29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bilim ve Ütopya raflarda: ‘Safsataya karşı bilim hareketi’

Bilim ve Ütopya dergisi ‘Safsataya karşı bilim hareketi’ kapağıyla okurlarının karşısına çıktı. Dosya yazılarda Batı merkezli akademik bakış açısına mercek tutuldu. Asya’dan yükselmekte olan yeni çağın, safsataya karşı bilim hareketine ihtiyacı olduğu belirtildi.

Bilim ve Ütopya raflarda: ‘Safsataya karşı bilim hareketi’
A+ A-
HABER MERKEZİ

Türkiye’nin en uzun süreli ve en yaygın bilim dergisi olan Bilim ve Ütopya 356. şubat sayısıyla raflardaki yerini aldı. ‘Safsataya Karşı Bilim Hareketi’ kapağıyla okurlarıyla buluşan dergi yine dopdolu. 30 yıldır toplumda ve bilimde safsatalara karşı bilime sarılan Bilim ve Ütopya dergisi bu ay çok özel bir sayı ile çıktı. Yazılan dosya yazılarda ‘Batı merkezli akademik bakış açısından kurtulma, Hurafeleri bitirme ve bilimde devrimi başlatama çağrısı yapıldı.’

BİLİM VE ÜTOPYA İŞLEVİ

Prof. Dr. Çağatay Keskinok kaleme aldığı yazısında, “Toplumda ve bilimde safsatalara karşı yine bilime sarılıyoruz. Yalnızca evrenin ve doğaya dair safsatalarla değil toplumsal yaşamımıza yönelik safsatalara karşı da bilimi ve nesnel gerçekliğin yasalarını öne çıkarıyoruz.” dedi. Bilim ve Ütopya dergisinin 30 yıllık işlevinin altını çizdi.

BİLİM HAREKETİNE İHTİYAÇ VAR

Prof. Dr. Semih Koray, “Safsataya Karşı Bilim Hareketi” başlığıyla kaleme aldığı yazıda, “Günümüzde insanlık bilimin yol göstericiliğine dayanmadan herhangi kalıcı bir atılımın gerçekleştirilemeyeceği bir aşamaya ulaşmıştır.” Diyerek, Asya’dan yükselmekte olan yeni çağın bir safsataya karşı bilim hareketine ihtiyacı olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Uğur Güven, “Hurafeler ve bilim arasındaki savaş ve gerçeklere ulaşan medeniyet” başlıklı yazısında Göbeklitepe’den beri insanlık tarihinde her zaman bilim ve hurafeler arasında bir savaş olduğuna, insanoğlunun binlerce yıl evvel anlayamadığı kavramlara süpernatürel tanımlamalar yaptığına dikkat çekti. Hurafelerin bu gün de devam ettiğinin altını çizen Güven, “Ay’a gidilmedi”, “UFO’lar gerçektir veya gerçek değildir”, “Uzaylılar ABD ile Rusya’nın elinde bulunuyorlar” örneklerini verdi. Bu örneklerin üzerinde durdu.

Bilim ve Ütopya ekibinden Deniz Bayar ve Eren Öztürk, Seattle’da bir biyoteknoloji şirketinde üst düzey yönetici olarak gen ve hücre terapisi geliştiren bilim insanı Dr. Semih Tareen ile söyleşi yaptı. “Virüsler, aşılar ve aşı karşıtlığı safsatası” başlığıyla yayınlanan söyleşide Bilim ve Ütopya ekibinin sorduğu sorulara Tareen, dikkat çekici yanıtlar verdi.

ÜNİVERSİTELERDE BİLİM DIŞILIK

Prof. Dr. Yıldırım B. Doğan, “Safsatanın yüzlerce yıllık seyri ve Türkiye durağı: Üniversiteler” konulu yazısında bilim yuvası olan üniversitelerdeki bilim dışı faaliyetlere değindi. Yazıdaki “1981 yılından bu yana sürekli değiştirilen ve bugün sünnet yarın deniz pespayeliğinde satılan doçent, profesör gibi üçü beş kuruşa giden unvanlar şarlatanların yuvalanmak için en korunaklı damların üniversite olmasını kolaylaştırmıştır.” saptaması dikkat çekiyor.

BİLİMİN VE BİLGİNİN KONTROLÜ

Prof. Dr. İrfan Erdoğan, “Küresel kontroldeki dünyada bilmenin ve bilginin kontrolü” konulu yazısını kaleme aldı. Erdoğan, küresel egemenliği sürdüren Batı güdümlü bilme ve bilgi kontrolü ve mutlak kölelikten günümüzdeki serbest köleliğe kadarki beyin ve davranış biçimlendirilmesi üzerine duruyor.

Prof. Dr. Fehmi Katırcıoğlu, “Kolesterol ve damar sertliği arasında ilişki var mı” konusu hakkında detaylı bir yazı kaleme aldı.

Dr. Öğr. Üyesi İmran Göker, “Batı merkezli akademik bakış açısı ve Bologna Süreci çıkmazı” hakkında yazdı. Göker yazsında, Batı merkezli Bologna Süreci’nin kısa tarihçesi, ortaya konan amaçları ve ortaya çıkış gerekçeleri sunulduktan sonra, temel işleyiş prensipleri ve kredilendirme süreçlerine değindi.

Ekrem Ataer, ‘Hurâfattan hakikate’ başlıklı yazısında bilmesinlerciliğe yaslanarak hayat bulmaya çalışan sömürgeci kapitalizm ve emperyalizmin ipinin yalnızca bilimle ve cesaretle pazara çıkacağını söylüyor.

Doç. Dr. Özlem Sir Gavaz, “Doğu-Batı kültürel etkileşiminin aracısı ve yaratıcısı Hititler” konusuna eğildi.

Doç. Dr. Ferda Barut Kemirtlek, “Sanat Nedir?” sorununa yatı verdi.

Ece Ataer, “Yeni bir uyanışın Türk temsilcisi” başlığı altında Fuat Sezgin’i anlattı.

Gülüş Türkmen, “İyi yaşamın sırrı yüksek zekâ mı?” konulu yazısında sorunun cevabına yanıt aradı.

Hasret Aykut, “Bir fotoğrafın hikâyesi” başlıklı yazısında Halil Mutlu ile Naim Süleymanoğlu, Leo Messi ile Cristiano Ronaldo’nun satranç oynarken ki fotoğrafları arasındaki farkı anlattı.

Serap German, “Ormanların kuklacıları: Zombi mantarlarının akıl almaz stratejileri” konusuna eğildi. Mantar enfeksiyonlarına bağlı ölümlere dikkat çekti.

Şair Hüseyin Haydar da “Doğu tabletleri 84. Tablet, Bilim” başlıklı bir şiir yazdı. Haydar’ın şiirinden geçen bir dize şu şekilde:

Bilimin imanı, mürekkebi şehit kanı, aşkındır özü,

Ey öncü bil bu sözü: Yapabil, görebil, sevebil…

Akıyor zaman pınarı, yunuyor evrenin bebek yüzünü,

Asya Çağının devrim merkezinde bilgi selsebîl.

Türkiye Doğa