09 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

10 Kasım Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

10 Kasım Medyanın Halleri

SİYASET İKLİMİ DEĞİŞİR Mİ

Deniz Sipahi - Hürriyet

Cumhuriyet Halk Partisi’nde değişimler her zaman olmaz. Şimdi yeni bir Genel Başkan var; Özgür Özel 13 yıllık Kılıçdaroğlu liderliğinden sonra göreve geldi. Özel’i kamuoyu tanıyor ama genel başkan olarak olaylara yaklaşımını herkes merak ediyor. İktidarın uzun zamandır dile getirdiği “Türkiye’de muhalefet sorunu var” yorumu vardı. Ana muhalefetin de iktidara yönelik birçok konuda ağır eleştirileri vardı. Her şeye rağmen CHP’deki değişimin siyasete nasıl yansıyacağını göreceğiz. Sadece Ankara’da değil; yerel siyasette de partilerin en azından bazı konularda birlikte hareket ediyor olmasını toplum arzu ediyor. Mart’ta yerel seçimler var. Siyasetin tansiyonu yeniden yükselebilir ama sonrasında siyasetin tonu, üslubu yeniden şekillenebilir. Türkiye’nin önemli konuları konuşmak için bütün siyasi partilerin önemli meselelerde bir araya gelebiliyor olması gerekir. Belki bu değişimler yeni bir siyaset iklimi getirir.

SİYONİZME KARŞI KÜRESEL SAVAŞ

Bercan Tutar -Sabah

Siyonizmin nasıl bir sömürgeci, katliamcı ve soykırımcı zihniyete sahip olduğunu bütün dünya yakından gördü. Ve dünya halkları artık şu kanaate varmış durumda... Siyonist rejim yıkılmadan İsrail'in soykırımcı siyasi DNA'sını değiştirme imkânı yok. Siyonist barbar rejimden kurtuluşun tek yolu 'Nehirden denize özgür Filistin' devletinin kurulmasından ve zorla sürgüne gönderilen milyonlarca Filistinli mültecinin vatanlarına geri dönmesinden geçiyor. Farklı ülkelerdeki Filistin yanlısı protestolarda dile getirilen bu çözüm formülü dünyanın barış, huzur ve istikrarı için reel-politik ve tarihi bir zorunluluktur. Ve dünya bu çözüme doğru ilerliyor. Zira kaos ve ölüm saçan soykırımcı siyonist ideolojinin panzehiri Filistin'in özgürleşmesidir. Filistin'i haritan silen siyonist ideolji bu kez dünyayı Filistinlileştirmeye başlayacaaktır. Dünya halkları bu ihtimali ve riski gördüğü için küresel çapta siyonizme savaş açmış durumda.

GAZZELİ ÇOCUK PARADİGMAYI DEĞİŞTİRİYOR

Taceddin Kutay - Akşam

İsrail barbarlığının Aksa Tufanı operasyonuna bir reaksiyon olduğunu öne sürenler, cevap bulmaları imkânsız bir sualin muhatabıdır: Peki, İsrail'in Gazze'ye yönelik planladığı demografik dönüşüm ve işgal hedefi, vehleten, bir anlık öfkeyle mi ortaya çıktı? Siyonist aklını bir parça olsun tanıyan herkes, bunun uzun vadeli bir planın sahnelenmesi olduğunu anlayacaktır. Dolayısıyla Hamas'ın, sivil yerleşimcileri sebepsiz bir saldırıda bulunduğu iddiasının ne kadar boş olduğu ortadadır. Hamas, işgal altındaki topraklarda müdafaa harbini vermektedir; İsrail'in planlı, programlı genişleme planlarına karşı mücadele etmektedir. Batı açısından tarih hiçbir zaman geriye dönülmeyecek bir yere doğru evrildi. 20. Asır'da eşitlik ve özgürlük temelinde hümanist, yeni bir medeniyet inşa ettiğini ve bunu dünyanın geri kalanına ihraç edeceğini söyleyen Batı'nın idealizmi ve iddiaları altı yerde çöktü. Ruanda, Bosna Hersek, Irak, Afganistan, Suriye ve Filistin; yaygınlaştırılmaya çalışılan yeni medeniyetin, kolonyalizmin bir üçüncü safhası olduğunu ortaya koydu. "Gerçek Batılı değerler bunlar değildir. Demokrasi, insan hakları, çoğulculuk, eşitlik, hürriyet gibi değerler Batı medeniyetinin temelini oluşturur. Bunun haricindeki bütün tutumlar, Batılı değerlerden sapmadır" kabulünün boş ve temelsiz olduğu muhakkaktır. Geçici bir dönem demir perde ülkelerine karşı yıpratıcı bir argüman olarak kullandığı bu değerlerin, kendi toplumsal tabakalaşması içinde tatbik edilebileceğini ancak dünyanın geri kalanına Şamil kılınmayacağını Batılı da en az bizler kadar iyi biliyor.

