29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atlantik Konseyi’nin hayali

Atlantik Konseyi’nin yayınladığı son makalede, Rusya ile etkin mücadele için Karadeniz’e kıyıdaş NATO üyesi ülkelerin denizcilik kabiliyetlerinin geliştirilmesi gerektiği belirtilirken, Türkiye’nin de TCG Anadolu’yu bölgeye sokarak operasyonlara öncülük etmesi istendi

Atlantik Konseyi’nin hayali: TCG Anadolu Karadeniz’e girmeli
A+ A-
HABER MERKEZİ

Atlantik Konseyi, geçen aralık ayında yayımladığı özel Karadeniz raporunun ardından, önceki gün de yeni bir Karadeniz yazısı paylaştı.

Kendisi de bir donanma subayı olan Gavin Clough tarafından hazırlanan makale, şu başlığı taşıyor: “ABD ve NATO'nun, Karadeniz'de Rusya'ya karşı koymak için müttefiklerin deniz gücünü artırmaya yardımcı olması gerekiyor”.

Karadeniz’in, ABD Donanması'nın uluslararası deniz hukuku kapsamında istediği zaman erişemediği tek uluslararası su kütlesi olduğu belirtilen makalede, “Dolayısıyla ABD, çıkarlarını savunmak için Karadeniz'deki müttefiklerine ve ortaklarına güvenmektedir. Ne yazık ki bu devletler, halihazırda bu çıkarları kendi kıyı şeritlerinin ötesinde ve deniz altında savunmak için yeterli kabiliyete sahip değildir. Bu yetersizliğin acilen ele alınması gerekir.” deniliyor. Makale şöyle devam ediyor:

Atlantik Konseyi’nin hayali - Resim : 1

KARADENİZ NEDEN FARKLI

1936 Montrö Sözleşmesi, Karadeniz'e kıyısı olmayan tüm devletler için geçerli olan, erişim sınırlamalarını belirlemektedir. Uluslararası seyrüsefer için kullanılan ve transit geçiş ilkesine tabi olan diğer boğazlardan farklı olarak Montrö Sözleşmesi, Karadenizli olmayan devletlerin Akdeniz'den Karadeniz'e Türk Boğazları yoluyla sokabilecekleri deniz gücünü sınırlamaktadır. Sözleşme, denizaltıların ve büyük gemilerin geçişini yasaklamakta ve bu devletlerin donanma varlığını toplam 30 bin tonla sınırlamaktadır. Ayrıca herhangi bir mevcudiyetin süresini 21 günle sınırlamaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri için 30 bin ton sınırı sadece üç Arleigh Burke sınıfı destroyer veya tek bir San Antonio sınıfı amfibi nakliye gemisine izin vermekte ve ABD’nin Karadeniz'de, NATO ve küresel çıkarlar için güvenilir bir savunma yapma kabiliyetini engellemektedir. Bu nedenle ABD, Karadeniz'deki müttefik ve ortaklarının güvenilir bir savunma hattı oluşturmalarına yardımcı olmalıdır. Bu, müttefik ve ortakların ABD'nin yardımıyla deniz yeteneklerini geliştirmeleriyle başlamalı, ancak aynı zamanda bu Karadeniz ülkelerinin ABD Donanması olmadan da birlikte tatbikat, eğitim ve operasyon yapma isteklerini artırmalarını da içermelidir. Bu da yine ABD'nin yardımıyla birlikte çalışabilir deniz yeteneklerinin geliştirilmesine odaklanmayı gerektirecektir ve örneğin gemi ve denizaltıların ortak üretimi için bir Karadeniz yapısının kurulmasını içerebilir.

Tüm bu çabaların hedefi, altyapı ve ticaret için güvenilir bir savunma yapmak ve uluslararası suların özgürlüğünü ve küresel müştereklere erişimi korumak olmalıdır.

TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Karadeniz'de seyrüsefer hakkının garantörü ve NATO'nun Karadeniz'deki en büyük donanmaya sahip müttefiki olarak Türkiye, Karadeniz'de düzenin yeniden tesis edilmesi ve caydırıcılığın sürdürülmesi açısından kritik öneme sahiptir.

Türkiye'nin atabileceği ilk adım, amiral gemisi TCG Anadolu ile Karadeniz'deki uluslararası sularda, kıyı şeridinden daha uzakta, deniz operasyonlarına öncülük etmektir. Bu, müttefik Karadeniz donanmasının caydırıcılığında yeni bir dönem başlatmak için mükemmel bir yol olacaktır ve NATO yetkisi gerektirmez. Karadeniz açık denizleri kapsayacak kadar büyük olmasa da, münhasır ekonomik bölge (MEB) suları uluslararası sulardır ve yabancı devletlerin gemileri seyrüsefer ve uçuş özgürlüğüne sahiptir, bu da Türkiye'nin ve tüm Karadeniz ülkelerinin MEB'lerinin ötesine yelken açmalarına, uçuş operasyonları ve fiili atış tatbikatları yapmalarına olanak tanır. Bu operasyonlar Türkiye'nin Romanya ve Bulgaristan ile deniz işbirliğini liman koruma ve mayınla mücadele operasyonlarının ötesine taşıması için bir sıçrama tahtası olabilir. İkili ve çok taraflı olarak bu müttefikler kararlılıklarını gösterebilir, ortak denizcilik bilinci geliştirebilir ve birlikte çalışabilirlik inşa edebilirler.

