19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD'li düşünce kuruluşu: Türkiye PKK’yı yok etme umuduna kapılmamalı

Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS), 'Küresel Terörizm Tehdit Değerlendirmesi-2024' adlı raporunu yayınladı.

ABD'li düşünce kuruluşu: Türkiye PKK’yı yok etme umuduna kapılmamalı
A+ A-

Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS), 'Küresel Terörizm Tehdit Değerlendirmesi-2024' adlı rapor, CSIS araştırmacıları Catrina Doxsee, Alaxender Palmer ve Riley McCabe tarafından kaleme alındı. Rapora katkıda bulunanlar arasında RAND Corperation bünyesindeki çalışmalarının yanında Amerika askeri okullarında eğitimcilik de yapan Colin P. Clarke, FBI’da 10 yıl boyunca ulusal güvenlik alanında çeşitli görevlerde bulunduktan sonra CSIS’a geri dönen Jake Harrington gibi isimler de yer alıyor. Harrington’ın Asya, Irak ve Suriye bölümlerine katkı yaptığı da raporun girişinde belirtiliyor. PKK ile ilgili geniş bir bölümün de yer aldığı rapor, sosyal medyadaki PKK yanlısı hesaplar tarafından sevinçle karşılandı.

ABD'NİN TERÖRLE SÖZDE SAVAŞI , RUSYA VE ÇİN'E KARŞI SAVAŞ

Raporda, küresel terörizmdeki artışa rağmen 11 Eylül saldırılarından sonra ABD’nin doğrudan terör saldırılarında hedef olmadığı söyleniyor. Buna rağmen terörün neden ABD gündeminin üst sıralarında yer aldığı ise şu cümlelerle açıklanıyor:

“Terörizm -özellikle selefi-cihadist terör- 11 Eylül sonrası döneme göre ABD çıkarlarına ve topraklarına yönelik daha düşük ve daha az yakın bir tehdit oluşturuyor. Aynı zamanda Birleşik Devletler, Çin’den gelen önemli ve büyüyen, Rusya’dan ve diğer hasım devletlerden devam edegelen tehditlerle karşı karşıya.”

İran’ın Hamas, Hizbullah, Irak’taki Şii militanlar ve Yemen’de Husileri desteklediğini belirten raporda, şu iddia ileri sürülüyor:

“Rusya, Birleşik Devletler gibi ülkelerde kargaşalığı teşvik etmek için dezenformasyon (bilgi bozma) operasyonlarını ve potansiyel iç terörizmi kullandı. Terörist ağlara yönelik bu doğrudan devlet tekliflerine ilave olarak, Batı Afrika gibi bölgelerde terörist şiddetin yükselmesi, Rusya ve Çin gibi hasım devletlere müdahale, eş zamanlı olarak etkisini artırma ve kendi hedeflerini gerçekleştirme olanakları yaratıyor.” Raporda, 2018’den sonra ABD politikasındaki kontr-terörizmin, yerini Rusya ve Çin ile rekabete bıraktığı belirtiliyor: “2018’de Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından sonra Birleşik Devletler'in politika yapıcıları dikkatlerini, kontr-terörizm ve isyana karşı koyma harekatlarından Çin ve Rusya gibi hasım devletlerle rekabete çevirdiler.”

'PKK, ABD VE MÜTTEFİKLERİNE TEHDİT DEĞİL'

Raporda sırasıyla Afrika, Amerika, Asya, Avrupa ve Ortadoğu’yu inceleyen bölümler yer alıyor. Irak, Suriye ve Türkiye tek ara başlık altında incelenmiş. Irak ve Suriye’deki terör örgütlerinin arkasında İran olduğu iddia ediliyor. Raporun yazarları, “Türkiye-PKK çatışmasının” bölgesel istikrarsızlığa ve geniş Ortadoğu’da terörizme neden olduğunu ileri sürüyorlar ve şunu söylüyorlar:

“Türkiye, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG)'nin önemli bölümünü oluşturan YPG dahil Kürt milliyetçi gruplarına karşı retoriğini sertleştirdi.” Rapora göre SDG aynı zamanda “DEAŞ için büyük patlama aşamasına, saflarını takviye etmesine ve çok sayıda ve yüksek tempolu saldırılar düzenlemesine olanak veren koşulları yaratabilecek Kuzey Suriye’deki Türk istilasına direnme kaynaklarının yönlendirilmesine” hizmet ediyor. Raporda PKK ile ilgili de şu cümleler yer alıyor:

“PKK, Türkiye dışındaki Batılı devletlere tehdit oluşturmuyor. Başlangıçta Marksist-Leninist olan bu grup, Soğuk Savaş sonrasında ABD yanlısı eğilimler geliştirdi. PKK lideri Abdullah Öcalan 1998’de, Suriye’den çıkartılmasından az önce verdiği bir mülakatta komünizmi reddetti ve ‘ABD’nin gelişmeyi temsil ettiğini’ söyledi. ABD, Öcalan’ın yakalanmasına yardım etmesine ve PKK’yı terörist örgüt olarak kabul etmesine rağmen, Suriye’nin kuzeyinde PKK’ya bağlı PYD ile düzenli olarak işbirliği yaptı. İşbirliği durdurulsa da grup yine de Birleşik Devletler'e minimal tehdit oluşturacaktır. İdeolojisinde ABD’ye tehdit oluşturan hiçbir şey yok. Soğuk Savaş boyunca bir NATO üyesi ile savaşan Marksist-Leninist bir örgüt olmasına rağmen Birleşik Devletler vatandaşlarına veya üstlerine karşı saldırı tarihi yok.”

'PKK, ABD KORUMASINDA'

Rapora göre PKK, Türkiye için tehlike oluşturmaya devam edecek:

“PKK, retoriğindeki değişime rağmen şiddeti terk etmiş değil ve bunu yapmaya niyetli görünmüyor. Sonuç, eğer sorun çözülmemiş olarak kaldığı sürece Türkiye askeri baskısını gevşetirse, PKK’nın Türk vatandaşlarına, hükümet görevlilerine ve güvenlik güçlerine karşı tehdit oluşturmasıdır.” Raporda Türkiye’ye tehdit içeren şu cümleler de bulunuyor:

“PKK’ya bağlı gruplar Birleşik Devletler'den doğrudan destek alıyorlar ve onun koruması altındalar. Birleşik Devletler, PYD’yi korumak için bir NATO üyesiyle savaşmayacak olsa da, ABD yetkilileri ABD’ye bağlı bir kontr-terörist gücün Türk Ordusu tarafından yıkımına izin veremez ve bundan kaçınmak için diplomatik baskı uygular. Sonuç şudur ki, Kürt güçleri ABD’nin kontr-terörizm savaşında önemli bir müttefiki olduğu sürece, Türkiye PKK’yı ortadan kaldırma umuduna kapılmamalı.”

CSIS ABD'NİN ÖNDE GELEN 'THINK-TANK'LERDEN

CSIS, 1962’de Amiral Arleigh Burke ve David Abshire tarafından Georgetown Üniversitesi'nin “Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi” olarak kuruldu. ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri kabul ediliyor. Savunma ve ulusal güvenlik, CSIS’ın öne çıktığı çalışma alanları arasında yer alıyor. ABD’nin en zengin isimlerinden, Hyatt Hotels Corporation'ın Yönetim Kurulu Başkanı Thomas J. Pritzker, 2015’te CSIS Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlendi.

ABD PKK NATO