20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

30 Ekim Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

30 Ekim Medyanın Halleri

ATATÜRK’ÜN HAYALİ 100 YAŞINDA

İlber Ortaylı - Hürriyet

Cumhuriyet onun için her şeyden evvel anayasa ve kanun demektir, meclis demektir. Türkiye Cumhuriyet’i her şeyden önce Osmanlı aydın sınıfının 150 yıldır tartışma içine düştükleri Batı medeniyeti, İslamiyet, Batı medeniyetine ait sanatların ve kurumların adaptasyonu veya reddi gibi tartışmaları kesin bir çözüme götürmektir.

Alaturka müzikten hoşlanan bu zabit bir yandan mesleği icabı Batılı tipte askerî bir kişiliktir. Protokole, yeme içme âdetlerine, kadınlı erkekli yaşanan cemiyet hayatına, Batı müziği ve danslarını alaturka müziği bildiği kadar tanır. Böyle bir kişilik hayatamızda yeni değildir. Sultan Abdülaziz de Sultan Abdülmecid de -Sultan Murad zaten daha Batılıydı- Sultan Abdülhamid de müzik ve tiyatroda Batı’ya daha düşkündü. Böyle bir kişiliğin Türk cemiyetinde yarım asırdır gündemde olan harf devrimi konusundaki fikirleri benimsediği bellidir. Hatta Enver Paşa’nın idare-i maslahat olarak gördüğü Enverî yazıyla getirdiği imlâ ve yazı devrimini hiç yeterli ve doğru bulmaz. Cemiyet hayatında kadının yeri, hukuktaki ayrılıklarda tartışmadan yana değildir. Dolayısıyla Mütareke Dönemi’nin Gazi Paşa’sı bugünkü Cumhuriyet’in kurucusu olmayı aklına koymuştur.

100 YIL ÖNCE CUMHURİYET BÖYLE KABUL EDİLDİ

Erhan Afyoncu - Sabah

Osmanlı'nın son döneminde çöken devlete çare bulmak için yönetim şeklinin değişmesi yönünde fikirler ortaya çıktı. Bunlar arasında meşrutiyet en kabul edileniydi. Subaylar, üniversite öğrencileri yaptıkları toplantılarda meşrutiyet idaresini İkinci Abdülhamid'e nasıl kabul ettireceklerini tartışıyorlardı.

O dönemde genç bir subay olan Mustafa Kemal, 1906'da Beyrut'ta arkadaşlarıyla birlikte yaptığı toplantılardan birinde "Dava yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan bir Türk devleti çıkarmaktır" demişti. İttihad Terakki Cemiyeti'nin meşrutiyetin ilanını için Rumeli'de uğraştığı günlerde 1907'de Karaferye'de görüştüğü sınıf arkadaşı Ali Fuat Cebesoy'a ise fikirlerini şöyle ifade etmişti: "Meşrutiyet köhneleşmiş insicamını kaybetmiş olan Osmanlı İmparatorluğu'nun gövdesi üzerine değil, aksine Türk çoğunluğunun yaşadığı kısım üzerine oturtulmak, düşmanlarının, yani büyük devletlerin yapacağı bir tasfiye yerine ihtilal idaresi kendi başına bir Türk devleti kurmalıdır."

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN

Eray Güçlüer - Akşam

Demokratik Cumhuriyet sistemi emperyalizmin hiç sevmediği, hoşlanmadığı bir yönetim şeklidir. O yüzden emperyalist güçlerin demokrasi adı altında aslında ne tür yönetim sistemlerine sahip oldukları iyice araştırılmalı, toplumumuza ve gelecek nesillere gerçekçi olarak anlatılmalıdır. Emperyalistler için demokratik cumhuriyet sistemi adeta bir kabustur çünkü bu sisteme sahip toplumlar gelişmeye açık ve sosyolojik açıdan kendilerini sürekli olarak yeniden üretebilmek kabiliyetine sahiptirler.

Millidirler ve değerlerinden vazgeçmezler. Bu yüzden satın alınmaları mümkün değildir. Dolayısıyla emperyalizm karşısında en güçlü duruşu sergileyebilecek ve en çetin mücadeleleri verebilecek toplumsal özelliklere sahiptirler. Ayrıştırılmaları zordur. Bireyler hangi fikre sahip olurlarsa olsunlar ortak milli eksen etrafında kolaylıkla ve hızlıca birleşebilirler. Günümüz küresel sistemi içerisinde yer alan devletlere bakıldığında Demokratik Cumhuriyet sistemine sahip ulusların hem kendi içinde ve hem de dışarıya karşı oldukça güçlü bulundukları, diğerlerinin ise içte ve dışta emperyalist odaklara çoğunlukla sembiyotik tarzda bağımlı ilişkiler geliştirerek yaşamak zorunda kaldıkları görülür.

Medyanın Halleri