20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

6 Nisan Medyanın Halleri

Hazırlayan: Ercan Dolapçı

6 Nisan Medyanın Halleri
A+ A-

SAVUNMAYA YENİ TÜRK ZIRHI

METE YARAR / HÜRRİYET

Dünya bor rezervinin yüzde 70’i Türkiye’de. Ancak bor bizde olmasına rağmen askeri zırh malzemelerinden nükleer uygulamalara kadar kritik önemdeki bor karbürü ithal ediyorduk. Balıkesir’de açılan Bor Karbür Tesisleri’yle Türkiye şimdi 60 milyar dolarlık bu dünya piyasasına ihracatçı olarak giriş yapıyor.

BALIKESİR’de Bor Karbür Tesisleri’nin açılışına, davetli olmama rağmen, daha önce verilmiş sözüm gereği çok istesem de katılamadım. Bor madeni Türkiye’nin kurtuluşu diye lanse edilmiş bir çocukluk evresinden gelen nesilim. Dünya bor rezervinin yüzde 70’i bizim ülkemizde. Onlarca hayali senaryo ile büyütüldük. Bor mevzusunda da birçok yalan ve yanlış bilgi nedeniyle doğru bir şekilde tartışamıyoruz. Öncelikle borun çıkarılması ve borasit haline getirilerek satılması devlet işletmesi olan Eti Maden’e ait. Dünya piyasasının toplam büyüklüğü ise 4 milyar dolar civarında. Şu anda Türkiye bu piyasanın yüzde 63’ünü kontrol eder halde. Asıl kurtuluşumuz bundan sonraki evre olan ve dünya piyasasının 60 milyar dolarlık kısmında. Türkiye bu piyasaya giriş yapmaya çalışıyor. Borda asıl kavga da şimdi başlayacak gibi görünüyor.

TÜRKİYE’NİN İLK BOR KARBÜR TESİSİ

  • Tesisin temeli 25 Ekim 2019’da atıldı.
  • 19 Mart 2023’te Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle açıldı.
  • Tesiste yıllık 1000 ton bor karbür üretimi gerçekleşecek.
  • Yatırım bedeli 80 milyon dolar.
  • Tesiste 279 kişi istihdam edilecek.
  • Yıllık 35-40 milyon dolarlık gelir planlanıyor.
  • Tesisle birlikte Türkiye bor karbürde ithalatçı konumundan ihracatçı konumuna geçiyor.
  • Türkiye bu yatırımıyla dünyada bor karbür üreten 5 ülkeden biri oldu.
  • Bor karbür tesisiyle bor cevherinin değer zinciri tamamlandı.
  • İşlenmiş borun katma değeri 300 kattan 35 bin kata kadar çıkıyor.
  • Savunma sanayisi başta olmak üzere nükleer, metalürji, otomotiv, aşınmaya dayanıklı mekanik parçaların üretiminde ve refrakter tuğla yapımında yoğunlukla kullanılıyor.
  • Kütahya Emet’te yıllık 5 bin ton üretim yapacak yeni bor karbür tesisi için adım atıldı.

TÜRKİYE DÜŞMANLARI İÇ SAVAŞ İSTİYOR

MEHMET BARLAS / SABAH

7'li koalisyon masasıyla iş birliği yaparak Türkiye'ye diz çöktürmek için ellerinden gelen her yönteme başvuracaklar. İç savaş çıkararak Türkiye'yi bölmek de buna dâhil. 14 Mayıs'a kadar silah bıraktığını açıklayan PKK elebaşı Bese Hozat, seçim gecesi yeniden durum değerlendirmesi yapacaklarını söyledi.

Kimsenin dikkatini çekmedi ama burada çok açık bir tehdit var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Kılıçdaroğlu'nun kazanamaması durumunda ABD'nin taşeron örgütü PKK, yeniden saldırıya geçeceğini açıklıyor. Bu bile tek başına terör örgütü ile CHP arasındaki iş birliğinin itirafı olarak kabul edilebilir.

PKK böyle açıklamalar yapar da Kemal Bey boş durur mu? O da Türk ordusuna sesleniyor ve "Kimseyi dinlemeyin" diyor. Ne söylediğinin farkında bile değil. Çok açık bir şekilde Türk ordusundaki hiyerarşiyi hedef alıyor. Defalarca bürokrasiyi tehdit eden Kılıçdaroğlu şimdi Türk ordusu üzerinden tehlikeli hamleler yapıyor. Bu hamleler, PKK'nın ekmeğine yağ sürmekten başka ne işe yarar?

Önümüzdeki bu 40 gün çok önemli. Şeytanın bile aklına gelmeyecek provokasyonlar yapabilirler. Seçimleri kaybeden küresel güçler, 14 Mayıs gecesi iç savaş senaryoları dâhil her türlü oyunu sahneye koyabilirler. Bu konuda çok dikkatli olunmalı.

