19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ölüm kokan toplama kampı

Sachsenhausen, Berlin’in 35 km. kuzeyindeki Oranienburg sınırlarında bir toplama kampı. 1936-1944 yıllarında faaliyet gösteren kampta Alman aydın, solcu, komünist ve sendikacılar ile işgal edilen ülkelerdeki muhalifler tutsak edilmiş

Ölüm kokan toplama kampı
A+ A-

Dr. Tülin Uygur
[email protected]

1936’da 388 hektarlık bir araziye kurulan kamp, Almanya’nın Emsland bölgesindeki diğer toplama kamplarından getirilen tutsaklara inşa ettirilmiş. Buradaki 200 bin tutsaktan 30 bini Nazilerin açlık, baskı, işkence, deneyler ve çeşitli cezalandırma yöntemleri sonucu hayatını kaybetmiş. Kamp 1945 yılında Kızıl Ordu tarafından kurtarılmış.

HİMMLER’İN ESERİ

Nazi Almanyası’nda 25 ana kamp ve 1000 kadar uydu kamp kurulmuş. Heinrich Himmler, SS lideri olunca “ideal” bir kamp yapılması için mimarlarına emir vermiş. Kampın, dünyaya SS’in gücünü vurgularken, tutsaklara da korku salacak bir örnek olmasını istemiş. Kamp “mükemmel, modern, zamana uygun, kolay inşa edilebilir” bir kamp olarak tasarlanmış. Nazizm’in kalbi, Berlin’e çok yakın olması nedeniyle de özel önem kazanmış. Hatta “Toplama Kampları Müfettişliği” Berlin’den Oranienburg şehrine taşınmış! İlk yıl siyasi muhaliflerin tutsak edildiği kampa zamanla Nazilerin “ırk” ve “biyolojik” açıdan “düşük” gördükleri Romanlar, Yahudiler ve homoseksüeller, sonra da Çekler, Polonyalılar ve Norveçliler gibi işgal edilen ülkelerden toplanan muhalifler getirilmiş. Tutsaklar arasında kimler yok ki! Hitler’e suikast planlayan Georg Elser, Martin Niemöller (Hitler’e karşı Alman Kilisesi’nde yeni bir inanç oluşturan bir papaz), Paris’te Alman Büyükelçiliği’ne saldırı düzenleyen Herschel Grynszpan, Avusturya Federal Başbakanı Kurt Schuschig, Norveç başbakanı Norveç İşçi Partisi’nden Trygve Bratelli ve Einar Gerhardsen, Stalin’in en büyük oğlu Yakov Dzhugashvili, Danimarkalı komünist lider Aksel Larsen.

Himmler yarattığı eserden öylesine memnun kalmış ki kamp kumandanı Werner Schäfer’e bir propaganda filmi hazırlatmış. Bu film 5 bin sinemada gösterilmiş, radyolarda kampın hikayesi anlatılmış. Yerli ve yabancı ziyaretçiler kampta ağırlanmış. Kısacası Sachsenhausen, SS’lerin en önemli kamplarından biri olarak diğer kampların da öncüsü olmuş. Bir üçgen şeklinde inşa edilen bu kampta binalar üçgenin dikey izdüşümü çevresine yarım ay şeklinde ve simetrik olarak yerleştirilmiş. SS’lerin idari binası olan “Kule A” merkeze yerleştirilirken barakalar, ceza odaları, idam sehpaları hemen üçgenin tabanına, gaz odaları ve diğer üniteler de üçgenin uzun kenarlarına ve daha uzağa yerleştirilmiş. Kamplardaki tutsaklar “Schutzhäftlinge-korunacak tutsaklar” olarak adlandırılmış, burada korunacak olanlar tutsaklar değil tabii ki. “Ari Alman halkının ortak değerleri”nin bu düşman unsurlardan korunması hedeflenmiş. 1938 yılında mevcut kampa ilave olarak 37, 38, 39 numaralı barakalar yapılmış. Buraya sadece Yahudi tutsaklar alınmış ve çoğu Ekim 1942’de Auschwitz’e sürülmüş. Çevredeki 61 uydu kamp da Sachsenhausen ana kampına bağlanmış.

AYNI ZAMANDA EĞİTİM KAMPI

Sachsenhausen kampı SS için eğitim kampı olmuş. Örneğin, Auschwitz kasabı Rudolf Höss burada eğitilmiş! Tabii bu özel kampın yönetimi için o kadar çok SS subayı gerekmiş ki Oranienburg kısa sürede “SS şehri” olarak ünlenmiş. SS subayları aileleriyle taşınınca garip bir durum oluşmuş. Kampın içinde ölüm ve işkence kol gezerken, dışında alabildiğine yaşam yeşermiş! Okullar, lokantalar, gece kulüpleri... SS subayları da her sabah yaşamdan ölüme, her akşam da ölümden yaşama geçmişler! İnsan aklı bunu kabul etmekte zorlanıyor ama gündüz işkence yapan, zevk için tutsakların beyinlerini patlatan kişilerin, “iş çıkışı” eşleri ve çocuklarıyla “normal bir aile hayatı” sürdürebileceklerinin işaretlerini daha 1923 yıllarında keşfedenler Almanya’nın ünlü “Frankfurt Okulu”ndaki Yahudi asıllı bilim adamları olmuş. Otoriteye boyun eğen ve otorite uğruna canavarlaşabilen sıradan insanlar konusunda deneyler yapmışlar. Ön araştırmalarının sonuçları, Hitler tek başına iktidara geldiğinde neler olabileceğinin işaretleri olmuş.

