17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

26 Mart Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

26 Mart Medyanın Halleri
A+ A-

KENTSEL DÖNÜŞÜM DEVRİMİ

MAHMUT ÖVÜR / SABAH

Kahramanmaraş merkezli büyük felaket, sadece o 11 ili, ilçelerini ve köylerini değil tüm Türkiye'yi derinden sarstı. Öyle sarstı ki, yaşanan felaketleri bir süre sonra unutmamamız gerektiğini çok acı biçimde hafızamıza kaydetti.

Bu gerçeği iki günlüğüne gittiğim Gaziantep, İslahiye, Payas ve Mersin hattında daha net gördüm. İlk durağım deprem gününden itibaren Gaziantep'i mesken tutan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un makamı oldu.

Sanki bakanlık Organize Sanayi Bölgesi'ne taşınmış gibi... Burada bölgenin tamamını kapsayan yoğun bir imar çalışması yürütülüyor. Önceki gün de Başkan Erdoğan'ın katılımıyla binlerce konutun temeli atıldı. Bakan Kurum, binaların bitişiyle ilgili iddialı bir tarih verdi:

"Cumhurbaşkanımız bir yıl süre verdi. Tecrübelerimizden biliyoruz, 8 ayda tamamlayacağız."

Bakan Kurum'la kısa sohbetimizde hem kentsel dönüşümü hem de felaketlere devlet, yerel yönetimler ve toplum olarak nasıl bakılması gerektiğini konuştuk.

İlk tespiti uyarı niteliğindeydi:

"Yaşadığımız her felaketi bir süre sonra unutuyoruz. Vatandaş da dahil bazı şeylerin ya farkında değiliz ya da görmek istemiyoruz. Allah razı olsun Cumhurbaşkanımız, sosyal konutuyla, kentsel dönüşümüyle büyük mücadele veriyor. Ama aynı bakış açısı herkeste yok. Ne vatandaşta var ne de muhalefette."

Kentsel dönüşümle ilgili de şu çarpıcı örneği veriyor:

"Şanlıurfa'nın en güzel yerine 70 tane konut yaptık. Hatay ve Kahramanmaraş'ta da yaptık. Tam 4 sene önce gittim oralara dedim ki: 'Bu konutları dönüştürmemiz lazım. Ben size konut yapayım, sizi oraya taşıyalım.' Konutlar bitti. Çok küçük paralar, 100-150 TL istedik. Belki Anayasa'ya koyarak bu işi çözmeliyiz. Bu mülkiyet hakkı değil bu yaşam hakkı. Bütün siyasi iradeler olarak bunları önümüze koymamız gerekiyor."

ALTILI MASA’NIN ALTINA GİRDİĞİ BORÇLARI KİM ÖDEYECEK?

YASİN AKTAY / YENİ ŞAFAK

Uluslararası çevreler açıkça Altılı Masa’dan çok şey beklediğini ifade ediyor. NATO’da Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin haddini fazla aşmış olduğunu, genişleme politikalarına itiraz etmesinin kabul edilemez olduğunu açıkça söylerken, bu kabul edilemez durumdan Erdoğan’ı yıkacak altılı masanın seçim başarısı sayesinde kurtulacaklarını umut ediyorlardı. Altılı Masa böylece Türkiye’ye karşı Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Rusya-Ukrayna krizinde takip ettiği siyasetten rahatsız olan NATO’nun umudu. Altılı masa Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı tarihsel hasım rolünü oynayan ve sürekli mevzu kovalayan Yunanistan’ın umudu. Altılı Masa’nın kazanması halinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarından, iddialarından vazgeçeceğini bekliyorlar. Onlara “daha ılımlı ve barışçı ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ politikaları vaat eden Altılı Masa” da sıcak mesajlar veriyor. Türkiye düşmanlarının umutları tükenmesin.

Altılı Masa’nın protokollerinin içeriğini resmen ilan edilen politikalarından ziyade başkalarının beklentileri ele veriyor. Kendileri bu beklentilere karşı bir itirazda bulunmadıkları sürece bu beklentiler giderek onların resmi politikaları haline gelecek gibi.

