17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

8 Ocak Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

8 Ocak Medyanın Halleri
A+ A-

EĞRİ OTURSAK DA DOĞRUYU KONUŞALIM

FUAT BOL / HÜRRİYET

Bakın sevgili okuyucularım; ABD’nin içimize Truva atı şeklinde konumlandırdığı FETÖ anlaşılmadan, bu ülkede hiçbir şeyi sağlıklı anlamanın imkân ve ihtimali yoktur.

Bu konuda hâlâ siyasiler suçlanıyor; şu siyasi şu kadar yardım yaptı, şu siyasi ise daha çok yaptı, şu siyasi de ülkenin kadrolarını onlara teslim etti, şu şu siyasiler onlarla beraber yürüdü vb.

Biliyor musunuz, bunların hepsi boş laf; bizi cambaza baktırmaktan başka bir mana ifade etmiyor.

Zira FETÖ, 1960’lı yıllardan başlayarak, hücre faaliyetleri ile her alana (asker ve sivil) nüfuz ederek, bürokrasiyi zaten ele geçirmişti. Bunu da her alanda kadrolar yetiştirerek başarmışlardı.

Gelen iktidarlara ise, zaten YETİŞTİRİLMİŞ ve HAZIR KITALAR halinde bekleyen kişileri atamak kalıyordu. Dikkat ediniz, o vakitler 12 bin hâkim ve savcının 5-6 bini bunlardandı. Ne denli organize olmuş bir çete olduğunu görüyor musunuz? Hemen her kurum ve kuruluşun köşe başlarını (özellikle İstihbarat ve insan kaynakları şubeleri) tutmuşlar, kuş uçurtmuyorlardı. Bunların hepsinin sicilleri dört dörtlük yani terfi etmemeleri için hiçbir sebep yok! (sicil amirleri de kendileri!)

BAKINBUNLARIN SİSTEMİ

SALİH TUNA / SABAH

Biz 1 adet cumhurbaşkanı seçeceğiz ama gerçekte 6 adet cumhurbaşkanımız olacak.

Hisseli kumpanya hesabı. Sizin anlayacağınız 1'ini seçene 5'i bedava veya "eşantiyon" gibi bir şey.

"Eşantiyon" dediğim, her birini seçmekle tek tek uğraşmayacağız. Birini seçince, otomatikman diğerlerini de seçmiş olacağız. Gelgelelim, bunların her biri, seçtiğimiz cumhurbaşkanı kadar etkili ve yetkili olacak. Ne eksik ne fazla. Hayır, hepsine "Cumhurbaşkanı" demeyeceğiz. Ya? Bu konuda, Davutoğlu'nun net bir açıklaması yok. "Cumhurbaşkanı yardımcısı" gibi bir şeyler telaffuz ediyor ama "eşit imza yetkisi" söz konusu edildiğine göre, bunun pratikte bir karşılığı yok. Kuvvetle muhtemel, "Eş Cumhurbaşkanı" diyeceklerdir. Lakin en azından şimdilik saklamaya çalıştıkları gayri resmi paydaşları HDP'yi çağrıştırmak istemiyorlardır. Sanırım cumhurbaşkanı seçimini kazandıkları zaman açıktan açığa "Eş Cumhurbaşkanı" ifadesini duymaya başlayacağız. Bu durumda... Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilirse Babacan, Akşener, Davutoğlu, Karamollaoğlu ve Gültekin adlı diğer bir masa paydaşı "Eş Cumhurbaşkanı" olacaklar. Babacan da DEVA adlı partisini boşuna kurmamış olacak. Geçenlerde bir televizyon programında, "Biz bu partiyi boşuna mı kurduk, cumhurbaşkanlığına aday gösterirlerse olurum..." demişti ya, onun için diyorum. Aynı programda çoklu aday çıkarmanın yanlış olduğunu, "Çoklu adayla 2018'de kaybettik" şeklinde ifade etmişti. "Kaybettik" dediği dönemde henüz AK Parti'den ayrılmamıştı. Gerçi bunda da şaşacak bir şey yok. "Görünür olmadan tam göbeğinde yer alabilme" yeteneğini itiraf etmişti. O değil de, Davutoğlu kısa süre önce "Çoklu aday olabilir" diyordu. Babacan'ın fikrine geldi demek ki. Bu yazıyı yazdığım sırada, muhalif cenahta "çoklu aday" olmayacağı kesinleşti.

