04 Ekim 2024 Cuma
İstanbul 26°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

28 Şubat’ı çarpıtanlara ders! 28 Şubat’ın hedefi: Batıcı irtica!

Vatan Partisi MYK Üyesi Av. Senem, 28 Şubat’a ‘darbe’ diyenlerin Türk ordusunun ABD'ye, Batıcı irticaya karşı yürüttüğü mücadeleyi görmediğini belirtti. Senem, ‘28 Şubat, Kuzey Irak'ta kukla devlet girişimini bozguna uğratan bir harekatla başlıyor.’ dedi

28 Şubat’ı çarpıtanlara ders! 28 Şubat’ın hedefi: Batıcı irtica!
A+ A-
AYDINLIK / ANKARA

28 Şubat döneminin üstünden 27 yıl geçmesine rağmen sürece ilişkin tartışmalar bitmedi. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın ölümünün hemen ardından 28 Şubat dönemine ilişkin soruşturmaya başlandı. Açılan dava kapsamında 21 sanık hakkında müebbet hapis cezası verildi, 68 sanık da beraat etti. İstinaftan geçen kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 14 sanık hakkındaki müebbet hapis cezalarını onamıştı. Daire, 16 sanık hakkında da bozma kararı vermişti. Diğer yandan davanın iddianamesini hazırlayan eski savcı Mustafa Bilgili de 15 Temmuz sonrası gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Bilgili bu süreçte ‘FETÖ’ye üye olmak’ suçundan da cezalandırıldı.

28 Şubat’ı çarpıtanlara ders! 28 Şubat’ın hedefi: Batıcı irtica! - Resim : 1

‘ÇELİK HAREKATIYLA BAŞLADI’

Vatan Partisi Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Avukat Nusret Senem, 28 Şubat sürecine ilişkin açıklama yaptı.

Senem şöyle konuştu:

"28 Şubat olayı, TSK’nın 1995 martındaki Çelik harekatıyla başlamıştır. Türk ordusu ABD'nin Kuzey Irak’taki egemenlik alanına girerek 28 Şubat sürecini ateşlemiştir. O harekatın başındaki komutan, daha sonra partimizde de görev almış 'Tamburalı paşa' olarak bilinen Hasan Kundakçı'ydı. İsmail Hakkı Karadayı da o dönem Genelkurmay Başkanıydı. Karadayı Ergenekon olayından dolayı suçlamalara uğrayınca, 'Ben Çelik harekatını yapmıştım. Amerika'nın egemenlik alanına girmiştim. O nedenle hedef alınıyorum' demişti. O harekat sonucunda Amerikalılar 5 bin civarında CIA ajanı durumundaki peşmergeyi Guam Adasına kaçırmak zorunda kaldı. Bu harekatla ilgili Amerikalı yayın organlarının da değerlendirmesi vardı o tarihte. 'Amerika'nın Vietnam'dan sonraki en büyük bozgunu' demişlerdi. "28 Şubat, Kuzey Irak'ta kukla devlet girişimini bozguna uğratan bir harekatla başlıyor. Daha sonra da Batıcı irticaya yöneldi. Amerika'nın kontrolündeki Fetullahçıların da başını çektiği irticaya yöneldi. 28 Şubat'ı Cumhuriyet devrimimizin ikinci bir taarruzu diye de adlandırmak mümkün. Bu süreç bir devrimci yükseliş süreci olarak da değerlendirilebilir.

'DARBE GİRİŞİMİ SÖZ KONUSU DEĞİL'

"Eylül 1996'da Türk ordusu, Irak, Barzani işbirliği ile ABD'nin Kuzey Irak'taki mevzilerini çökertti. Arkasından Kasım 1996'da Susurluk olayı ile birlikte küçük Amerika rejiminin hakim zümresi olan mafya-gladyo-tarikat ortaklığı konusunda halkı aydınlatan bir süreç başladı. Susurluk olayının ortaya çıkmasında genel başkanımızın 2. MİT raporunu açıklaması büyük bir rol oynamıştır. 28 Şubat 1997 MGK'sında irticaya karşı Cumhuriyet Devrimi kanunlarının uygulanması yönündeki 18 maddelik kararı ortaya çıktı. Bu kararlarla bu süreç başlatılmış oldu. Daha sonra Genelkurmay'ın Milli Askeri Stratejik Konsepti yayınlandı. Bu da devrimci bir atağın devamı niteliğindeydi. Ardından Haziran 1997'de Erbakan, Tansu Çiller ve Muhsin Yazıcıoğlu ortak basın toplantısı yaptı. Erbakan, kendilerinin DYP ile 1 yıl önce yaptıkları protokol uyarınca Demirel’e Başbakanlıktan istifa mektubunu sunduğunu söyledi. Yani bir askeri tehdit, darbe girişimi söz konusu değil.

