Çin’e karşı Haçlı Seferi: ABD ASYA-Pasifik’te kuşatmayı hızlandırdı

ABD, resmî belgelerinde ilan ettiği Çin’i Asya-Pasifik’te kuşatma stratejisi kapsamında geçen birkaç ayda önemli adımlar attı. Japonya’nın II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük silahlanma hamlesine girmesini sağlayan ABD, son olarak AUKUS anlaşmasıyla Avustralya’yı da Çin’e karşı bir pozisyona sürükledi. Bölgede artan tatbikatlar, Filipinler’de ABD üslerinin genişletilmesi ve Güney Kore’nin de ittifaka katılması için yaptığı baskılar, Washington’un Çin’e karşı emperyalist bir Haçlı Seferi hazırlığına ivme kazandırdığını gösteriyor.

AVUSTRALYA’YA NÜKLEER DENİZALTI

Avustralya hükümeti, AUKUS anlaşması kapsamında, 2030’ların başında üç adet ABD yapımı, Virginia sınıfı denizaltı alacağını açıkladı. Nükleer enerjiyle çalışan bu denizaltılar, Avustralya ordusundaki mevcut dizel motorlu denizaltılara göre daha hızlı ve daha uzun menzile sahip. Bu, Avustralya donanmasının Çin kıyılarına saldırı düzenleyecek imkanlara erişeceği anlamına geliyor.

Anlaşma ayrıca, 2027’den itibaren Avustralya’nın Perth şehri yakınlarında İngiltere ve ABD nükleer denizaltılarının dönüşümlü olarak varlık göstermesini da kapsıyor. Bu maddenin amacının da, Avustralya kendi operasyonel yeteneklerini inşa ederken, ABD ve İngiltere’nin nükleer alt filosunu entegre etmek olduğu söyleniyor.

Uzmanlar anlaşmanın Avustralya’nın denizaltı kapasitesiyle alakalı olmadığını, Çin’e karşı olası bir savaşta Avustralya’yı, Çin’i çevreleme stratejisinin bir parçası haline getirmekle alakalı olduğunu belirtiyor.

Avustralya’nın nükleer denizaltılara sahip olması Çin’e karşı “nükleer kuşatma” olarak nitelendiriliyor. Çin yönetimiyse yapılan AUKUS anlaşmasının Soğuk Savaş zihniyetini ortaya çıkardığını belirterek kınadı. Anlaşmanın bölgesel barış ve istikrara zarar vereceğini belirtti.

JAPONYA’NIN SİLAHLANMA ÇILGINLIĞI

Uzun yıllardır askeri bütçesine mütevazı artışlar yapan Japonya, 2023 yılı savunma bütçesini bir önceki yıla göre yüzde 20 gibi ciddi bir oranda artırdı ve geçen günlerde ABD yapımı Tomahawk seyir füzeleri satın alma planını duyurdu.

Japonya, 2022 sonunda ulusal savunma stratejisinde kapsamlı değişiklikler yaparak büyük bir askeri harcama planı açıkladı. Beş yıllık plan, ülkenin savunma harcamalarının NATO’da öngörülen GSYH’nin yüzde 2’sine çıkarılmasını hedefliyor. Bu da yıllık askeri bütçede yüzde 50’lik bir artışa ve toplamda yaklaşık 320 milyar dolara tekabül ediyor.

Strateji, Çin ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni de dâhil olmak üzere Japonya’nın komşularını ülkeye yönelik en büyük tehditler olarak tanımlıyor. Belgede “Çin’in yarattığı stratejik zorluk Japonya’nın bugüne kadar karşılaştığı en büyük zorluktur.” denilmişti.

Çin Savunma Bakanlığı sözcüsü geçen perşembe günü yaptığı açıklamada, Japonya’nın bir kez daha askerileşme yolunu benimseme kararının “çok tehlikeli” olduğu ve uluslararası toplumun dikkatini çekmesi gerektiği uyarısında bulunmuştu.

TATBİKATLARLA GERİLİMİ TIRMANDIRDI

ABD, Asya-Pasifik bölgesinde askeri ittifaklarla Çin’i çevrelemeye hız verirken aynı zamanda askeri tatbikatlarla da Çin’e karşı mesaj veriyor.

Geçen hafta 3 bin Filipin askeri ve ABD kıyı ve hava savunması üzerine ortak askeri tatbikat düzenledi. Filipinler ayrıca şubat ayında ABD askerlerinin ülkedeki dört askeri bölgeye daha erişmesine izin vermeyi kabul etmişti.

Şubat sonunda Tayland’da 6 bin ABD askeri ve 3 bin Tayland askerinin katıldığı “Altın Kobra” tatbikatı düzenlenmişti. ABD Hint-Pasifik Kuvvetleri Komutanı Amiral John Aquilino, Dünya’nın tekrar büyük güçler arasında rekabete dönüştüğünü ve Çin’in bu uluslararası düzende tehdit olduğunu belirtti. Aquilino, ABD’nin bölgedeki tatbikatlarını Güney Çin Denizindeki barışı koruyabilmek için bir cevap olarak nitelendirdi. Çin’in Manila Büyükelçiliği ise bölgedeki tatbikatların Çin-Filipin ilişkilerine zarar verme girişimi ve ABD’nin bölgedeki tansiyonu yükseltmeye yönelik olduğunu vurguladı. Tatbikatların bölgesel barış ve istikrara zarar verdiğini açıklamıştı.

SAĞDUYULU DEVLET ADAMLARININ ELEŞTİRİSİ

ABD’nin Asya-Pasifik ülkelerini bu şekilde Çin karşıtı bloğa dahil etme hamleleri, ülkelerin iç kamuoyunda da eleştirilerle karşılaştı.

Eski Avustralya Başbakanı ve iktidardaki İşçi Partisi’nin Eski Genel Başkanı Paul Keating, 360 milyar dolara 8 nükleer denizaltı alınmasını “tarihin en kötü anlaşması” olarak değerlendirdi. Keating, ederinden fazla fiyata satın alınan denizaltılar için “Avustralya’nın ABD tarafından soyulduğunu”, denizaltıların ise Çin karşısında işe yaramayacak “çöp” olduğunu belirtti. Keating yapılan anlaşmanın, Avustralya’yı eski ABD sistemine doğru çekmek istendiği için yapıldığı şeklinde yorumladı. Keating “AUKUS anlaşması sonrası Avustralya, ABD’nin stratejik komuta sisteminin çevresinde olacağını tescilledi.” dedi.

Keating “Başbakan’ın yaptığı dış politika değil. Boynuna çelenk takıp Pasifik adaları etrafında para dağıtmak,” diye de ekledi. “Bizden 12 saatlik uzaktalar, kendimize ait bir kıtamız var, kimseyle sınırımız yok, sınır anlaşmazlığımız yok.” diyen Keating, “Her şey mükemmeldi, ama biz ABD ve İngiltere’nin isteklerine boyun eğerek sorun ürettik.” ifadelerini kullandı.