19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Beyoğlu’nun yazarı Aydınlık’a anlattı: İttihatçıların buluşma yeri

İttihatçılar günümüzdeki ismi Türk Ocağı Caddesi olan Cağaloğlu’ndaki Münif Efendi Konağı’nı kiralayana kadar her gün buradaydılar. Dönemin aydınlarının fikir tartışmaları biraz atışmalı olduğu için onlar kıraathanenin arka kısmında yer bulurlardı

Beyoğlu’nun yazarı Aydınlık’a anlattı: İttihatçıların buluşma yeri
A+ A-
AYKUT TÖLEĞEN

Aydınlık, Ulusal Kanal ve Vatan Partisi İstanbul İl Merkezi'nin yer aldığı binamızın tarihini mimar Turan Akıncı ile konuştuk. Beyoğlu kitabında bölgedeki tarihi inceleyen Akıncı, bizi yüz yıl öncesine götürüyor...

  • Sayın Turan Akıncı, hatırlarsınız 2018 yılında bana “Beyoğlu” kitabınızı hediye etmiştiniz. Beyoğlu semtinde doğup büyüdüğümden olsa gerek, ilçenin ara sokaklarında dolaşmayı çok severim. Sokağa her çıktığımda, önünde durduğum bina hakkında bilgi almak istediğimde kitabınız hep rehber olmuştur. Beyoğlu’nun tarihi binalarına ilginiz nereden kaynaklanıyor?

Bizim ülkede kent kültürü konusunda kitap yayımı çok az, zira bu konuda çalışan çok az kişi var. 1977 yılında mimarlık fakültesinden mezun olduktan sonra, Almanya’da Ortaçağ şehirlerinin yenilenmesinde görev almıştım. İşin Türkçesi 40 yıldır bu konularla uğraşıyorum. Bu sebeple kent kültürü üzerinde birçok kitabım yayımlandı. Benim de en fazla araştırdığım konu, Osmanlı liman şehirlerindeki Levanten mimarisidir.

FOTOĞRAFLAR: AYKUT TÖLEGEN
Aydınlık Gazetesi, tarihe tanıklık eden koridor
FOTOĞRAFLAR: AKADUR TÖLEGEN
  • Osmanlı’da Levantenler kimlerdir?

1870’li yıllardan itibaren Avrupa’dan Osmanlı liman şehirlerine bir göç yaşandı. Göç ile bu liman şehirlerine yerleşen Avrupalılara Levanten deniyor. 1870 yılından sonra İzmir’e 25 bin, Selanik’e 10 bin ve İstanbul’a 15 bin olmak üzere, liman şehirlerimize 50 bin Levanten yerleşti. Beyrut, Mersin ve Trabzon’a da az sayıda yerleşen oldu. Bu süreçte Osmanlı toplumu sanayileşmeyi ihmal ettiği için her şeyi Batı'dan ithal etmeye çalışıyordu. Levantenler bir süre sonra Osmanlı ticaret hayatını ele geçirdiler.

İSTİKLAL CADDESİ BÖYLE OLUŞTU

  • Beyoğlu hangi dönemde kuruldu? Osmanlı’nın Batı'ya açılan penceresi miydi?

İstanbul’a gelen 15 bin Levanten, genelde Galata Limanı çevresinde ticaret yapıyordu. Bu kapsamda Galata’da çok sayıda banka ve sigorta, ithalat, borsa aracılık şirketleri kuruldu. Osmanlı alt yapı tesislerini inşa etmek için, yapı müteahhitliği firmaları kuruldu. Bunların en önemlisi Bağdat demiryolları projesiydi. Kısaca Levantenler Osmanlı piyasasının talep ettiği her şeyi ithal ettiler. Zaman içinde ticaretin yaşandığı Galata’ya yakın bir bölge olarak da Beyoğlu Caddesi oluştu. Beyoğlu, Galata’da ticaret yapanların konut ve sosyal hayat merkezi olarak öne çıktı. 1830’li yıllarda Tünel Meydanı bölgesinden başlayan Beyoğlu Caddesi zaman içinde önce Galatasaray’a sonra da Taksim’e kadar uzandı. Bu cadde boyunca önce apartmanlar kurulurken zaman içinde oteller, lokantalar, kafeler, birahaneler, tiyatrolar, balo salonları ve okullar kuruldu. Galata’da para kazanan Levantenler geldikleri ülkelerin yaşam tarzını Beyoğlu’nda kurdular. Bu amaçla İstanbul’da onca yer varken Karaköy- Tünel metrosunun inşa edilmesi bu bağlantıyı öne çıkardı.