DAVA ERBAKAN ÖLDÜKTEN SONRA AÇILDI

"Darbeden söz edenler aslında irticayı savunan, Fetullah'ı savunan güçler. Nitekim Erbakan öldükten sonra davayı açabildiler. Erbakan hayatta olsaydı generaller Erbakan'ı tanık gösterecekti. Çiller gelip davada tanıklık yapıp '28 Şubat bana karşı yapılmıştır' dedi. Doğru çünkü Kasım 1996'da yayınlanan MİT raporu var. Orada Çiller ile Fetullah'ın gizli örgüt kurdukları, Amerika’nın, CIA'nın Ortadoğu'daki faaliyetlerine büyük katkı sağladıkları ifade ediliyor. O MİT raporunu ben kitap olarak da yayınladım. 'MİT'in Çiller - FETÖ Raporu' diye Kaynak Yayınlarından çıktı. "28 Şubat olayını bir darbe girişimi olarak nitelemek son derece yanlış. Orada Amerika'nın rolünü, Türk ordusunun Amerika'ya karşı yürüttüğü, Batıcı irticaya karşı yürüttüğü mücadeleyi görmüyor bunu söyleyenler. Ya da o ortaklığın içinde görev alanlar bundan rahatsız. 28 Şubat Amerika'ya, Fetullah'a, Gladyoya karşı büyük bir mücadeledir. 28 Şubat'ın maalesef başarılı olmamak gibi bir sorunu oldu."

'AMERİKA'NIN HEDEFİ OLDULAR'

"28 Şubat harekatını yapanlar iktidarları etkileyerek devrimci bir faaliyet yürüteceklerini sandılar. Ama Amerika'nın da boş durmadığı anlaşıldı. O harekatı yapanlar daha sonra Ergenekon'da sanık oldular. Amerika'nın hedefi oldular. O harekatta en başta Karadayı hedef oldu, yargılandı, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Onunla birlikte başta Çetin Doğan olmak üzere çok sayıda komutan maalesef ceza aldı. Öyle bir cezanın hiçbir hukuki delili yoktur. Tamamen hukuk dışı, yargının ileride hatırlamak istemeyeceği bir karardır bu. Maalesef o karardan dolayı içeride olanlar var. Haklarındaki cezaevinde kalamayacaklarına ilişkin raporlara rağmen tahliye edilmiyorlar. O da bu açıdan acı bir durumdur. Sayın Cumhurbaşkanının bu konuda karar verme zorunluluğu var.

İŞÇİ PARTİSİ'NİN 1 YIL ÖNCEKİ KONGRE KARARI

"28 Şubat kararları, o 18 maddelik devrim kanunlarının uygulanması kararıyla ilgili olarak biz Ocak 1996'da 'devrim kanunları uygulanmalıdır' şeklinde kongre kararı almıştık İşçi Partisi olarak. O kongrenin divan başkanlığını genel başkan yardımcımız Suphi Karaman yapmıştı. Suphi Karaman da devrimci bir insan olarak o mücadelede yer almıştı. O kararlarla ilgili yürüttüğümüz kampanya da 28 Şubat kararlarının alınmasında önemli bir etki yaratmıştı."

‘KARARLAR NE DARBE NE DE MUHTIRADIR’

