Asgari ücret kaç lira olacak?

Asgari ücret görüşmeleri 1 Aralık’ta başlıyor.

7 milyon çalışanın kaderi belirlenecek.

Asgari ücretin çok az üzerinde maaş alanlar var.

Onlar da etkilenecek.

Hepsini birden sayarsak en az 10 milyon.

Aileleriyle birlikte 40-50 milyon kişi.

Hepsinin gözü Ankara’dan gelecek haberde.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin,

“Uzatmayalım iki haftada bitirelim” diyor.

İşçi kesimi de aynı görüşte.

Çalışanları Türk-İş temsil ediyor.

İşvereni ise TİSK.

Tabi bir de Hükümet var.

KABUL ETMEYİZ

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’la konuştum.

Kendine güvenli gördüm.

İşveren ve Hükümetten gelecek adımı bekliyor.

Kulislerde dolaşan rakamlar var.

3 bin 500-3 bin 700 arası.

Atalay’a bu rakamları sordum.

“Kabul etmeyiz” dedi.

Bölgesel ve kademeli asgari ücrete de soğuk.

O ESKİDENDİ

Atalay hep dikkatli politika izledi.

Kamuda 700 bin işçinin toplu sözleşmesini işçi lehine çözdü.

Reklam değil, çözüm odaklı hareket ediyor.

Söylediklerinden çıkardığım sonuç şu:

Türk-İş uzmanları çalışmış.

Bir rakam belirlemişler.

Ergün Atalay’ın kendi çalışması da var.

Asgari ücretle çalışanlarla konuşuyor.

Onların gerçekçi beklentilerini alıyor.

İşçi çalıştıran işverenleri de ihmal etmiyor.

Ekonomi yönetimi ile de temas halinde.

Hepsi harmanlanmış.

Asgari ücret için bir çıta belirlemiş gibi.

“Başkan senin kafanda bir rakam vardır” dedim.

Hiç açık vermedi.

Ancak şu kadarını söyledi:

“Elbette bir çalışma yaptık.

Bir rakam da belirlemiştik.

Ama o zaman dolar 9 liraydı.”

ÜÇ AYDA ERİMESİN

Asgari ücretle çalışan işçilerle görüştüm.

Aldıkları ücret açlık sınırının altında.

2 bin 825 lira.

Yapılan zamları sıraladılar.

“Kira, ısınma, elektrik, su, ulaşım, …

Sabit giderler maaşın çoğunu götürüyor.

Kredi kartı harcamalarımızın asgarisini ödeyebiliyoruz.

Geri kalana faiz işliyor.

Bu asgari ücreti daha da düşürüyor.

Cüzdana koymadan para bitiyor” dediler.

Sonra da ilave ettiler:

“Maaşlar artıyor.

Ama masraflarımız daha fazla artıyor.

Ocakta yapılan zamlar mart gelmeden eskiye dönüyor.

Sonra cepten yiyoruz.

Daha doğrusu yiyemiyoruz.

Çünkü cepte yok ki!

Hepimiz borçluyuz.

İş nerede patlayacak bilemiyoruz.”

DESTEK VERİN SAVAŞALIM

Cumhurbaşkanı “Ekonomide Kurtuluş Savaşı” dedi.

Vatandaş heyecanlandı.

Sürekli telefonlar geliyor.

Bu savaşın askerleri belli.

Çiftçiler, üretim için destek istiyor.

İşçiler karnı doyacak ücret talep ediyor.

Sanayici önünü görmeyi bekliyor.

Yatırımını ona göre yapacak.

Aslında herkes istekli.

İzlenen ekonomik politikalardan bıkmışlar.

Aynı yolla farklı sonuç alınamayacağının farkındalar.

Daha açık deyimle;

“Destek verilsin savaşalım” diyorlar.

MEZİTLİLİ ÇİFTÇİ

Mersin Mezitli’den Ahmet Doğan aradı.

Portakal bahçesi varmış.

Kilosu 1,3 liradan müşteri bulamamış.

Ürünü dalda bekliyor.

Çaresizlik içinde.

“Üretiyoruz ama sonuç bu.

Derdimizi soran yok” diye sitem etti.

Sonra da devam etti:

“Ekonomide Kurtuluş Savaşı verilecekse ben varım.

Ürünümü alsınlar, daha çok üreteyim.

Başka ne yapmam gerekiyorsa söylesinler.”

TERCÜMAN OLDU

Sadece portakal mı?

Birçok üründe durum aynı.

Limon dalda, soğan tarlada kaldı.

Mersin Mezitlili Ahmet Doğan,

Tüm çiftçilerin tercümanı oldu.

Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda bütün halkı seferber etmişti.

Ekonomide Kurtuluş Savaşı vereceksek aynısı yapılmalı.

Atılacak adımların başında “tasarruf” geliyor.

Yeni yatırımlar, üretim, istihdam için sihirli sözcük bu.

Tasarrufa da en tepeden başlamalı.

Devlet halka öncülük etmeli.

Kamuda şatafat, lüks araba saltanatı, … acilen sona ermeli.

Halka güven vermeli.

Yoksa…