04 Ekim 2024 Cuma
İstanbul 27°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cezaevindeki Çetin Doğan'dan mektup: Benimle beraber 5 kişi neden kapsam dışı bırakıldı?

28 Şubat Davasında tutuklanan emekli Orgeneral Çetin Doğan, Buca Cezaevi'nden mektup yazdı. Doğan mektubunda 'Aynı suçtan yargılanarak cezalandırılan sanıklardan sekizinin cezasını 104. Madde kapsamında kaldırırken, benimle beraber beş kişi neden kapsam dışı bırakıldı' ifadelerini kullandı.

28 Şubat Davasında tutuklanan emekli Orgeneral Çetin Doğan Buca Cezaevinden mektup yazdı: Benimle beraber 5 kişi neden kapsam dışı bırakıldı?

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 28 Şubat davasında aralarında dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Emekli Orgeneral Çevik Bir ve Genelkurmay Harekat Başkanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da bulunduğu sanıklara "darbeye teşebbüs" suçundan verilen müebbet hapis cezalarını onamıştı.

Cezaevinde bulunan sanıklardan sekizinin cezası Anayasa'nın 104. maddesi kapsamında tahliye edilirken, aralarında Çetin Doğan'ın da bulunduğu beş kişi halen daha cezaevinde tutuklu kalmaya devam etti.

(ANAYASANIN 104. MADDESİ: Cumhurbaşkanı'nın 'Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.' yetkisini ifade eder)

800 günden fazla süredir cezaevinde tutuklu bulunan Çetin Doğan, 28 Şubat'ın 27'inci yılında Sözcü Gazetesi'nden Aytunç Erkin'e mektup yazdı. Doğan'ın mektubu şöyle:

“Günümüzde demokrasiden savrularak çağdaş bu dünyada yeri olmayan totaliter rejim ile yönetilen bu ülkede gerçek gazeteci olabilmenin çok zor olduğunu biliyorum. Sizi ülkemizde bunu başarabilen sayılı yazarlardan biri olarak görüyorum. Bu zorluğa ilave olarak haksızlığa, hukuksuzluğa uğramış ya da uğradığını sanan çaresiz insanların mektup bombardımanı altında olduğunuzu düşünüyorum. Benim amacım böyle bir mektup kaleme almak değil. Gelecekte ülkemizde birbiri ardına yaşanmış felaketler, yitirilen canlar, ülkemizin güzel insanlarının yaşadığı yokluk, yoksulluk, haksızlıklar karşısında benim bu düzenden payımı düşenden hiç söz etmek istemem.

'BİZ DİŞİMİZİ SIKMAYA DEVAM EDİYORUZ'

Biz dişimizi sıkmaya devam ediyoruz. Bu diş sıkma meselesini refleks haline getirdiğimden dişlerimi de bir güzel öğütmüşüm. Son olarak doktorlar tedavisi olanaksız hale gelmiş dört azı dişimi çekmek zorunda kaldı. Silivri misafirhanesinde (!) iken de iki azı dişimi kaybetmiştim. Buca’da da beş dişimi kurtarmak için dolgu yaptılar. Bu arada Osman Kavala’nın dört duvar arasında geçirdiği sürenin yedi yılı doldurduğunu üzülerek öğrendim. Benim kendim için gün saymam hiç olmadı. Ama ben de toplamda ne kadar süredir cezaevlerinin misafiri olduğumu hesaplama isteğinin gereğini yaptım. Hemen hemen Sayın Kavala ile bu konuda yarışıyoruz sayılır. Kısaca uzatmadan anlatayım...

