07 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

26 Aralık Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

26 Aralık Medyanın Halleri

CHP’NİN PKK/HEDEP-DEM’E TESLİMİYETİ...

Nedim Şener/ Hürriyet

Oysa, İyi Parti’nin girişimiyle oluşturulmuş bildiride PKK terör örgütünün saldırısı kınanırken sadece birlik ve beraberlik mesajı verilmişti. CHP’nin imza atmamasının gerekçesi Özgür Özel’in X mesajında olduğu gibi AK Parti’nin imzasının olması değil, PKK/HEDEP-DEM ile işbirliği amacıydı. CHP yönetimi ne hale düştüğünü görünce; saatler içinde kendi bildirisini yayınlayarak durumu kurtarmaya çalıştı.

Ama artık çok geç; ileride yazılacak CHP’nin tarihine şimdiden geçtiler. Daha önce söylediğim gibi; herkes Kılıçdaroğlu’nun nasıl tehlikeli bir siyaset güttüğünü gördü. Kılıçdaroğlu siyasetini en ilkesiz biçimde yürüten Özgür Özel’in “daha tehlikeli” olduğunu da söyledim bunu da şimdi herkes görüyor. Ama “en tehlikelisi” Ekrem İmamoğlu. Tüm bunların yanında kimi, nasıl, kaça satın alacağını bilen İmamoğlu’nun nasıl bir tehlike olduğunu da zaman herkese gösterecek.

TERÖRÜN HEDEFİ; KALKINMA YOLU PROJESİ

Mahmut Övür/ Sabah

Gazze saldırısı sonrası yaşanan sürece bakın. ABD'ye ve Batı'ya rağmen Türkiye, Filistin davasını sahiplenerek, bölge ülkelerinin inisiyatif almasını sağlayan diplomatik hamleler yaparak, "Dünya 5'ten büyüktür" siyasetine paralel yeni bir "garantörlük" model ortaya koydu. Hamas'ı terör örgütü kabul etmeyerek de ezber bozdu. Hatırlayın bütün bunlara ilk cevap da ABD Başkanı Biden'den geldi:

"Türkiye, Suriye'de güvenliğimizi tehdit ediyor."

Bu ilgili aparat PKK'ya ve ilgili istihbarat örgütlerine açık mesajdı.

Tabi sadece bu da değil, asıl ABD'yi rahatsız eden adım Türkiye'nin Irak'la birlikte "Kalkınma Yolu" projesini hayata geçirme iradesiydi. Basra'dan Türkiye'ye uzanan hat, Çin'in Kuşak Yolu'yla buluşarak Avrupa'ya uzanıyordu.

Çok değil birkaç gün önce Irak Savunma ve İçişleri Bakanları Türkiye'deydi. Bu proje ve içinde PKK'nın da olduğu güvenlik alanında çok ciddi adımlar atıldı.

Bunun Biden'ı çıldırtmadığını kimse söyleyemez. Bu yolun devreye girmesi Biden'ın G-20 zirvesinde "hayalim" dediği Hindistan-İsrail-Avrupa hattının sönümlenmesi demek. Harekete geçmemesini beklemek hata olurdu. Esas hedef de PKK yoluyla zaten sıkıntılı olan Irak'ı daha da güvensiz hale getirmek.

CHP/DEM KARDEŞLİĞİNE HALEL GELMESİN DİYE!

Hikmet Genç/ Akşam

Meclisimizde AK Parti, MHP, İyi Parti, Saadet Partisi'nin grup başkanvekillerinin imzasıyla terör saldırılarıyla ilgili ortak bildiri yayımlandı.

Bildiriyi CHP ve PKK'nın siyasi aparatı DEM Parti grupları imzalamadı...

Hiç şaşırmadık...

CHP'de koltuktaki isim değişebilirdi ama DEM ile olan ilişkiler değişmezdi. Libya tezkeresine yine birlikte 'hayır' demişlerdi.

Keza TSK'nın (PKK'ya yönelik) kimyasal silah kullandığı iftirasının ardından TTB Başkanı Fincancı'nın görevden alınmasına da birlikte itiraz etmişlerdi. Her ikisi de kayyumlara karşılar...

CHP'nin yerel seçimlerde en güvenilir ortağı tabii ki DEM olacaktır...

CHP, teröre karşı yayımlanan ortak bildiriyi imzalayıp DEM ile olan kardeşliğine halel getiremezdi.

