17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Anadolu’nun İbni Sinası

Geçmişten bize kalan tıbbi bilgiler batıdan alınmış gibi gözükse de, bu toprakların tıbba katkısı küçümsenemez bu nedenle adını anımsatmak istediğimiz tabiplerimizden biri de Hacı paşadır bu derleme yazıda ondan söz edeceğiz.

Anadolu’nun İbni Sinası
A+ A-
DR. EREN FIRAT

Aslen Konyalı olan Celâleddin Hızır, tahsil için Mısır’a giderek Kahire’deki Şeyhûniyye Medresesi’nde ünlü Hanefî fakihi Ekmeleddin el-Bâbertî’den dinî ve aklî ilimleri okumuş, keskin zekâsı ve çalışkanlığı ile hocasının takdirini kazanmıştır (Taşköprizâde, eş-Şeḳāʾiḳ, s. 52). Buradaki başarılarıyla Anadolu’da da ismini duyurmuş, Anadolu’dan okumak için Mısır’a gelen Molla Fenârî, şair Ahmedî, Bedreddin Simâvî ve Müeyyed b. Abdülmü’min gibi kişiler ondan yakınlık görmüşlerdir. Hacı Paşa’nın ders arkadaşlarından biri de SeyyidŞerîf el-Cürcânî’dir (Halil b. İsmâil, s. 20-23; Taşköprizâde, eş-Şeḳāʾiḳ, s. 48, 50).

Hacı Paşa tahminen 740/1339-40 yıllarında Konya’da doğdu. Asıl adı Celaleddin Hızır’dır. İlk tahsilini müteakip, medrese tahsiline Konya’da başladı ve daha sonra tahsilini ilerletmek için önce Şam’a sonra Mısır’a gitti.

Kahire’de öğrenciliği sırasında tutulduğu ağır bir hastalık Hacı Paşa’yı tıpla meşgul olmaya sevk etti. Dinî ilim tahsili yanında tıp kitapları okuyarak ve Cemâleddin İbnü’ş-Şevbekî gibi hekimlerin bilgi ve tecrübelerinden istifade ederek kendini tıp sahasında da yetiştirince, Şifâʾü’l-esḳām adlı eserinin mukaddimesinde bizzat belirttiği gibi el-Melikü’l-Mansûr Kalavun Bîmâristânı’nda tabiplik yapmaya başladı.

Onun tıp mesleğine yönelmesinde, öğrenciliği sırasında yardımını gördüğü Aydınoğlu Îsâ Bey’in teşviklerinin de olduğu söylenebilir. 1332 yılında Birgi’yi ziyaret eden İbn Battûta, Aydınoğlu Mehmed Bey’in bir Yahudi tabibine gösterdiği büyük itibarın saray erkânıyla müslüman âlimleri rahatsız ettiğini haber verdiğine göre (Riḥle, s. 302), ilme ve özellikle tıbba büyük önem vermiş bir hânedanın mensubu olarak Îsâ Bey’in bu teşviki o günkü şartların da bir gereğiydi. Taşköprizâde’nin, “Mısır bîmâristânı ona havale edildi ve Hacı Paşa burayı çok güzel idare etti” ifadesinden (eş-Şeḳāʾiḳ, s. 52) onun bu hastanede başhekimlik yaptığı anlaşılıyorsa da başka kaynaklar, bu bîmâristânın başhekimleri arasında Celâleddin Hızır b. Ali adında birinden bahsetmemektedir. Kendisi de bu konuda bilgi vermediğine göre Taşköprizâde’nin bu ifadesi mübalağalı kabul edilmelidir. Fakat tıp alanındaki ehliyetini 771 (1370) yılında yazdığı iki kitapla ispat ettikten sonra adı geçen hastanede uzunca bir müddet hekimlik yaptığı muhakkaktır.

Orada Seyyid Şerif Cürcânî ve Şeyh Bedreddin Simâvî ile birlikte Mübarek Şah’tan ders aldı ve Şeyh Ekmelüddin Baberti’den yararlandı. Hacı Paşa, bu arada tıp ilmiyle de ilgilendi. Mesleğinde “Anadolu’nun İbn-i Sina’sı” olarak anıldı.

TÜRK TABABET TARİHİ’NDE ÖVGÜ

Türk Tababeti Tarihi isimli eserde, Hacı Paşa ile ilgili verilen bilgiler gerçekten göğüs kabartıcıdır:

“Hacı Paşa, on beşinci miladi yüzyılın ortalarına kadar yetişen Türk tabiplerinin Hipokratı ve en yetkilisi idi. Tıp öğrenimini Mısır’da yapmış ve tamamladıktan sonra orada yeteneğini ispatlayarak başlı başına bilim dünyası hâlinde olan Mısır’da, Maristan-ı Mısır (Mısır Hastahanesi) denilen en büyük müesseseye hekim olmuştur.

Mısır’da Türk tabibinin bu büyük kabulüne Hacı Paşa cidden layıktı. Henüz en yüksek devrini yaşayan Mısır’ın bilim âlemi arasında kazandığı saygınlıkla beraber, oradan dönüşünde yazdığı kitaplarla Hacı Paşa, kendi vatanı olan Türkiye’de de bir hayli faydalar sağlamıştır. Sekizinci Hicri yüzyıl (15. Miladi yüzyıl) bize Hacı Paşa gibi bir tabip kazandırmakla Osmanlı tababeti en yüksek devirlerinden birisini yaşamış oluyordu.”

“Öğrenim gördüğü memleketin etkisi altında kaldığı için, birçok eserleri gibi, Arapça yazdığı en büyük eseri Şifaü’l-Eskam ve Devâü’l-Âlâm (Hastalıkların Tedavisi) adlı kitabı, bilâhere kendinden sonrakiler tarafından saygı ile karşılanmıştır. Yazarın el yazısı ile yazılı nüshası Topkapı Sarayı içinde bulunan III. Ahmet kütüphanesinde titizlikle korunmaktadır.”

KELAM VE TIP

Sonradan Aydın’a yerleşen Hacı Paşa, Aydınlı Hacı Paşa diye anıldı. Hacı Paşa Mısır dönüşü Aydınoğulları hanedanından Mehmet Bey’in isteği üzerine Birgi’ye gitti, orada dersler verdi ve eserlerini telif etti. Hacı Paşa’nın; kelâm ve tıbba dair eserleri vardır. Mecmaü’l-Envar isimli tefsiri meşhurdur.

Âlim ve geniş malumatlı bir zât olan Hacı Paşa’nın kaynaklarda vefat tarihi farklı verilmektedir. Süheyl Ünver’e göre vefat yılı, 827 (1424) civarıdır. Et-Talim fi İlmi’t-tıp, el-Usulü’l-hamse, müntehâb-ı şifa diğer eserlerinden bazılarıdır.

Kaynak:

http://konyaninalimvehocalari.konyacami.com/haci-pasa/

https://islamansiklopedisi.org.tr/haci-pasa

Son Dakika Haberleri tıbbın köşe taşları