PKK, ‘ABD UÇAKLARINDAN DÜŞME’ EĞİTİMLERİNE BAŞLAYABİLİR

NEDRET ERSANEL / YENİŞAFAK

Yeni yılın ilk gününde çok sayıda Rus askerinin ölümüyle sonuçlanan, Amerikan istihbarat ve silahıyla gerçekleşen Ukrayna saldırısı, iki süper güç arasında aracılar kullanılarak gerçekleştirilen ‘acil’ temaslara neden olmuş… Amerikan resmi ağızları, ‘HIMARS füze sisteminin kullanıldığından şüpheliyiz’ dese de, hangi silahın kullanıldığının önemi yok. Amerika’nın fail, tetikçinin Pentagon/ CENTCOM/NATO, vs akılları olduğu kesin… Türkiye’de kimi köşe yazarları saldırıyı, Batı tipi silah seviciliğin/fetişin unsuru olarak ABD’nin büyüklüğünü kutsama vesilesine dönüştürseler de, Körfez savaşlarından miras “envanter ezberleme” görgüsüzlüğü-şükür ki-kamuoyuna hakim olamadı… Moskova’nın rakamları saldırıda 89 Rus askerinin öldüğünü gösteriyor. Kuşkusuz “komuta” hesaba çekilecektir ve bu sadece Kremlin’de olmayacak. Dünyada ve bizde de bu denli savruk yönetimin kritiği yapılacaktır… Rus izahı, cepheye yakın askerlerin telefon konuşmalarının izi sürülerek saldırının gerçekleştiği yönünde. Karşı tarafın da itirazı yok. Bir, uydu istihbaratı için bundan kolay açık ve takip olamazdı. İki, nitekim 6 füzenin ateşlenmiş olması hem hedefin kesinliğinden emin olduklarını hem de maksimum zararı gözettiklerini ispatlıyor. Bunlar gerçekleşirken ABD ve CIA’in habersiz olması düşünülemez…

BAKIN MENFAAT MASASI

BURAK ÖZCAN / TÜRKGÜN

6’lı masanın aday bilmecesine son verilebilir umudunun yeşerdiği 10’uncu toplantısında yine beklenen olmadı. “Cumhurbaşkanı adayları kim?” sorusuna bir eşkâl belirleyemediler ama yaklaşık 10 saat süren 10’uncu toplantıdan ortak aday belirlenmesi için istişarelere başlandığını müjdelediler.

“Konuşmak için konuşma kararı almamız lazım” demelerinden, adaylarının kim olduğunu açıklamalarına daha çok zaman olduğunu anlamıştık, nitekim öyle de oldu. Bu nedenle 6 parti lideri 1 yıldan beri 10 toplantı yaptı, vardıkları sonuç cumhurbaşkanı adayını belirlemek için istişarelere başlamak mı, bugüne kadar ne yaptılar, havanda su mu dövdüler gibi sorulara cevap aramanın boşa zaman kaybı olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü 6’lı masayı kurdukları ilk günlerde cumhurbaşkanı adayını ulusal ve uluslararası karar vericilerin belirleyeceğini açıklamışlardı. Yani masada adayımız kim olsun konusu konuşulmuyor, karar vericilerin işaret edeceği isim beklenirken, belirlenen aday kazanırsa onun etrafında şekillenecek iktidar pastasının nasıl bölüşüleceği sorusuna cevap aranıyor…

GÜÇLENDİRİLMİŞ KAOS, YOK EDİLEN PARLAMENTO

MURAT ÖZER / SABAH

6'lı masa yaptığı her toplantı sonunda, Türkiye'nin geleceğine dair endişeleri artıracak açıklamalar yapıyor. Artık sahte umut verme dönemini de kapatmış durumdalar. Güçlendirilmiş parlamento söylemi buharlaşırken, TBMM'nin yetkilerini bütünüyle ortadan kaldırmayı hedeflediklerini gizlemiyorlar. Dokuzuncu toplantı sonrası Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı'nı bir üst konseyin yöneteceğini açıklamıştı. Gelecek Partisi'nde yapılan 10. toplantı sonrası konuşan Davutoğlu ise çıtayı biraz daha yükseltti. Buna göre 6 siyasi parti lideri seçimlerde aldıkları oy oranına bakılmaksızın, hatta milletvekili olarak seçilemeseler dahi Cumhurbaşkanı ile aynı derecede yetkilere sahip olacak. Halkın yüzde 50+1 oyunu almış bir kişi ile parlamentoya girmeye dahi hak kazanamamış başka bir kişi eşit imza yetkisine sahip olacak. Ülkeyi içeride ya da dışarıda ilgilendiren en temel konularda 6+1 kişi aynı doğrultuda imza vermezse karar alınamayacak. Davutoğlu'nun marifet gibi pazarladığı bu sistem sayesinde halkın tercihleri ve doğal olarak demokrasi tamamen rafa kaldırılırken, parlamento da işlevsiz hale gelecek. Çünkü en az 7 kişinin imza vermediği hiçbir teklif, hiçbir yasa ya da hiçbir karar TBMM'ye getirilemeyecek. Türkiye'ye vaat ettikleri şey tam olarak bu: Güçlendirilmiş kargaşa ve çalışamaz duruma getirilmiş bir Meclis.

ABD FETÖ CIA PKK