28 Şubat’ı çarpıtanlara ders! 28 Şubat’ın hedefi: Batıcı irtica! - Resim : 2

28 Şubat davası kapsamında yargılanıp beraat eden emekli Albay Alican Türk, 28 Şubat sürecinİ Aydınlık’a değerlendirdi. Türk'ün açıklaması şöyle: "28 Şubat'ın 27'nci yılındayız. 27 yıldır o süreç belirli çevrelerce kasıtlı ve ısrarlı biçimde bir 'darbe' ya da 'postmodern darbe' şeklinde topluma empoze ediliyor. 28 Şubat 1997 tarihindeki MGK toplantısı ve orada alınan kararlar bir 'darbe' ya da 'muhtıra' şeklinde sunuluyor. Oysa kararlar ne bir darbe ne bir muhtıradır. O kararlar, o toplantıya katılan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı ve diğer MGK üyelerinin ortaklaşa aldıkları kararlardır; kararların altında merhum Erbakan dahil bütün o devlet ricalinin imzası vardır. Üstelik tavsiye niteliğindeki o kararlar MGK'dan sonra Bakanlar Kurulu'nda da görüşülmüş ve aynen benimsenerek icra edilmek üzere Başbakanlık Direktifi olarak tüm bakanlıklara yayınlanmış, uygulamaya konulmuştur. "Bir faaliyetin askerî darbe olarak tanımlanabilmesi için silahlı bir güç tarafından, yani askerlerce mevcut hükûmetin alaşağı edilmiş olması, yasama (TBMM), yürütme (Başbakan ve Bakanlar Kurulu) ile yargı (mahkemeler) erklerine el konarak kapatılmış olması, OHAL ya da sıkıyönetim ilan edilmesi, iktidarı bir askerî konseyin devralması vb. gibi koşulların olması gerekir. 28 Şubat'ta bunların hiçbiri yoktur. Yine, örneğin 'muhtıra' da öyle bir duruma ilişkindir; muhtıra verildiğinde hükümetin istifası gerekir. Nitekim örneğin 12 Mart 1971'de dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları hükümete bir muhtıra vermişler, hükûmet daha o gün istifa etmiştir. 28 Şubat’ta böyle bir olay var mı? Düşünün ki siz sözde 28 Şubat'ta MGK kararlarıyla muhtıra veriyorsunuz, ama hükûmet 3 ay 18 gün sonra istifa ediyor. Böyle bir muhtıra olur mu? Ya da ona muhtıra denir mi?

'GERÇEK GÖRMEZDEN GELİNİYOR'

"Zaten merhum Erbakan da yaşadığı müddetçe hiçbir yerde 'askerler bize baskı, bizi tehdit etti, hükümeti istifa ettirdi' vb. türünden tek bir ifadesi yoktur; askerlerden hiçbir zaman şikayet etmemiş, hiçbir yerde suçlayıcı bir ifade kullanmamıştır. Aksine, 28 Şubat MGK kararlarından 3 ay 18 gün sonra istifa ederken, istifa mektubunda 'Başbakanlığın koalisyon ortağı DYP'ye geçmesi amacıyla aralarındaki protokol gereği istifa ettiğini' vurgulamaktadır. Ama bu gerçek ısrarla saklanmakta, görmezden gelinmektedir.

TANKLAR AKINCI'DAKİ TATBİKAT ÇERÇEVESİNDE GEÇTİ

"Yine, o sürecin darbe ile ilişkilendirilmesi Sincan'dan geçen tanklar ile anlatılmaktadır. İnsaf! Sincan'dan tankların geçişi ile Erbakan hükümetinin istifası arasında yaklaşık 4 buçuk ay vardır. Yani siz sözde darbe maksadıyla tankları yürütüyorsunuz, ama hükûmet 4,5 ay sonra istifa ediyor... Böyle darbe mi olur? Kaldı ki o tanklar Akıncı üs bölgesinde her yıl düzenlenen rutin bir tatbikat çerçevesinde Sincan'dan geçmiştir. Ama yukarıda da belirttiğimiz gibi, belli çevreler ısrarla bu olayı 'darbenin tankları' diye gösterip anlatıyor. Ne yazık ki vatandaşlar da bu yalanlara inanıyor.

'ASKERLERDEN ŞİKAYETÇİ OLMADILAR'

"Kısaca özetlemek gerekirse, 28 Şubat kesinlikle bir darbe değildir, darbe ile en ufak bir ilgisi yoktur. Askerlerin o süreçte Anayasa ya da yasaların hilafına yaptıkları tek bir eylem bile olmamıştır. Nitekim dava kapsamında mahkemeye gelen dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, Adalet Bakanı Şevket Kazan, Devlet Bakanı Hasan Ekinci gibi sözde darbe ile devrildiği söylenen hükümetin hiçbir bakanı ya da milletvekilleri askerlerden şikayetçi olmamıştır.

'KARARLARIN NE KARAR DOĞRU OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ'

"Bugün ülkemizin geldiği duruma baktığımızda aslında 28 Şubat MGK kararları ne kadar önemli, doğru ve haklı olduğunu çok net görebiliyoruz. Eğer o kararlar müteakip iktidarlar tarafından uygulamaya devam edilseydi, savsaklanmasaydı 15 Temmuz ihanet kalkışması olmazdı; tarikatlar, cemaatler devleti bu kadar işgal edemez, bugün hepimizi irrite eden saltanat talepleri ya da şeriat çığlıkları atılamazdı."

Nusret Senem Ergenekon kumpası ABD Necmettin Erbakan 28 Şubat