Beyoğlu’nun yazarı Aydınlık’a anlattı: İttihatçıların buluşma yeri - Resim : 2

BEYOĞLU'NDA MAĞAZALAR MEŞRUTİYET'TE KIRAATHANELER

  • O dönemdeki ismi Rue des Petit Champs olan Meşrutiyet Caddesi’nin önemini anlatır mısınız?

1850’li yıllarda bugünkü Pera Palas Oteli’nin bulunduğu alan Hıristiyan mezarlığıydı. 1860’lı yıllardan itibaren Meşrutiyet Caddesi’ne oteller yapılmaya başlandı. 1875 yılında Constantinople Oteli, 1876 yılında Royal Otel, 1890 yılında Kroecker Oteli, 1891 yılında Londra Oteli, 1895 yılında Bristol Oteli kurulmuştu. İstanbul’un ilk lüks oteli olan Pera Palas 1895 yılında açılınca bölgenin önemi arttı ve burası bir oteller merkezi oldu. 1900’lü yıllara gelindiğinde Beyoğlu Caddesi ile Meşrutiyet Caddesi’ni birbirine bağlayan çok sayıda pasaj kuruldu. Beyoğlu Caddesi’nde mağazalar ve lokantalar yer alırken Meşrutiyet Caddesi’nde kafeler ve kıraathaneler açıldı.

  • Bizim binanın tarihi kökeni nedir?

O dönemde tüm İstanbul’da, ahşap Osmanlı sivil mimarî evleri vardı. Ahşap evler genellikle 2-3 katlı yapılardı. 1870 yıllardan itibaren Avrupa’da demir sanayisinin gelişmesiyle kagir binalarda demir putreller kullanılmaya başlandı. Bu sayede 5-6 katlı apartmanlar dönemi başladı. Yeni gelişen Beyoğlu’nda İstanbul’un ilk kagir apartmanları inşa edilmeye başlandı. Apartmanların yapılmasıyla caddelerin görüntüsü değişti. Sultan II. Abdülhamit dönemi bankerlerinden M. Fresco da 1880'li yıllarda ahşap köşkünü yıktırıp altı katlı bir apartman yaptırdı. Daha sonra bu apartman Pinto ailesi tarafından satın alındı.

  • Dönemin Meşrutiyet Caddesi’ni araştırdığımızda Türk aydınlarının bu caddede ve binamızda toplandığını öğreniyoruz. Bu konuda bilgilerinizi paylaşır mısınız?

Yapının ilk inşasından sonra Meşrutiyet Caddesi’ne bakan cephede Kafe Zivapolion kahvehanesi vardı. Buraya genelde Beyoğlu ve Galata’da ticaret yapan Levantenler gelirdi. Giriş kapısının yanında mermere işlenmiş Kafe Zivapolion yazısı vardı. Bu kahve 25 yıl civarında bölge halkına hizmet verdi. O dönemde burası daha Batı tarzı bir kahveydi. Kahvenin işletmesini devir alan Agop Karamanoğlu burayı daha geleneksel bir şekilde yönetti.

  • Binamızın Meşrutiyet girişindeki mermer yazıtın üzerinde Osmanlıca Kanun-î Esasi Kıraathanesi yazıyor.

24 Temmuz 1908 tarihinde ilan edilen II. Meşrutiyet döneminde Kanun-î Esasi kelimesi çok yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştı. Bu kahvehaneyi devir alan Agop Karamanoğlu dönemin rüzgarına kapılıp kahvenin ismini Kanun-î Esasi Kıraathanesi koydu. Bölgede aydınların toplandığı önemli mekanlardan biriydi. O dönemde aydınların İstanbul’da toplandıkları üç önemli kahvehane vardı. Bunların en ünlüleri Cağaloğlu’nda Meserret, Nuruosmaniye’de İkbal ve Meşrutiyet Caddesi’nde sizin kullandığınız bina olan Kanun-î Esasi idi.
Özellikle 1908 Meşrutiyeti sonrasında Selanik’ten İstanbul’a gelen İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin on kişilik yönetim takımı daha ülke yönetiminde yer alamamışlardı. Genç oldukları ve yeterli devlet tecrübesine sahip olamadıkları için yönetime giremediler. Onlar da dışardan müdahalelerde bulunuyorlardı. İstanbul’a alışma sürecinde İttihatçılar Kanun-î Esası kahvehanesinde buluşurlardı. ’Mehmet Talat Bey, Binbaşı Cemal Bey, Mehmet Cavit Bey, Necip Draga, Binbaşı Hafız Hakkı Bey ve Evrenoszade Rahmi Arslan’dı.’’

