20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

23 Ekim Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

23 Ekim Medyanın Halleri

FİLİSTİN

İlber Ortaylı - Hürriyet

Filistin’in en hadisesiz dönemi Memlûklar ve Osmanlılar dönemine aittir. Memlûkların 1516 seferinden sonra Yavuz Sultan Selim tarafından bu bölgeden uzaklaştırılmasıyla Osmanlı hâkimiyeti başlar, 400 sene devam eder. Bu 400 sene sulh ve sükûn devridir. Dönem içerisinde bölgede çok az ilave Yahudi yerleşmiştir. Bununla birlikte Yahudiler de ilk kahhar cemaatlerinin de Safad ve Yude dediğimiz Tiberya Gölü civarı ve Kudüs’te görüldüğü açıktır. Asıl Yahudi göçü Siyonist laik milliyetçilikten sonra 19. yüzyılda görülür. Özellikle Rusya-Polonya bölgesinden Rusya’nın anti-Semit politikasından kaçanlar, Doğu Avrupa ülkelerinden gelenler, burada eski Sefarad ya da Mizrai Yahudilerinin yanında önemli bir ölçüde Eşkinaz Yahudi cemaatlerinin yerleşmesine ve gelişmesine neden oldular. Bölgedeki Araplarla kolonizatör Yahudiler arasındaki ilk ilişkiler burada başladı.

FİLİSTİN’DE SATILAN TOPRAK YÜZDE 1 BİLE DEĞİLDİ

Erhan Afyoncu - Sabah

Osmanlı yönetiminin bütün engelleme çabalarına karşı Yahudiler, şirket, dernek, vakıf ve konsolosluklar yoluyla az miktarda toprak satın aldılar. Toprak satışları, yabancıların hülle yapması, bazı memurların rüşvet alması ve evrakta sahtecilik yapmaları yüzünden gerçekleşti. 1882 yılında Yahudilerin kırsal yerleşim merkezlerinin sayısı 6, tasarruflarında olan arazi miktarı 22 bin 530 dönüm ve kırsal nüfusları 480 iken, 1900'de yılında kırsal yerleşim merkezlerinin sayısı 22'ye, tasarruflarında olan arazi miktarı 218 bin 170 dönüme ve kırsal nüfusları 5 bin 210'a yükselmişti. Filistin topraklarının yüzde 80'i devlet arazisi, yüzde 20 kadarı da özel mülk olan arazilerdi. Osmanlı yönetimi, yabancı Yahudilere devlet arazisi satışında bulunmamış ve bu tür satışı da yasaklamıştı. Yabancı Yahudilere direkt veya dolaylı olarak yapılan satışlar, özel mülk arazilerde gerçekleşti. Toprak satın alındıktan sonra bazı usulsüzlüklerle yabancı Yahudiler, Osmanlı tebaası olarak gösterilmişti. Hileli satışlar tespit edildiği anda ise devlet tarafından iptal edildi. İptal edilmeyen, usulsüz olarak gerçekleşen veya gözden kaçan satışlar, 1900'de Filistin topraklarının sadece yüzde 0.73'üydü. Filistin'de Yahudilerin sahip oldukları toprak miktarı İngiliz işgali döneminde İngiltere'nin çeşitli hileleriyle bir miktar arttı. Ancak 1945'te bile Filistin'de Yahudiler'in elindeki toprak miktarı sadece yüzde 5 civarındaydı.

İSRAİL’İN GAZZE STRATEJİSİ

Eray Güçlüer - Akşam

İsrail uzun süreli bir savaşa hazırlanırken Hamas da uzun süreli bir savaşa hazırlanmış gibi görünüyor. İsrail'in olası kara saldırısında öncelikle Gazze Şeridi civarındaki tünel çıkış noktalarını bulmaya çalışacağını öngörmek mümkün. Her ne kadar zırhlı ve mekanize kuvvetlerin ezici gücü ve psikolojik etkisi olsa da meskûn mahal çatışmalarında tankların çok da etkili olacağını söylemek mümkün değildir. Asıl işi şehir savaşları için özel yetiştirilmiş ve meskûn mahal çatışmalarında uzmanlaşmış komando birlikleri yapar. Ancak meskûn mahal çatışmaları yaşanırken aynı zamanda yeraltı tünellerindeki Hamas güçleriyle de savaşmak zorunda kalacak olması İsrail güçleri için ciddi bir handikap oluşturmaktadır. Bütün bunları yaparken İsrail ordusunun Hamas'ın elindeki esirleri düşünmek zorunda olması, Gazze şeridinin dışına çıkan tünellerden sızabilecek Hamas güçlerinin hem İsrail içlerinde hem de Gazze'deki İsrail güçlerinin arkasından yapabilecekleri saldırılara karşı hassas durumda bulunmaları da ayrıca dikkate alınması gereken önemli konulardan biridir. Sonuç olarak Gazze İsrail için çantada keklik değildir. İsrail'in Vietnam'ı Gazze, Amerika'nın Ukrayna'sı ise İsrail olabilir.

İSRAİL İLE MÜCADELE HAMBURGECİ PROTESTOSUYLA OLMAZ

Yusuf Dinç - Yeni Şafak

İsrail’le mücadelenin hamburgerle yapılamayacağını bildiğimden meseleyi doğru zemine çekmek istiyorum. İsrail’le mücadele yüzeysel ele alınmamalıdır. Çok daha derine inilmelidir. Çok daha stratejik düşünülmelidir. Yani İsrail’le mücadele etmek isteyen kapitalizmin kalbini hedeflemelidir. Tıpkı Dracula filmlerinde gümüş mızrağın vampirin tam kalbine saplanması gerektiği gibi. İsrail’le mücadele faizsizlikle yapılabilir. İsrail’i ve İsrail gibileri var eden kapitalizmdir. Tefeci sermaye sistemidir. Faiz alanlar ve verenler, Allah ve Resul’ü ile nasıl savaşa girdiklerini Gazze’de görmüş olmalı. Bu savaş her gün başka biçimde gerçekleşiyor da Gazze’deki halini göremeyen de artık kör olmamışsa nedir? Müslümanlar faizcilerle iş tutmayı bırakırsa hacim ve derinlik kaybolacağından sistemi batırmaya yeter. Müslümanlar belli markalara karşı takındığı tavrı bu tarafa yöneltip faizli muameleleri bırakırsa İsrail’in de İsrail’in sırtını sıvazlayanların da İsrail’i besleyen sistemin de adil ve demokratik yaklaşımlar getirmekten başka çaresi kalmaz.

Medyanın Halleri