'KEMALİST ASKER OLARAK KAMU TARAFIM AĞIR BASAR'

Yetmiş yaşına bastığımda (2010) “Numaracı Cumhuriyetçilerin” desteği ile başarı kazanan kumpas ile (o dönemdeki adı F. Gülen Cemaati) kendimi parmaklıklar arkasında buldum. (Şubat 2010) Bugün 84 yaşındayım. Aradan geçen 14 yılın tamı tamına bugün itibarıyla yarısını cezaevinde, dört duvar arasında geçirmiş oldum. Hiç bitmeyen kinle, beni ve Sayın Kavala’yı başlangıçları farklı zaman dilimlerinde ancak benzer bahane ile hapishanede tutuyorlar. Sanırım Kavala ile çağdaş dünyanın aynı değer ölçülerine sahip isek de onun Atatürkçülüğü neoliberal kıvamda, benimse sıkı bir ‘Kemalist Asker’ olarak kamucu tarafım ağır basar. Şahıslarımıza beslenen kinin aslında somut bir nedeni olmasa da bu ‘vehimden’ kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum.

'5 KİŞİ NEDEN 104'ÜN DIŞINDA BIRAKILDI'

Söylendiği gibi at izinin it izine karıştığı ülkemizde kuruntuların gerçek olarak algılanması olağan hale gelir. Bu konuya açıklık kazandırmak için bana yöneltilen bir soruyu ve verdiğim yanıtı özetle açıklamam uygun olacaktır.

Bana sorulan soru: Sayın Cumhurbaşkanı, 28 Şubat davasında aynı suçtan yargılanarak cezalandırılan sanıklardan sekizinin cezasını Anayasa’nın 104. Maddesi kapsamında kaldırırken, benimle beraber beş kişi niçin kapsam dışında bırakıldı? Konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’daki değişikliklerin tarihçesini, eski ve yeni halini gerekçeli olarak açıklaması internet sitesinde yer almaktadır. İnternet sitesinde 104. Maddenin ilk hali olarak; ‘sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ve kaldırmak’ olarak yazılıdır. Son şekli aynen şu şekilde yer almaktadır:

‘Madde 104. /Değişik 21/1/2017-6771/8 Md.) Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.’

'ADLİ TIP RAPORLARI MEVCUTTUR'

Görüldüğü gibi 8’inci maddede eski haldeki ‘belirli’ kelimesi çıkartılmakla, Cumhurbaşkanının takdir yetkisi kaldırılmıştır. Özel ve genel af TBMM yetkisindedir. 104’üncü maddede Cumhurbaşkanına daha birçok görev vermiş ve bu görevlerin ifası için yetkilendirmiştir. 28 Şubat davasında hüküm giyen bütün sanıkların Anayasa’da belirtilen hastalıklarına ilişkin benzer Adli Tıp Raporu mevcuttur. Yapılan ayrımcılık için somut bir neden olmamakla beraber ayrımcılığa tabi tutulan kişilerin şahsında vehimden kaynaklanan kinin varlığı söz konusu hukuksuzluğun temelini oluşturduğunu sanıyorum.

'ACI ACI GÜLMÜŞTÜM'

Mahkeme salonunda savunmamı dikkatle ama özünü anlamadan dinleyen bir müşteki avukatının yanıma gelerek bana her şeyi çözdüğünü, sonuç olarak benim şahsımda Batı Çalışma Grubu’nun başkanı olarak 28 Şubat sonrası atılan adımların odak noktası oluşturduğunu iddia etmiştir. Hatta daha ileri giderek MGK’nın 18 maddelik bildirisinin Batı Çalışma Grubu tarafından kaleme alındığını iddiasında bulunmuştur. Bu gibilere söz anlatabilmenin olanaksız olduğunu bildiğimden sadece acı acı gülmüştüm.

'NE YAPMALI'

Ülkemizin içinde bulunduğu bu süreçte bana ‘ne yapmalı’ diye soracak olursanız... Önerim, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden güç ve ilham almak, yurdumun her yaştan güzel insanlarının kin ve nefreti bir tarafa bırakarak kuvvacı ruhla aydınlık bir Türkiye için dayanışmasıdır. Binlerce yıllık kadim medeniyetlerin aynı potada kaynaştığı Anadolu topraklarının beşeri zenginliğinin her türlü engeli aşacak güç ve yetenekte olduğuna yürekten inanıyorum. Size ve yurdumun güzel insanlarına selam ve sevgi ve esenlik dileklerimle.

Çetin Doğan 28 Şubat