Politikaları belirleyen en bariz beklentiler FETÖ üyeleri tarafından dillendirilenleri. Onlar da altılı masayı kendileri için umut olarak gördüklerini açıkça söylüyor. Türkiye için reva gördükleri tek siyaset tarzı darbe ve ülke yönetimine demokrasi dışı yollarla el koymak olan FETÖ için Erdoğan’dan kurtuluş başlıbışına büyük bir kazanım. Ama bu kazanımla yetinmedikleri ülkenin bütün kurumlarında tekrar eski paralel düzenlerini tesis etmeyi bekledikleri çok açık. Bu konuda Kılıçdaroğlu’nun da Akşener’in de verdiği mesajlar FETÖ paralel düzeninin yeniden tesis edileceğini vaat ediyor.

Yedinci ortak olarak HDP’yi bıraktık PKK’nın da altılı masa üzerinden doğrudan iktidarın ortağı olmaya talip olduğunu şimdiden duymaya başlıyoruz. Mustafa Karasu açıkça PKK’yı Erdoğan ve Bahçeli’nin “Faşizan rejiminden” kurtaracak tek çarenin altılı masa ittifakı olduğunu herkesin duyacağı şekilde söylüyor.

NASİP

MELİH AŞIK / MİLLİYET

Kulağımıza daha önce hiç duymadığımız bir Nasrettin Hoca fıkrası çalındı.

Yaşanan kültür iklimine de uygun bir fıkra!

Hoca sabah kalkmış, hanımına planını anlatıyor:

- Bugün önce tarlaya gideceğim, oradan da kasabaya ineceğim.

Karısı lafını kesmiş:

- Her lafın başında “nasipse” deyiver hoca, bakarsın nasip olmayıverir.

Hoca evden çıkmış. Aksilikler üste gelmiş. Ne tarlaya gidebilmiş ne kasabaya inebilmiş.

Akşam eve dönünce kapıyı çalmış karısına şöyle seslenmiş:

- Hanım nasipse ben geldim.

BASİT BİR SORU

RAUF TAMER / POSTA

Öcalan için vaktiyle Selahattin Demirtaş demişti ki:

- Heykelini dikeceğiz.

Ne zaman dikeceklerdi?

O belli değildi.

Öylesine bir laftı işte.

Belli ki ömürboyu cezalı bir mahkûma umut ve moral için söylenmişti.

Bu bakımdan üzerinde durmadık. Demirtaş’ın bir vefa ve saygı ifadesidir deyip geçtik.

HHH

Fakaat!..

Bugünkü durum öyle değil.

Başta Ahmet Türk’ün sesi olmak üzere şöyle bir ses yükseliyor:

- Bu dönem, Öcalan’ın özgürleşme dönemidir.

Bu dönem. Öyle mi?

Yani seçimle birlikte.

Yani vakit tamam.

Pekâlâ.

Bunu konuşalım.

HHH

Soru şu:

Siz neye güveniyorsunuz da İmralı’daki mahkûma özgürlük vaat ediyorsunuz?

- İktidar değilsiniz.

- 14 Mayıs’ta da iktidar olmayacaksınız. Çünkü aday bile çıkarmadınız.

Peki, İmralı’daki mahkûmu nasıl çıkaracaksınız?

- Hangi yasayla?

- Hangi güçle?

- Hangi ittifakla?

- Hangi mutabakatla?

HHH

Başka sorum yok.

Eğer bu soruların cevabını alabilirsek, kerameti kendinden menkul o sihirli değnek’in esrarını çözmüş olacağız. Sanırım bunu Öcalan da çok merak ediyordur.

Kimbilir.

Belki bizim masada da merak eden biri vardır.

DEPREM BÖLGESİNDE SEÇİM ÇALIŞMASI NASIL YAPILIR

AHMET HAKAN / HÜRRİYET

Bu konuda üç temel prensip belirledim. Takdim ediyorum:

- BİR: Deprem bölgesine “seçim kampanyası etkinlik alanı” muamelesi yapmaktan kaçınmak gerekir.

- İKİ: Deprem bölgesinde yürütülecek seçim çalışmasının temel dinamiği şu olmalı: Yardım etmek, yardım etmek, yardım etmek.

- ÜÇ: Siyasetçi, deprem bölgesine oy istemek için gitmemeli. Siyasetçi, deprem bölgesine bir eksiğin tamamlanması için gitmeli.

Kahramanmaraş Deprem Seçim AK Parti İyi Parti Gaziantep Altılı Masa FETÖ HDP