20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

3 Ağustos 2023 Medyanın Halleri

Hazırlayan: Ercan Dolapçı

3 Ağustos 2023 köşe yazıları! 3 Ağustos gazete manşetleri
A+ A-

EKREM İMAMOĞLU’NUN TEHLİKELİ ‘KÜRT VE ALEVİ SORUNU’ ÇIKIŞI

Nedim Şener/Hürriyet

Hemen arkasından bence Ekrem İmamoğlu’nun nasıl tehlikeli bir siyasetçi olduğunu gösteren şu paragrafa yer veriyor:

“Burada özellikle cesaretin altını çizmek istiyorum. Cesur demokrasi için cesur liderlik gerekmektedir. Türkiye’nin toplumsal barışını hakkıyla tesis etmemizi engelleyen, yüzyılı aşan büyük meseleleri vardır. Ülkemizin farklı düzeylerde yönetimine talip olan siyasal liderlerin öncelikle kendini dışlanmış hisseden vatandaşlarımızın ve toplum kesimlerinin sorunlarını çözmek için cesaretle hareket etmeleri bugün bir zorunluluktur. Demokratik liderlik başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere ülkenin açık yaralarını iyileştirmek için gerekli zemini titizlikle inşa eder. Risk almaktan kaçınmaz. Ülkemizin birlikteliğini güçlendirecek çözümler için cesur ve kararlı bir irade ortaya koyar. Bu irade Türkiye’nin köklü dönüşümü için kaçınılmaz bir yükümlülüktür.”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasetinin, PKK/HDP ile girdiği gözü kara ilişki, kamudan ihraç edilen Fetullahçı Terör Örgütü üyelerinin geri döndürülmesi konusundaki vaatleri, dış politika ve savunma sanayii konusundaki tutumunun Türkiye için tehlikeli olduğunu söylemiş ve yazmıştım.

Kılıçdaroğlu’nun istifasını isteyen ve seçenek olarak İmamoğlu’nun peşine takılanlara da “Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında hiçbir fark yok hatta İmamoğlu daha tehlikeli” dedim, söyledim.

İşte makalesindeki, “Türkiye’nin, toplumsal barışını hakkıyla tesis etmemizi engelleyen, yüzyılı aşan büyük meseleleri vardır... Demokratik liderlik başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere ülkenin açık yaralarını iyileştirmek için gerekli zemini titizlikle inşa eder.” cümleleri bu görüşümü teyit ediyor.

“Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında fark yok” derken, terör örgütü PKK ile olan sorununa o da “Kürt sorunu” derken yanına “Alevi sorunu” ifadesini ekleyerek ne kadar tehlikeli olabileceğini gösterdi.

KILIÇDAROĞLU’NU NASIL BORÇLANDIRDILAR?

Salih Tuna/Sabah

Seçimi kaybettiği günden beri hemen herkes Kılıçdaroğlu'nu kendine borçlu çıkartıyor. Belki müstahak ama vicdanım elvermiyor, çok üzülüyorum!

Hatta, "Kılıçdaroğlu'ndan kimin alacağı varsa gelsin benden alsın" diyesim geliyor. En azından, içimden böyle geçiyor.

Tabii manevi borçtan bahsediyorum. Gerçi elde avuçta olsaydı maddi borçtan da çekinmezdim, gönlümüz çok şükür zengin. Fakat mevzu tamamen manevi.

Manevi dediğim, Davutoğlu'nun sevimsiz bir "gazetecinin" sahibi olduğu fondaş bir mecrada söylediklerinde saklı.

Buyurun birlikte kulak verelim: "Ben, entelektüel, ilmi, akademik ve siyasi toplumsal bakımından en büyük fedakârlığı yaptım. 10 milletvekiliyle ölçülemeyecek bir fedakârlık bu. Kasım 2015'te bana yüzde 49.5 oy vermiş idarecileri karşıma alıp o kitlelere yabancılaşma pahasına 'Yanlış yapıyorlar, size başka bir alternatif sunuyorum' dedim. Bu az bir bedel değildir..."

Görüyorsunuz değil mi, nasıl acımasızca borçlandırıyor! (Yanlış anlaşılmasın, CHP'yi istediği kadar borçlandırsın, beni sadece sevgili Kılıçdaroğlu'nun borcu ilgilendiriyor.)

Değil zavallı ben, Türkiye'nin yarısı yan yana gelse yine de bu borcu ödeyemeyiz.

YÖNSÜZLER, KÖKSÜZLER, YAMANMACILAR, UZAYLILAR…

Nedret Ersanel/Yenişafak

Dünyanın iki ucundaki bu stratejik iletişim, Sadece Avrupa-Pasifik politikalarıyla da ilgili değil. Afrika da bunun eş parçası. Hindistan da. Karadeniz de…

Afrika’daki Çin varlığı zaten biliniyor. Şimdi Rusya da bu kıtaya abanıyor. Tekrarlayalım, Mısır’ın Afrika’nın koçbaşı görüldüğü/yapılacağı Moskova tarafından ilan edildi bile. Kıtadaki Batı karşıtı yoğunlaşma, Sahel ülkelerindeki iç dalgalanmalar, darbeler bunun işareti. Nijer’deki darbenin ve Senegal’deki karışıklığın ardından, Mali, Gine ve Burkina Faso’nun, Nijer’e askeri müdahale olursa savaşacaklarını açıklaması da ispatı.

Çekişmenin çetrefilliğini şuradan anlayın; bir ülkede darbe oluyor, ellerde Rus bayrağı! Pakistan’da miting havaya uçuruluyor gerçekleştiren DAEŞ!

Aralar boş sanmayın. Pakistan’daki olaydan sonra Çin, “küresel şartlar değişse bile İslamabad’ın yanındayız” dedi. ABD/NATO’nun üyelik gazı verdiği Gürcistan’ın son ziyareti nereyeydi biliyor musunuz? Pekin’de “stratejik ortaklık anlaşması” imzaladı. Çin-Rusya, İran’da, Pakistan’da, Gürcistan’da, Suriye’de, vs. Bunların hepsi tampondur. Muhatapları onlardan on kat kötü; Washington.

Rus tahılının-anlaşmanın Rusya tarafından iptalinden sonra-Kafkasya’dan geçerek (!) Hindistan’a bir yol olacağı dillendiriliyor, ilişkin haritalar yayınlanıyor. Uzatmaya gerek yok; hepsi Türkiye’dir, Türkiye’nin ölçekleri, boyu-posu bu seviyedir.

Ankara’nın ‘Ukrayna’ya tam üyeliği destekliyoruz’ demesi de, ‘Avrupa Birliği’ne tam üyelik süreci canlandırılsın’ çıkışı da göstermeliktir. Muhatapları ne için söylendiğini gayet iyi biliyorlar. Pazarlık ona göre kuruluyor.

Medyanın Halleri köşe yazıları gazete manşetleri