14 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

29 Nisan Medyanın Halleri

Köşe yazarlarının gündemi... Gazetelerde neler var. Köşe yazılarında öne çıkanlar...

29 Nisan Medyanın Halleri
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

KÜRESEL VİCDANIN FERMANI

BERCAN TUTAR - SABAH

Gazze'de vahşi soykırıma özellikle vicdan ve insanlık sahibi Batılı halkların gösterdiği tepki İsrail ve ABD'nin bütün barbar planlarını altüst ediyor. Gazze'deki hunharca katliamlara en sert tepki Batılı ülkelerin sokak, meydan ve kampüslerinden yükseliyor. New York City'deki Columbia Üniversitesi'nde başlayan protestolar aralarında Harvard, Yale ve UC Berkeley'in de bulunduğu ABD, Kanada, Avrupa ve Avustralya'daki 100'e yakın üniversite ve koleje yayıldı. (…)
İvme oluştuğunda küçük güçler de bir araya gelecek ve soykırımcılara karşı daha dirençli bir tutum sergileyebileceklerdir. Bu da ABD ve İsrail'in bu ülkeleri toptan hedef seçmesini imkânsız hale getirecektir. Momentum Küresel Güney'i kapsayacak şekilde daha da artabilir. Dolayısıyla ABD'nin Fransa, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi birinci halkadaki müttefikleriyle de sorunları derinleşecektir.
Bu eğilim küresel düzenin ABD merkezli tek kutuplu yapıdan çok kutuplu sisteme doğru kaymasını hızlandıracaktır. Tarih boyunca imparatorluklar yükselmiş ve sonra da yıkılmıştır. Amerikalı yöneticilerin tarihin bu kuralına uyum sağlamaları ve vazgeçilmez oldukları fikrinden vazgeçmeleri akıllıca olacaktır. Bu bağlamda İsrail'in soykırımlarına her türlü desteği veren ABD'nin önünde iki seçenek var: Ya Britanya'nın 1945'ten bu yana aşamalı olarak yaptığı gibi tarihin hükmüne boyun eğmek ya da kaçınılmaz felaketle yüzleşmek. Kuşku yok ki küresel vicdanın fermanı İsrail ve ABD'yi dize getirecektir.

ZENGİN MİLLET FAKİR DEVLET

YUSUF DİNÇ - YENİ ŞAFAK

Dağ gibi kamuda verimlilik meselesi üç beş ya da üç yüz beş yüz her neyse araba satışına kurban ediliyor.
Bu otomobillerin satılması değil mesele, alınması. Eğer fazlalıktılarsa… (…)
Türkiye’de bilinen bir uygulama var. Üst düzey kamu yöneticilerine birden fazla gelir sağlanıyor. Sonra günü zamanı gelince tek tek isim bazında bu durumları gündeme getirilip başlanıyor aynı tartışmalar tekrar tekrar yapılmaya. (…)
Kimse kimseyi kandırmasın. Kimse kendini de kandırmasın. Türkiye gibi yüksek veya çok yüksek ücretlerin görüldüğü bir ülkede A grubu memurlar ve üst düzey kamu yetkililerin aldığı maaş görece düşük.
Ama şu da söylenebilir emeklilerin veya ortalamadakilerin aldığı maaşa göre de yüksek. (…)
Türkiye’de artık asgari ücret işçiyi değil, işvereni koruyor. Son yıllardaki artışlar gerçekte artıştan çok piyasa gerçeğinin teyit edilmesiydi. (…)
Her defasında artış piyasada ücretlerin çıktığı en alt seviyeye tabela ücretini taşıdı. Zaten o yüzden her defasında işveren tarafı masadan mutabık ayrıldı.
Çünkü bugün asgari ücretin, ücretliyi değil, kendilerini koruduğunun farkındalar. Ama gel de bunu ücretliye anlat tabi. (…)
Şurası da kesin ki Temmuz’da asgari ücrete zam yapılmasına işverenler karşı çıkmaz. Az ya da çok…
Ama ne hikmetse memurların alacağı enflasyon farkı, yanlış kabul etsem de asgari ücretlilerden (ve onlar üzerinden diğer ücretlilerden) esirgeniyor. Tarafların razı olduğu ya da olabileceği bir işe neden karşı çıkılır ki?
O zaman Ocak’ta neden zam veriliyor, sorusunu sormak gerekmez mi?
Dengelenme yılı olarak 2025 yahut 2026 tarihlenirken Temmuz’da zamdan geri durmak doğru olmaz. Üstelik kamu kesimi ile özel kesim ücretleri arasında fark oluştu. İşgücü arzı kamuya yöneldi. Böyle olursa fark Temmuz’da daha da artacak.

YENİ MÜFREDAT NE KADAR YENİ?

ABBAS GÜÇLÜ - MİLLİYET

Müfredat nihayet açıklandı. En önemli değişiklik “eğitim”den “maarife” dönüş oldu Taslağa, MEB dışında alkış tutan yok gibi. Eğitim sendikaları, muhalefet ve öğretmenlerden sert eleştiriler var. Bir haftalık askı sürecinde umarız her biri titizlikle incelenir ve haklı gerekçelere dayananlar dikkate alınır.
Öyle bir taslak hazırlanmış ki birinci yüzyılda yapılanlar ve 21 yıllık icraat yok sayılmış!
Uygulamalı eğitime geçileceği açıklanmış, “peki bugüne kadar niye geçilmedi?” sorusu bir yana uygulamaların nerede ve nasıl yapılacağından hiç söz edilmemiş.
Her kademede uygulamalı eğitim için atölye, laboratuvar, konferans salonu, spor salonu ve sanat sınıfları olması gerekir. (…)
Kariyer planlaması sadece 10. sınıfa bırakılmış. Yani bu çok önemli konu dar bir alan sıkıştırılmış. Bir üst öğretim kurumlarına geçiş ve “sınav köleliği” pas geçilmiş!
Öğrenciyi keşfetme anaokulundan başlamalı, ilk ve ortaokulda geliştirilmeli, lise öğretimi boyunca da her sınıfta üç haftalık stajlarla uygun mesleklere yönlendirme şeklinde olmalıydı.
Sınav odaklı eğitimden üretime ve yaşama yönelik eğitim konusunda ciddi bir değişimin izleri görülmüyor.
Ahlaklı, erdemli, yetkin, estetik değerlere sahip, sportmen ve en önemlisi de Türkçe konusunda her türlü donanıma sahip bir gençlik 100 yıllık hayalimizdi.
Geldiğimiz nokta ortada. Sorun sistemde mi yoksa uygulamada mı? Şimdi değişen ne olacak?..

Medyanın Halleri