LİDERLER VE ESNAFLAR

Süleyman Seyfi Öğün - Yeni Şafak

Beklenebileceği üzere safları sıklaştırarak gidilecek fazla bir yer de yoktu. Hattâ bunu, CHP artık iktidâr istemiyor mu acaba, kabilinden yorumlayanlar oldu. Kemâl Bey’in gelmesi de, en azından bir açıdan bu bıkkınlığın fonksiyonu olarak değerlendirilebilir. Siyâset esnafı da yelkenlerini bu sözde açılımın rüzgârıyla doldurdu. Partililer Kemâl Bey’den çok farklı Kemâl Bey’ler türetti. Namusluluk, dürüstlük, çalışkanlık yetmiyor. Kemâl Bey’de ne karizma ne de yeni bir doktrin üretecek vasıflar vardı. Helâlleşme nihâyetinde bu zaafları ucuz bir popülizmle telâfi etmek teşebbüsüydü. Olmadı. Son seçimlerde ağır bir yenilgi aldılar. Kemâl Bey’in sonunu getiren bu oldu. Siyâset esnafı yine çark etti. Özgür Bey’in geçici olduğunu düşündüğüm başkanlığını bir geçiş evresi olarak görüyorum. Sırada liderliğe hazırlanan Ekrem Bey olduğunu düşünenlerdenim… Neticeye gelelim… Türk siyâsal kültüründe liderlik sultası denilen mesele, sâdece liderlerden müteşekkil değildir. Bu, içine siyâset esnafını da alan bir ağ (network) ile desteklidir. Liderlerin karizmatik olması ve doktrin geliştirmek başarısını göstermesi, siyâset esnafını ancak geçici bir süre için baskılayabilir. Bunun aşındığı her noktada en yıkılmaz zannettiğiniz liderleri bile bir çırpıda arkadan hançerleyip saf değiştirirler. Şaşıralım mı? Hayır… Ne de olsa burası Roma topraklarıdır ve Brütüslerden geçilmez...

HANÇERİ BOĞAZA VEYA KALBE SAPLAYAN PSİKOLOJİ

Yıldıray Çiçek - Türkgün

Meral Akşener Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hançer” sözlerine “Eğer bensem, bugüne kadar kimsenin arkasından hançer vurmadım. Hak ettiği takdirde hançeri ya şurasına ya kalbine vururum. Bugüne kadar hep böyle yaptım. Arkadan işim yoktur. Şimdi asıl mesele şu; ben olmadığıma göre hançer kimin?" yorumunda bulunmuş… Usluba bak “Elm Sokağında Kabus” filmindeki “katil Freddy” gibi… Boğaz kesiyor, kalbe saplıyor. Bence Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel; Kemal Kılıçdaroğlu’nu katil Hannibal’ın yaptığı gibi parçalara ayırdılar da o hala farkında değil… “Bugüne kadar kimsenin arkasından hançer vurmadım.” diyen Meral Akşener’in sadece siyasete başladığı DYP’de Tansu Çiller’e yaptıklarına bakmak bile yeterlidir. "Uzun süredir DYP'yi bırakıp başka bir partiye geçeceğim yolunda spekülasyonlar yapılıyor. Ben 1993 yılı Kasımında DYP'ye üye olup nikâh kıydım. Benim nikâhım "Katolik Nikahı" gibi boşanması olmayan bir nikahtır. DYP üyesi olmayı şeref sayıyorum. Benim evladıma bırakacağım tek miras DYP'dir” ve “Tansu Çiller’in siyasi öğrencisiyim. Onun ekolünden yürüyen kişiyim” derken DYP ve Tansu Çiller’i nasıl hançerlediğine arşiv merakı olanlar araştırıp baksın. O yüzden Meral Akşener bize “Hançer” hikâyeleri anlatmasın. “Benimle güçlenip güçleri bana yetti” psikolojisindeki Kemal Kılıçdaroğlu, nasıl hançerlendiğini herhalde anılarını toplayacağı bir kitapta herkese anlatacaktır. Merakla bekliyoruz.

ÖZEL KİTAPÇINIZ VAR MI?

Doğan Hızlan - Hürriyet

Eskiden iyi bir okurun belli bir kitapçısı olurdu. Orada çalışanlar da yeni çıkan kitapları okurlara sunarlar, seçimde yardımcı olurlardı. Kitap dergileri yoktu. AVM’ler daha açılmamıştı. Şimdi ise her kitapçıda neyi sorsanız internete bakıp oradaki yazılı bilgiyi aktarıyorlar. Batı’da gördüğüm kitapçı örnekleri bir zamanlar İstanbul’da da yapılmıştı. Kitapçıya girer, kitaplara bakar, birini seçer, oradaki koltuğa oturup kitabı karıştırabilirdiniz. Beraberinde çay ve kahve de içebilirdiniz. Önsözü ya da arka kapak yazısını okuyarak beğendiğinizi seçebilirdiniz. Seyyar satıcılarda da dergileri bulurdunuz. Şimdi birçok edebiyat sanat dergisini büyük kitapçılarda da bulamazsınız. World Literature Today dergisinin son sayısında Amerika’nın çeşitli kentlerindeki kitapçıların listesini okuyunca bu kitapçıları anımsadım.

Medyanın Halleri