20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

17 Temmuz Medyanın Halleri

İşte 17 Temmuz 2023 Köşe Yazıları

17 Temmuz köşe yazıları! 17 Temmuz Gazete Manşetleri
Ercan Dolapçı

YENİ TÜRKİYE’NİN ‘YENİ GÜÇ MODELİ’

Bercan Tutar/Sabah

NATO'nun 'yeni güç modeli'nden en fazla avantaj sağlayan  üçüncü aktör ise Türkiye.

Nitekim büyük güçler arasındaki mücadelede  kendi eksenine ve çıkarlarına göre hareket  eden  Türkiye, her iki tarafla da ilişkilerini devam ettirerek stratejik kazançlarını her geçen gün artırıyor.

Son NATO zirvesinde bunu bir kez daha gördük. Bu yeni  stratejik özerklik  sayesinde Türkiye hem bölgesinde hem küresel sahnede ağırlık merkezine dönüşerek  yeni dengelerin oluşmasını  sağlıyor.

Dolayısıyla yeni Soğuk Savaş ve küresel güçler arasındaki mücadelenin yeni formu olarak karşımıza çıkan  NATO'nun yeni güç modelini  bir anlamda  Yeni Türkiye'nin jeo-politik şahlanışının filigranı  şeklinde görmek gerekir.

15 TEMMUZ İŞGAL GİRİŞİMİ

Eray Güçlüer/Akşam

Son yedi yılda FETÖ ile mücadelede çok önemli başarılar sağlandı. Bu şer odakları içimizden temizlendikçe mücadele gücümüz ve milli güç kapasitemiz arttı. Her alanda hızla ilerlemeye başladık. Gelişiyoruz ve güçleniyoruz. Sıra FETÖ'nün kökünü tamamen kazımaya geldi. Her zaman söyledim şimdi bir kez daha söylüyorum. FETÖ dünyada üretilmiş kendi kategorisinde en üst düzey terör örgütüdür. FETÖ'cülerin en büyük umudu zaman içerisinde unutulmaları ve mücadelenin zayıflatılmasıdır. O yüzden şimdiye kadar her 15 Temmuz yıl dönümü aynı zamanda FETÖ'cülerin umutlarının tükendiği, hayal kırıklıklarının derinleştiği zamanlardır. FETÖ ile mücadelede yer alan İstihbaratçısından Hakimine, Polisinden Savcısına, Bürokratından Akademisyenine gizli ve açık bütün kahramanlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Ancak unutmayalım ki bu terör örgütü dış akıl tarafından kuruldu ve yönetiliyor. Bu nedenle sadece istihbari, polisiye ve adli makamların ötesinde mücadele sürecinin üst devlet aklıyla yönetilmesine de ihtiyaç var. Bugüne kadar teşkil edilen çok sayıda kurul ve komisyonun mücadele süreçlerinde çok da etkili olduğu söylenemez. Mevcut mücadele sistemi gözden geçirilip revize edilmeli, konuyla ilgili FETÖ'cü teröristlerin kaçmalarını, mal ve para kaçırmalarını önlemek de dahil olmak üzere hukuki boşluklardan istifade ederek çok hafif cezalarla bu işten sıyrılmalarını önleyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Ayrıca FETÖ'cü terörist profilleri bilim insanları tarafından ortaya konulmalı, bunların hedefledikleri yerlere sızmada kullandıkları psikolojik ve teknik yöntemler derlenerek mücadelede eğitim materyalleri haline getirilmeli, akademik çalışmalarla karanlıkta kalan hususlar aydınlatılmalıdır. Bir daha 15 Temmuzların yaşanmaması dileğiyle, 15 Temmuz Şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi saygı ve minnetle selamlıyorum.

TERÖRLE MÜCADELE OLMADAN ÜYELİK OLMAZ

Ufuk Akay/Türkgün

Diğer taraftan NATO’nun geleceği ve ittifak anlayışının sağlıklı ilerleyebilmesi adına diğer NATO üyesi ülkelerin de Türkiye’nin hassasiyetlerini iyi anlaması ve bu bağlamda gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Fransa’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünde FETÖ’cülerin eylemlerine NATO üyesi ülkelerin sessiz kalması, ABD’nin PKK/YPG ile olan yakın ilişkileri yine ittifak üyesi ülkelerde kutsallarımıza yönelik gerçekleşen saldırılara karşı yeterli somut adımların atılmaması müttefiklik ruhundan oldukça uzak bir tabloyu karşımıza çıkarmaktadır.

Dünya elbette NATO ve ABD’den ibaret değildir. Bu bağlamda Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 24 Mayıs 2022 tarihinde haftalık olağan Meclis Grup Toplantısı’nda işaret buyurdukları 57 İslam ülkesi ve Türk dünyasını kapsayan “Asya ve Orta Doğu Güvenlik Örgütü” iyi anlaşılmalı ve analiz edilmelidir.

Zira dünya artık tek kutuplu düzeni reddetmektedir. Küreselleşme artık yerini yerelleşmeye bırakmaya koyulmuştur. Hal böyleyken aynı ruh kökünden beslenen ülkelerin bir araya gelmesi tabii bir gelişme olacağı gibi artık bir gerçeklik hâline gelmiştir.

ULUSAL MESELEMİZ: EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN DÜŞÜŞÜ

İlber Ortaylı/Hürriyet

İstanbul Lisesi giderayak Almanya, Avusturya’ya öğrenci göndermeye ve Beykoz’da kurulan Türk Alman Üniversitesi’ne yöneliyor.  Bir de  Saint George Avusturya Lisesi  ve  Alman liseleri  var. Bunların talebe dağılımına ve yüksek tahsildeki yönelimine dikkat etmek gerekir. Alman Lisesi’nin bu yıldaki dağılımına baktığımız zaman  Robert Kolej  benzeri olarak kurulan  Hisar Lisesi’nin ağırlıkla Amerika’ya yönelişi gibi bir durum var. Bunu düşünmek zorundayız.

Liseyi bitirene kadar Almancanın öğrenilmesi, tedrisatta kullanılması öğrencilere bir avantaj sağlar. Fakat yüksek tahsilde aynı biçimde Almanca konuşulan ülkelere yönelmesi arzu edilecek bir durum değildir.  Türkiye’de eğitim gören insanların söz konusu olan yabancı dilse iyi İngilizce öğrenmeleri gerekir. Bunun mesela İngiltere gibi yerlerde sağlanması gerekir.

Türk gençliği her yere yöneliyor.  Dış üniversitelerde Almanya’da seçkin kurumlar olduğunu iddia etmek zor.  Karlsruhe ve Aachen gibi yerlerdeki teknik üniversiteler iyi kurumlardır.  Hukuk fakülteleri ve eczacılık dalı için de benzer şey söylenebilir  ama gençlerimizin Bochum’daki Ruhr Üniversitesi’ne dahi yönelmesi bir kayıptır.  Alman üniversitelerinin kendileri seçkin öğrencilerini ABD’nin doğusundaki ve İngiltere’deki okullara gönderiyorlar.  Sosyal bilimler dalında Alman üniversitelerinin öğrenci sayısı aşırı derecede kalabalıktır.  Bunları çoğunda da kütüphanenin düzeni, bırakınız ABD üniversite kütüphanelerini, İsrail’deki kütüphanelerle ve memleketimizdeki Bilkent yahut Koç Üniversitesi gibi kuruluşların kitaplıklarıyla dahi mukayese edilemez.

Son Dakika Haberleri köşe yazıları gazete manşetleri 17 temmuz gazeteler 17 temmuz köşe yazıları