22 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ağıtsız, figansız üretim

ZERRİN ÖZTÜRK

Ağıtsız, figansız üretim
A+ A-

Türkiye’de ilk taşkömürü havzası 1829’da Zonguldak’ta bulundu. Karadeniz Ereğlisi-Amasra havzasında önce İngiliz, sonra Fransız şirketleri dışarıdan işçi taşıyarak ilk ocakları açtılar. Kömür şantiyelerinin yoğunlaştığı Göldağı çevresi için kendi dillerinde söyledikleri “Zone Gol Dag” deyişi, zamanla Zonguldak’a dönüştü.

Taşkömürümüz, katı yakıt olarak, daha çok uzun yıllar ülkemizin ihtiyacını karşılayacak düzeydedir. Zonguldak ve çevre illerinde büyük iş istihdamı yaratıyor. 1935’te kurulan Maden Tetkik Arama (MTA) verilerine göre, dünyada 132 ülke arasında toplam maden üretim değeri itibarıyla 28’inci sırada yer alan ülkemiz, maden çeşitliliği açısından ise 10’uncu sırada bulunmaktadır. Ne var ki sık ve çok ölümlü maden kazaları ülkemizin gündeminden düşmüyor ve maden kazalarında yıllık ortalama can kaybında ilk sıradayız.

Kömür üretimi hayatımıza ve ekonomimize enerji sağladı, fakat evlerimize düşürdüğü ateş eksilmiyor. Maden ocaklarındaki patlamalar, her seferinde madencilerimizin evlerinde de, yüreklerimizde de gedikler açıyor. Hep iki olasılık gündeme geliyor: Ya ihmâl, ya teknolojik yetersizlik. Bunları aşan ülkeler mevcut. Bizim için nasıl bir engel var? Şaşmayan soru hep gündemde.

Her sabah mesai arkadaşına “Selâmetle” diyerek ocağa inen, vardiyası biterken birbirine “Geçmiş olsun” diyen bir işkolundan söz ediyoruz. Maden alanları, adeta birer can pazarı durumunda... Ailelerin, evde bekleşen eşlerin, evlatların yazgılarını artık değiştirmeliyiz. Bu utançtan bir an önce kurtulmalıyız. Kömüre “can bedeli” ödemeyi olağanlaştıramayız, “kader” diyemeyiz. Çin dünya taşkömürünün yüzde 49,6'sını, ABD yüzde 15,3'ünü, Hindistan yüzde 8,8'ini üretirken, Türkiye yaklaşık yüzde 3,2 seviyesindedir. Fakat madenci ölümlerinde, maden kazalarında birinci sıradayız. Bu nasıl kader?

Bize düşen, teknolojinin bütün olanaklarını tam anlamıyla ve bütünüyle uygulamak, denetlemek, üretimi kaderin karanlığına bırakmamaktır. İnsanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenemez. Babanın, kardeşin, oğulun, eşin dönmediği bir kaybın karşılığı ne yazık ki yoktur. Kömür kuyularında yankılanan anaların, eşlerin, kardeşlerin, yüreği ağzında kadınların çığlıkları dinsin artık.

Türkiye Taşkömürü Kurumu Devletimizin mülkiyetinde olmakla, dünya ölçeğinde örnek bir güvenlikle işletilmeli, bilgisayarlı teknolojilere ağırlık verilmeli, gerekli her türlü yenileme yapılmalıdır. Kâr hırsı, can güvenliğinin önüne geçmemelidir. Asıl kazanç buradadır.

Madenci evlerinden ağıtlar, figanlar yükselmesin. Babalar, kardeşler, oğullar, eşler evlerine huzur ve sevinçle, “Selâmetle” dönsünler.“Kömür müdür yürek midir ocaklardaki” diyen şair Hasan Hüseyin’in çağrısına kulak verelim:

“Ağıt mıdır figan mıdır bacalardaki

zonguldak zonguldak vurur yüreğim!”

Türkiye Taşkömürü Kurumu Zonguldak Karadeniz Ereğlisi-Amasra havzası ransa