Patronları izin vermezdi!..

Bunu da cümle alem biliyor...

İÇERİDEKİ HAİN, DIŞARIDAKİ DÜŞMAN!

Yıldıray Çiçek/ Türkgün

Mesele sadece dışarıdaki düşman değil ki!

Türkiye’de “PYD-YPG sınırımızda devlet kursun” diyenin Atatürk’ün miras bıraktığı CHP olması aynı zamanda ABD’nin içimizde de yer tuttuğunu göstermektedir. Dede Korkut “Kahpe içerden olunca, kapı kilit tutmaz oğul.” derken işte bu manzaraları tarif ediyordu. Türkiye içinde bulunduğu zorluğu görüyorsunuz değil mi? İçerideki hainle mi yoksa dışarıdaki düşmanla mücadele etsin?

TBMM’deki partiler terör saldırısını kınayan bildiri yayınlıyor ama PKK’nın siyasi uzantısı DEM’in kuyruğu olmuş CHP mabadından bahane uydurarak bu bildiriye imza atmadı.

CHP'nin Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın bu konudaki yorumu da "Ne CHP ne DEM (HEDEP) ne de bir başka parti bu hassas konuda iradesini ortaklaştırmak zorunda değil" şeklinde olmuştur. Şu rezilliğe bakar mısınız?

CHP'nin Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır bu cümleleri kurduğu saatlerde de can dostları DEM Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan Diyarbakır’daki örgüt kongresinde öldürülen teröristlerin isimlerini tek tek sayarak, "Biz onların sesi soluğu olmaya devam edeceğiz" ifadelerini alçakça kullandı. İradesi PKK’nın siyasi uzantısıyla bir olmuş CHP, bu masallarını gitsin de duyu organları olmayanlara anlatsın. İhanetiniz her cepheden alenen gözüküyor. 12 şehidimizin olduğu gün bile utanmadan PKK’nın siyasi uzantılarıyla iş tutuyorlar. Şehidimizin cenaze töreninin hemen ardından koştura koştura DEM’i ziyarete giden, DEM Eşbaşkanları yanında el pençe duran Özgür Özel’in CHP’sinden ne beklenir ki? Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye sabitlediği ihanet yolundan ilerliyor.

Türk devleti kendi cephesinde, Irak ve Suriye cephesinde terör örgütlerine karşı mücadele ederken, Türkiye’deki ihanet cephesi ise Türk devletine ayak bağı olmaya devam ediyor. Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon tezkeresine HDP ile karşı çıkanda bunlardı!

Türkiye’nin mücadele yükü ağır ama büyük Türk devleti bu mücadelenin de hakkını verecektir.

İSMET İNÖNÜ

Alev Coşkun/ Cumhuriyet

İnönü 25 Ekim 1937’de başbakanlıktan ayrıldığında, Atatürk’ün İnönü’ye yazdığı yazıda “devrim”in başlangıcından bu yana yaptığı tarihi hizmetleri Türk ulusunun daima takdir ve şükranla anacağını belirtmiş ve şunu da eklemişti: “Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da en büyük ve en önemli hizmetlere olan yüksek liyakatinizin takdirkârı olduğumu burada da tekrar etmekten haz duyarım.”

İnönü Aydınlanma devrimlerine içtenlikle bağlı Atatürk’e yüreği ve aklıyla inanmış gerçek bir cumhuriyetçiydi. Atatürk’ün ölümünde “Devletimizin kurucusu ve milletimizin fedakâr, sadık hizmetkârı, eşsiz kahraman Atatürk. Vatan sana minnettardır” cümlesiyle başlayan bildiri onun içtenliğini gösterir.

Son yıllardaki bir konuşmasında “40 yıldır devletçiyim. Devletçilik solculuktur diyorlar. Böyleyse evet solcuyum. Halkçılık solculuksa evet böyleyim” demiştir. Bu kısa yazıda İnönü’nün tüm nitelikleriyle anlatılması olanak dışıdır.

Ancak temel çizgiler verilmiştir. Vatanı için çalışan cephe komutanı, Lozan’ın baş delegesi, devrimlerin uygulayıcısı, çok partili sistemin ülkemizde gerçekleşmesini sağlayan demokrasi atılımlarını gerçekleştiren İnönü unutulmayacaktır. 50. ölüm yılında vatansever İnönü’yü sevgi ve saygı ile anıyoruz.

Türkiye Kemal Kılıçdaroğlu PKK