19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atatürk’ün eli açıklığı

Para onun için bir amaç değil, araç. Özellikle emekçilerin hakkını verip onların memnun edilmesi onun için çok önemli. Çünkü çalışıp değer üreten insana çok saygı duymakta. Atatürk’ün eli açıklığı, emekçilerin haklarının verilmesi konusunda

Atatürk’ün eli açıklığı
Refik Saydam, Mustafa Kemal Atatürk, Süreyya Yiğit, Mazhar Müfit Kansu
A+ A-
ADİL HACIÖMEROĞLU

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Sivas’tan Ankara’ya doğru giderken yolların bozukluğu, karın aralıksız yağması, üstü açık arabalarda yolculuk etmeleri büyük sorunlar olarak karşılarına çıkmıştı. Söz konusu olan yurdun kurtarılmasıydı. Bu yolda her türlü zorluğa katlanıp önlerine çıkan engeli aşmak gerekiyordu. Hiç kimsede ne yorgunluk ne de vazgeçmek duygusu vardı. Çünkü yurt topraklarını işgalden kurtarmak, ulusu özgürlüğüne kavuşturmaktı amaçları. Bu amaca ölümleri pahasına, yürekten inanmışlardı.

Tokat üzerinden değil, Kayseri yolundan gidiyorlardı Ankara’ya. Kayseri yoluna saptıktan sonra bir köyde on beş dakika mola verildi. Bu dinlenme molası önceden düşünülmüştü. Arabalar, köy kahvesinin önünde durur. Arabalardan inenler, kahveye koşarak girdiler neredeyse. Amaçları ısınmaktı. Kar altında ıslanmış giysilerini biraz olsun kurutmak… Birer çay içtiler. Kemal Paşa, Sivas’tan ayrılırken Mazhar Müfit’e bankadan borç parayı alıp almadıklarını sormamıştı. Bir ara kahveden çıktı. Çıkarken Mazhar Müfit’e de çıkması için işaret etti.

Atatürk’ün eli açıklığı - Resim : 1

MAzhAR MÜFİTLE KONUŞMASI

Kahveden dışarı çıkınca Mazhar Bey’e: “Yahu, para alabildin mi?” diye sorar.
Ben: Aldım amma, öyle bin lira değil, ancak yolluk miktarı.
Mustafa Kemal Paşa: Bizi Ankara’ya kadar götürebilir mi? Yeter mi?
Ben: İsraf etmezsek yeter gibi.
Mustafa Kemal Paşa: Yolda israf ne demek azizim?
Ben: Şuna on lira, buna beş lira bahşiş ver diye para sarf etmemek demek.
Mustafa Kemal Paşa: Güzel amma, yatacağımız yerlerde hizmet edenlere bahşiş vermeyelim mi?
Ben: Tabii vereceğiz, fakat miktarını bana bırakınız. İki lira verilecek yerde on lira veremeyiz. Kime verilmesini sizden sorarım, fakat miktarını ben tayin ederim.
Mustafa Kemal Paşa: Tamam. Muvafık! dedi. Bu sırada Hüsrev Bey’in otomobillere binmek üzere birinci düdüğü öttü, herkes bindi. Biz yine öndeyiz. Hüsrev Bey tamam olduğunu görünce ikinci hareket düdüğünü çaldı ve saate bakarak: ‘Bir dakika geçirdik’ dedi.”
(Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber II. Cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1986, s. 489)

EMEKÇİLERE VERDİĞİ DEĞER

Görüldüğü gibi Atatürk, kendilerine hizmet edecek kişilere bahşiş vermek istemekte. Çünkü emekçi insanları mutlu etmektir amacı. Ne yazık ki ceplerinde para da yok! Var olan para ise zorlukla borç alınmış, ancak karınlarını doyuracak kadar.

Mazhar Müfit, Mustafa Kemal Paşa’nın eli açıklığını çok iyi bilmekte. Bunun içindir ki bankadan aldığı borcun tamamını söylemiyor ona. Söylese bahşiş miktarı artar, bu da yolda bazı zorlukların çıkmasına neden olabilir.

Atatürk, eli açık biri. Para onun için bir amaç değil, araç. Özellikle emekçilerin hakkını verip onların memnun edilmesi onun için çok önemli. Çünkü çalışıp değer üreten insana çok saygı duymakta. Atatürk’ün eli açıklığı, emekçilerin haklarının verilmesi konusunda.

ELEŞTİRİYE KARŞI TAVRI

Yukarıdaki konuşmada ilgimizi çeken önemli bir nokta var. Kemal Paşa, eleştiriye açık biri. Eli çok açık… Bu davranışı, Mazhar Müfit tarafından eleştirildiğinde karşı çıkıp savunmaya geçmiyor. Onu diktatörlükle suçlayan günümüzün siyasal liderlerine bu tür eleştiriler yapmak olanaklı mı? Günümüz siyasal liderlerinin yanında bulundurdukları kişiler genellikle “Evet efendim, sepet efendim!” deyiciler. Liderlerin yanlış sözlerini ya da davranışlarını eleştirecek ne yürekleri ne de düşünsel birikimleri var.

Sık sık tanık olmuşuzdur bir eğlence yerinde ya da aşevinde dünyanın parasını harcarken umurunda olmayan birçok kişi, kendilerine hizmet eden emekçilere üç beş kuruş verirken elleri titrer. İşte, Atatürk birçok konuda olduğu gibi bu konuda da bizlere örnek olmakta. Çalışan, emek harcayıp alın teri döken kişilerin hakkı verilmeli. Verilmeli ki onlar, çalışırken coşkulu olsunlar. İşlerini severek yapsınlar.

Atatürk, yüce gönüllü bir insan… Kendisini de karşısındakini de mutlu etmeyi sevmekte. Bunu da yaşam biçimi olarak benimsemiş. Gönlü yüce insanlara bin selam olsun. Büyük Önder’imizin yüce gönüllüğü herkesçe örnek alınmalı.

Mustafa Kemal Atatürk