BASKININ SİMGESİ BİR MÜZE

Bir süre Sovyet birliklerinin Nazileri yargılamak için kullandığı bir hapishane olan kamp 1956’da Alman Demokratik Cumhuriyeti yönetimince kapatılmış. 1961’de anı bölgesi haline getirilmiş. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra yeniden düzenlenen Sachsenhausen kampı artık bir müze. Kampta bulunan çuvallar dolusu saç, gözlük, ayakkabı, diş; vahşetin izleri olarak sergileniyor. Berlin Duvarı’nın yıkılışının hemen ardından gezdim bu müze kampı. Bazılarında hala samanlar serili olan tahta ranzalı barakalarda soluk almaya çalışmanın; gaz odalarında ve cesetlerin yakıldığı fırınların arasında nefessiz dolaşmanın yarattığı duyguyu anlatmak çok zor. Hava öylesine ağır ve nefes almak öylesine güçtü ki eski kokular, ölüm kokuları upuzun krematoryum bacasının tepesindeki gri bulut gibi havada asılı kalmış. Yine tüm dünyada emperyalizmin körüklediği ırkçılık ve gerici milliyetçilik yükseliyor! Akılcılığın ve bilimsel sosyalizmin aydınlığının insanlığa ışık tutmaya devam etmesi ümidiyle...

ZORLA ÇALIŞTIRILAN TUTSAKLAR

Sachsenhausen tutsakları zorla Alman firmalarında çalışmaya götürülmüş. Tüm diktatörler gibi ihtişam gösterisine çıkan, Hitler ve Nazizm’in gücünü ve başarısını vurgulamak için anıtsal binalar inşa etmeyi üstlenen Albert Speer için hemen kamp yakınına tuğla fabrikası kurulmuş. Her sabah 2 bin tutsağın “tuğla yürüyüşü”yle götürüldüğü iş, kampın en büyük ve en ağır işi haline gelmiş. Siemens, AEG, Daimler-Benz, DEMAG tank fabrikası gibi fabrikalarda çalıştırılmışlar. Tuğla fabrikası, 1944’te bomba fabrikasına dönüştürülmüş. Yine bu kampta “Bernhard Operasyonu” adı altında İngiltere’nin ekonomik olarak çökertilmesi için hazırlanmış plan çerçevesinde, bir grup tutsağa sahte İngiliz parası yaptırılmış. Oscar ödüllü “Kalpazanlar” filmi de bu operasyonu anlatmaktadır.

KIZIL ORDU’NUN KURTARDIĞI KAMP

1945 başlarında Sachsenhausen’deki tutsak sayısı 58 bin. Kızıl Ordu’nun Oder nehrine ulaşıp kampa yaklaştığı duyulunca kampın boşaltılmasına karar verilmiş. 22 Nisan 1945’te 47. Sovyet tugayı ve Polonya birlikleri kampa girdiklerinde artık hareket dahi etmeye gücü kalmamış 1400’ü kadın 3000 tutsağın ölüme terk edildiğini görmüşler. 300’ü kısa sürede ölmüş ve kamp yakınlarında 6 toplu mezara gömülmüşler.

TUTSAKLAR ÜZERİNDE DENEYLER

Kampın tutsakları açlık, hastalık, donma, tükenmişlik yanı sıra topluca kurşuna dizilerek hayatlarını kaybetmişler. Ayrıca tutsaklar üzerinde ölümle sonuçlanan deneyler de yapılmış. Bunların bir kısmı tıbbi deneyler. Naziler bilimsel olarak Yahudilerin ve Romanların “ari ırk” olmadığını ispatlamak için kanları, vücut organları ve iskeletleri üzerinde deneyler yapmışlar, sonra da cesetleri tıp fakültelerine göndermişler. Tutsaklar bilinçli olarak kangren yapılarak enfeksiyonun yayılması izlenmiş.

ÖLDÜRMEK İÇİN YAŞATMAK

Sachsenhausen’de bir de hastane yapılmış. Hasso von Boehmer, Carl Hans von Hardenberg ve Siegfried Wagner gibi yaralı veya hasta olarak ele geçirdikleri Hitler karşıtı “ünlü” tutsaklar bu hastanede en iyi şekilde tedavi edilerek sorguya çekilebilir, işkence yapılabilir hale getirilmek üzere yaşatılmışlar, ölmelerine izin verilmemiş!

ÇALIŞMAK ÖZGÜRLEŞTİRİR’

“Çalışmak özgürlük getirir”, “Çalışmak özgür kılar”, “Çalışmak insanı özgürleştirir” anlamlarına gelen Almanca deyiş “Arbeit macht frei” birçok Nazi toplama kampının girişinde yer almasıyla ün kazanmış. Bu deyiş, toplama kampları müfettişi General Theodor Eicke tarafından uygulamaya konmuş.

RENKLERİN SIRRI

Tutsak giysilerinde görünür biçimde taşınması zorunlu kokartlarda trafik işaretlerinde kullanılan uyarı üçgenleri esas alınmış. Kokartların renk ve biçimleri de tutsaklar kategorilere ayrılarak belirlenmiş. Ucu yukarı bakan üçgenleri sadece savaş esirleri ve asker kaçakları takarken, Yahudiler 6 köşeli Davud yıldızı oluşturacak çift kokart şekilde taşımışlar. Ağır işlere sürülecek, az yemek verilecek tutsaklarla tecrite atılan ve vahşice cezalandırılan “ceza bölüğü” tutsakları ise dairelerden oluşan kokartlar taşımak zorunda bırakılmış. Kokartların renkleri de tutsakları tanımlamak için çeşitlendirilmiş. Tutsakların geldiği ülkeleri tanımlayan harflerde kokartlarında belirtilmiş. Böylece birer numaraya indirgenen tutsakların sosyal, dini ve siyasi konumları, cinsel tercihleri de görülür hale getirilmiş.

Son Dakika Haberleri