecan duyduğunu söyledi.
Bir başka ziyaretçi Hilal Kara ise tünelin yörede "Deliklitaş" olarak bilindiğini belirtti.
Kara, kitabede yer alan “Türkiye’de insan gücüyle açılan ilk kara yolu tünelidir” ifadesinden oldukça etkilendiğini dile getirdi.
Geçmişin İzinde, Doğanın Kucağında
Mustafa Aynacı ise tünelin tarihi atmosferi ve bölgenin doğal yapısının dinlendirici bir etkisi olduğunu vurgularken, Hasret Aynacı da taş işçiliğine duydukları ilgiden dolayı tüneli görmek istediklerini söyledi. Aynacı, "Kitabedeki o meşhur söz beni çok etkiledi. Böyle zor şartlarda yapılan bir yapı hâlâ ayakta duruyor" diye konuştu.
Gönüllü Rehberlik Yapan Bir Esnaf
Tünelin hemen yakınında kurduğu küçük çay kulübesine “Kervansaray” adını veren Adil Sönmez ise yıllardır bölgeyi ziyaret edenlere yapının tarihini anlattığını söylüyor. Zamanla gönüllü bir rehbere dönüşen Sönmez, gelen herkesin tünele ilgi gösterdiğini ve "Nasıl yapılmış olabilir?" sorusunu sorduğunu belirtiyor.
Sönmez, “Bugün elimizde teknoloji var ama yine de zorlanıyoruz. O dönem insan gücüyle kayanın delinmiş olması beni etkiliyor. Bu tünel sadece bir ulaşım yolu değil, aynı zamanda bir azmin ve fedakârlığın sembolü” diyerek duygularını paylaştı.
Tünel Turizme Kazandırılıyor
Giresun İl Özel İdaresi, bu tarihî yapıyı turizme kazandırmak için yeni bir proje hazırlığında. Yapılacak düzenlemeler kapsamında tünelin çevresinde peyzaj çalışmaları, yürüyüş yolları ve bilgilendirici kitabeler yer alacak.
Böylece hem yapının korunması hem de daha fazla kişiye tanıtılması amaçlanıyor.
Unutulmayan Hizmetin Sessiz Tanığı
Giresun Federasyonu Başkan Yardımcısı Yalçın Kaya Böber, Halil Rıfat Paşa’nın açtırdığı bu tünelin Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağladığını hatırlatarak, “Bugün Halil Rıfat Paşa yaşamıyor ama yaptığı hizmet ayakta.
Demek ki hizmet eden unutulmuyor” dedi. Böber, geçmişten ders alarak geleceği inşa etmenin önemine dikkat çekti.
Giresun’un dağları arasında kayaya oyulmuş bu tünel, sadece bir ulaşım yolu değil, aynı zamanda tarihe, emeğe ve iradeye tanıklık eden yaşayan bir miras olarak varlığını sürdürüyor.
Kaynak: AA