Türk donanması, büyüyen denizaltı filosu da dahil olmak üzere pek çok kabiliyete sahip. Ancak şimdiye kadar, Rusya'nın hesaplarını değiştirmek, caydırıcılığı güçlendirmek ya da Karadeniz'deki açık deniz çıkarlarını ve seyrüsefer hakkını savunmak için çok az şey yaptı. Diplomatik çabalar ticaretin serbest akışını sağlamakta başarısız oldukça, NATO, daha geniş anlamda Batı ve nüfuslarını beslemek için Ukrayna'nın ihracatına bağımlı olan ülkeler Karadeniz'de seyrüsefer hakkını yeniden tesis edecek yeni yolları hayata geçirmek için Türkiye'ye bakıyorlar. Ankara'nın donanmasının bu stratejinin baskın bir parçası olmasının zamanı geldi.

ABD NE YAPMALI

Amerika Birleşik Devletleri'nin Karadeniz'deki müttefiklerine ve ortaklarına denizaltı, mayın temizleme, helikopter ve insansız hava aracı kabiliyetli su üstü gemileri sağlamak için ikili olarak ve diğer NATO müttefikleriyle birlikte yollar bulması gerekecektir. Ayrıca deniz alanı farkındalığı ve su üstü, deniz altı ve havadan deniz devriyesi alanlarındaki kabiliyet eksikliklerine çözüm getirmek için NATO ve Avrupa Birliği (AB) ile işbirliği içinde çalışmalıdır.

Amerika Birleşik Devletleri özellikle NATO müttefikleri Romanya, Bulgaristan ve Türkiye'nin yanı sıra NATO Barış İçin Ortaklık ülkeleri Gürcistan ve Ukrayna'ya da birlikte çalışma kabiliyetleri sağlamalıdır. Bu ülkelerin hem karasularını savunmak hem de MEB'lerinde ve ötesinde açık deniz kaynaklarını ve altyapısını genişletmek için bu kabiliyetlere ihtiyaçları vardır. ABD, Karadeniz'deki müttefiklerinin bu kabiliyetlere sahip olmalarına yardımcı olmak için, örneğin, yakın zamanda hizmet dışı bırakılan kıyı muharebe gemilerini onlara sunabilir. Ayrıca yeni inşa edilen Constellation sınıfı fırkateynler için yabancı askeri satışları da başlatabilir.

Buna ek olarak, ABD liderliğindeki çok uluslu deniz tatbikatı serisi Sea Breeze'in kapsamı, su üstü görev kuvvetleri ve ABD Donanması’nın asgari varlığı yoluyla geniş alanlı deniz kontrolü ve deniz savunmasını gösterecek şekilde genişletilmelidir.

AB NE YAPABİLİR

Mevcut AB üye ülkeleri Romanya ve Bulgaristan'ın yanı sıra birçok AB aday ülkesinin de Karadeniz'e kıyısı bulunmaktadır. Dolayısıyla AB'nin Karadeniz'de düzenin yeniden tesis edildiğini görmekte büyük çıkarı vardır. Bunun gerçekleşmesi için de önemli bir rol oynamaktadır.

Örneğin AB, ABD 5. Filosu'nun Görev Gücü 59'undan ve insansız kabiliyetlerin 4. Filo'ya başarılı bir şekilde entegre edilmesinden ders alarak, Karadeniz'deki üyelerine insansız deniz araçları tedarik etmelidir. Bu kabiliyetler, muharip gemilerin mevcudiyet ve uygulama operasyonlarına odaklanmaları gereken alanların önceliklendirilmesine yardımcı olmak için su üstü sensörlerinin sayısını ve dağılma hızını arttırarak mevcut deniz alanı farkındalığını geliştirecektir.

AB antlaşmaları, AB bütçesinin askeri amaçlarla kullanılmasını yasaklarken, yeni Avrupa Savunma Sanayinin Ortak Tedarik Yoluyla Güçlendirilmesi Yasası bir seçenek olabilir. Bu yasa, AB'nin en az üç üye ülkenin Avrupa'da üretilen silah platformlarından yapacağı ortak alımları geri ödemesine olanak tanıyor.

Karadeniz'deki açık deniz enerji kaynakları daha fazla pazara sunuldukça, kıyıya odaklanan strateji ve çabalar caydırıcı duruşu yansıtmakta başarısız olabilir. Kıyı tabanlı hava ve gemi savar sistemleri gibi kıyıya yakın pek çok kabiliyet, kuvvet projeksiyonu ya da bir saldırı gerçekleştirme dışında bir yaptırım mekanizması sağlamamaktadır. Açık deniz caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerine duyulan ihtiyaç açıktır, ancak Karadeniz'deki mevcut konvansiyonel su üstü savaş gemileri yetersizdir. İnsansız su üstü gemilerinin konuşlandırılması yoluyla farkındalığın artırılmasına ek olarak AB, Karadeniz'deki gemi inşa kapasitesinden faydalanarak Karadeniz'de su üstü gemilerinin inşası ve işletilmesinin artırılması için üye ülkelerin donanmalarına maliyet azaltma ve maliyet paylaşımı avantajları sağlayabilir. Böyle bir yapı, Birleşik Krallık'ın Ukrayna'ya mayın tarama gemisi ödünç verme niyetine benzer Montrö etkileri olmaksızın, Karadeniz'deki deniz gücünün mevcudiyetini ve birlikte çalışabilirliğini en az iki NATO müttefiki için artıracaktır.

ABD'nin müttefikleri ve ortakları, ABD çıkarlarının korunmasına yardımcı olmak için Karadeniz'de deniz gücü projeksiyonuna ihtiyaç duymaktadır ve ABD bunu yapabilecek kapasiteye ulaşmalarına yardımcı olabilir. Herkesin küresel müştereklere erişimini sağlayacak güvenilir ve sürekli bir açık deniz donanma varlığı olmadan, Rusya bu suları küresel gıda, enerji ve ticaret akışını etkileyen gri bölge provokasyonları için kullanmaya devam edecektir.

Karadeniz Atlantik Rusya NATO