Allah'tan bu ülkenin başında Recep Tayyip Erdoğan gibi zorlukları aşarak bugünlere gelmiş, birçok iç savaş planlarıyla, darbe girişimleriyle mücadele etmiş bir lider var. "Erdoğan varken Allah'ın izniyle bu ülkeye bir şey olmaz" düşüncesi, bu ülkenin kodlarına bir kez işlendi. Bu ülkeyi ayakta tutan, bu inançtan başka bir şey değil zaten.

GENÇLERİ ÖLDÜRTMEYE DOYMADILAR

KURTULUŞ TAYİZ / AKŞAM

Selahattin Demirtaş, hapishaneden gençleri sandık güvenliğini almak için "gönüllü" olmaya çağırıyor. Bu çağrıların dışarıda bir karşılığı var. HDP/PKK, CHP, FETÖ ve diğer partiler gençleri 14 Mayıs akşamı için dolduruşa getirip hazırlıyor. Sandıkta kaybederlerse sokakları ateşe vererek, kaos ve istikrarsızlık çıkararak Türkiye'nin yeni beş yıllık dönemini heba etmeyi planlıyorlar.

Selahattin Demirtaş'ın 6-8 Ekim kışkırtması hala hafızalardaki tazeliğini koruyor. Demirtaş, Kandil'in bastırmasıyla HDP MYK toplantısında yandaşlarına sokağa çıkın talimatı vermiş ve büyük bir sivil katliama imza atmıştı.

Demirtaş başta olmak üzere, o çağrıya katılan MYK üyelerinin bu katliamın sorumlusu olarak yargılanması ve normalde HDP'nin de kapısına kilit vurulması gerekiyordu.

HDP, 51 vatandaşımızın vahşice katledildiği 6-8 Ekim provokasyonu ile "hendek" terörünün hukuki sonuçlarından tuhaf biçimde sıyrılarak bugün iktidara ortak olabilecek düzeyde korundu kollandı.

Selahattin Demirtaş, 6-8 Ekim kışkırtmasıyla gençlerin öldürülmesine doymamış olacak ki, bulunduğu cezaevinden yine gençleri "sandık güvenliği" adı altında ölmeye, öldürmeye çağırıyor.

Maalesef 7'lı koalisyonun ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu da bu plana hem çanak tutuyor hem teşne görünüyor. Muharrem İnce'ye 2018'de yaptıramadıkları provokasyon görevini bu kez Kemal Kılıçdaroğlu üstlenmiş durumda.

AMERİKA’NIN SİLAH ‘SEVDASI’

KADİR ÜSTÜN / YENİ ŞAFAK

ABD’de silahlanma ve toplu katliamlar konusunda fazlasıyla çarpıcı istatistik mevcut ve son yıllarda önemli bir artış gözleniyor. Geçen sene mayıs ayında Texas eyaletinin Uvalde şehrindeki saldırı 22 ölümle sonuçlanmıştı. 2018’de Florida eyaletinin Parkland şehrinde can kaybı 17 olmuştu. 2012’de Connecticut eyaletindeki Sandy Hook İlkokulu’ndaki facianın bilançosu ise 28 idi. Medyanın yoğun ilgisini çeken okul saldırılarının dışındaki saldırıların bilançosu da hayli kabarık. Yalnızca 2023 yılı içerisinde 130’dan fazla toplu saldırı gerçekleşirken bu rakam geçtiğimiz yıl için 648 olmuş. Pandeminin ilk yılı olan 2020’de ülkede birincil ölüm nedeni motorlu araç kazaları olurken ikinci sırada 45.222 kişinin ölümüyle sonuçlanan ateşli silah bağlantılı ölümler var. Çocuk ve ergen nüfus arasında ateşli silah bağlantılı ölümler ilk sırada.

Özellikle okullarda gerçekleşen silahlı saldırılar toplumsal infiale yol açarak siyasetçilere yoğun baskı oluşmasını sağlıyor. Ancak siyaset kurumunun çözüm üretmesini zorlaştıran meselelerin başında silah taşımanın anayasal hak olması yer alıyor. Anayasanın 2. ek maddesi aslında Amerika’nın kuruluş aşamasında eyaletlerin kendilerini koruyabilmeleri için milis bulundurma haklarının tanınması bağlamında kabul edilmiş. Zaman içerisinde bununla ilgili davalarda Anayasa Mahkemesi’nin içtihat kararlarının bireysel koruma için silah edinme hakkını defalarca teyit etmesi anayasal korumayı güçlendiriyor. Ulusal Tüfek Birliği’nin (NRA) anayasal korumaların devamı için verdiği lobi mücadelesi son derece etkin ve özellikle Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin birçoğu bu grubun hedefinde olmak istemiyor.

Medyanın Halleri