18 Temmuz Medyanın Halleri

FETÖ’NÜN İHANETİNİ UNUTMAK, UNUTTURMAK YOK

NEDİM ŞENER / HÜRRİYET

FETÖ ihanetinin unutulmaması, ihanetin tekrarlanmaması için gerekli.

14 Temmuz’daki son yazımın başlığı olan “FETÖ ile mücadelede son viraj” başlığını da bu kaygıyla atmıştım. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son görev dönemi FETÖ ile mücadele açısından ayrı bir önem taşıyor. O yüzden unutmamak, hatırlamak ve uyarmak önemli.

Nitekim Fetullahçı Terör Örgütü’nün ihanetini en yakından yaşayan, silah arkadaşı Ömer Halisdemir’e verdiği “Şehadet Görevi” sonucu; Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı (Ö.K.K.) ele geçirmeye çalışan FETÖ mensubu Semih Terzi’nin öldürülmesiyle darbe girişiminin kaderini değiştiren emekli ÖKK Komutanı Tuğgeneral Zekai Aksakallı, 15 Temmuz’un 7’nci yıldönümünde çok önemli tespit, hatırlatma ve uyarılarda bulundu.

Önce benim de katıldığım tespitini, tarihe not düşmek adına bir kez de buradan ben paylaşıyorum; “15 Temmuz 2016’da darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü küresel emperyalistlerin bir ürünüdür. FETÖ; CIA, PENTAGON, CENTCOM ve ülkemizi hedef alan devletler ve istihbarat servisleri tarafından desteklenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletini parçalamaya yönelik bir girişimdir. Eğer başarılı olunsaydı kukla bir yönetimle ülkenin adım adım parçalanma sürecine gireceğini değerlendiriyorum.”

GERGİNLİK İÇİN YENİ İŞARET

HAŞMET BABAOĞLU / SABAH

Dünyanın üçüncü büyük tirajlı gazetesi, Almanların Bild'i geçen gün şöyle yazdı...

"NATO zirvesinde diplomatlar şaşkına döndü: Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun sürecek bir barış ve iletişim kanalının kurulması için siyasi bir anlaşmaya vardılar.

İki isim ve heyetleri arasındaki görüşmenin yarım saatten fazla sürmemesi gerekiyordu, ancak bir saat beş dakika sürdü."

Biliyoruz...

Neredeyse 2016'dan beri Yunanistan'la aramız gergin...

Biz milli çizgimizi kalın hatlarla çizdikçe, Avrupa ve ABD de "komşu"yu üzerimize doğru itti.

Bunu sadece gerginlik politikası üreterek yapmadı. Öylesine alışıktık zaten...

Fakat çok ciddi biçimde silahlandırıldı Yunanistan.

Bu arada, Dedeağaç ABD ordusunun toprağı haline getirildi. Hedef Rusya deniyordu ama Ankara'da buna inanan kalmamıştı.

İşler öyle tatsızlaşmıştı ki...

En yüksek seviyeden defalarca Miçotakis'i "ayağını denk al" diye uyardık, hatırlarsınız.

Dünya çok hızlı dönüyor bu yüzyılda...

Uluslararası ilişkiler son sürat, bariyerlere çarpa çarpa ilerliyor.

Finans politikalarının atmosferi çok bulutlu; gök gürültüleri, yıldırımlar, şimşekler...

Ve belli ki, Batı'yla yeni bir sayfa açıyoruz.

Anglosaksonlar yüzlerinde yeniden dizayn edilmiş tebessümleriyle yeni sözler veriyorlar.

Hatta Ukrayna konusunda hiç "hesapta" olmayan yeni gelişmelere de kapı açılabilir.

Bu durumda elbette Yunanistan'la da birçok şeyi hale yoluna koymak durumundayız.

PUTİN GELİYOR MU, GELMİYOR MU?

KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Putin ile Ağustos'ta yüz yüze görüşeceğini açıklaması ise Moskova'da hala karşılık bulmuş değil. Kremlin Sözcüsü Peskov, gazetecilerin bu yöndeki sorusuna net bir yanıt veremiyor.

Kremlin Sözcüsü lafı dolandırıp "kesin tarih veremem" diyerek aslında Putin'i işaret ediyor. Putin'in kararı henüz netleşmiş değil.

Moskova'nın resmi tavrı genelde "Türkiye'yi anlıyoruz, o bir NATO üyesi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arabuluculuk çabalarına da değer veriyoruz" biçiminde.

Kremlin'in Türkiye'ye karşı son derece hassas bir dil kullandığı fark ediliyor. Zira hata kaldıracak lükse sahip değiller. Ankara ile ilişkileri hassas bir terazide tartarak yürütüyorlar. Ne söylediklerine dikkat ediyorlar.

Bu yüzden Türkiye'ye ziyaret konusu Putin'in en zor kararlarından biri olacak. Putin'in alacağı kararın Rusya için son derece önemli ve hayati olduğu ortada!

PKK ORMAN YAKARKEN SUSAN ARMAĞAN'IN DUYARLILIĞI!

YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Yapımcı, hukukçu, yazar, akademisyen kimliği olan Armağan Çağlayan, CHP’li benzerleri gibi bu konuda ikiyüzlülük yapmıştır. Hep çevre hep doğa hassasiyeti taşıyormuş gibi her olaya atlayan CHP’li sanatçılar var biliyorsunuz. PKK, orman yakıp bir de olayı üstlenince süt dökmüş kediye dönüyorlar. Adeta yer yarılıyor içine giriyorlar. O vakitlerde ortada ağaç, orman duyarlılığına dair bir tanesi bile görünmüyor. Armağan Çağlayan’da böyle bir sistemin çarkına hizmet ediyor işte. PKK orman yakarsa sus, sıkıldığı için orman yaktığını söyleyen bir manyak görürsen coş…

Orman yakan kim olursa olsun gözünün yaşına bakılmamalı. En ağır cezalar verilmelidir çünkü ormanlar bu ülkenin nefesidir. O nefesi boğmaya çalışanların basit cezalarla kurtulmaması lazımdır.

Orman yakan, yanmayı da göze almalıdır. Armağan Çağlayan gibi ideolojik kölelere ise ne PKK’ya susarken ne de milliyetçiliğe saldırırken bahane kalmamalıdır.