Beyoğlu’nun yazarı Aydınlık’a anlattı: İttihatçıların buluşma yeri - Resim : 3
Binamızın Meşrutiyet girişindeki caddesi girişi: Kanun-î Esasi Kıraathanesi

KIRAATHANENİN ARKASINDAKİLER

İttihatçılar günümüzdeki ismi Türk Ocağı Caddesi olan Cağaloğlu’ndaki Münif Efendi Konağı’nı kiralayana kadar her gün buradaydılar. Daha sonraları Beyoğlu Caddesi’ne çıkan aydınların buluşma yeriydi. Meşrutiyet Caddesi’ne bakan cephesi dar olduğu için kıraathane dar ve uzun bir mekandı. Genelde caddeye bakan pencere önünde tavla oynayan müdavimler görülürdü. Kahvehanenin orta kısmında ise günlük gazeteleri okuyanlar yer bulurdu. Dönemin aydınlarının fikir tartışmaları biraz atışmalı olduğu için onlar kıraathanenin arka kısmında yer bulurlardı.

  • “Beyoğlu” kitabında Deva Çıkmazı’ndaki binada Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal’ın faaliyet gösterdiğini yazmışsınız. 2018 yılında sizi Ulusal Kanal’da “Beyoğlu” kitabınız çıktığı zaman konuk almıştık. Şimdi Aydınlık Gazetesi’nin ve Ulusal Kanal’ın bağlı olduğu Görev Holding “Tarihi Bina için Göreve, Ulusal Kanal ve Aydınlık Zirveye” sloganıyla bir kampanya başlattı. Neler söylemek istersiniz?

Meşrutiyet Caddesi’nde uzun yıllar faaliyet gösteren Kanun-î Esasi Kıraathanesi Cumhuriyet döneminde aydınların devam ettiği bir mekandı. Bugün siyaset ve medya dünyasının bir binası olarak kullanılması fikir hayatımız açısından bir zenginliktir.

Beyoğlu’nun yazarı Aydınlık’a anlattı: İttihatçıların buluşma yeri - Resim : 4
Bina girişindeki Beykızı Restoran dönemin dokusunu koruyor

TURAN AKINCI KİMDİR?

1952 yılında İstanbul doğumludur. 1977’de DGSA Mimarlık Fakültesi’ni yüksek mimar olarak bitirdi. 1978 yılında Almanya’da Berlin Teknik Üniversitesi’nde lisansüstü çalışmalar yaparken Ortaçağ kentlerinin restorasyonu ve tarihsel çevre uygulamalarında bulundu. İstanbul’da 2.000 Osmanlı yapısının tanıtıldığı www.turanakinci.com internet sayfasıyla geniş kesimlere ulaştı. Tanzimat sonrası Osmanlı liman kentleri üstüne çalışmaktadır.
Beyoğlu kitabıyla 2018 yılı Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü’nü, 2019 yılında da Sarı Siyah Kültür Ödülü’ne değer görüldü.
Kent Kültürü Kitapları:
Osmanlı’da Selanik (2017), Osmanlı’da Beyoğlu (2018),
Cumhuriyet’te Beyoğlu (2019),
İstanbul: Dersaadet (2020), Galata” İstanbul’un 700 Yıllık Karakutusu ( 2021)
Tarihsel Dönem Kitapları:
Suikast (2017), Sürgün (2018), İsyan (2018)
İşgal – İstanbul’un İşgal Süreci (2020),
Demokrat Parti (2021)
Son Savaş (2022)
Osmanlı üçlemesi-İttihat ve Terakki-1906-1914, Son Savaş 1914-1918, İşgal - İstanbul'un işgali 1918-1923
Cumhuriyet Üçlemesi - Tek Parti Dönemi (1938-1950), Demokrat Parti (1950-1960)

Aydınlık Ulusal Kanal deva çıkmazı tarihi bina bina kampanyası turan akıncı ittihat ve terakki