30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Binali Yıldırım: Darbe, NATO'ya ait İncirlik Üssü'nden yönetildi

Rus medyası için bir makale yazan Başbakan Binali Yıldırım, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin NATO'ya ait İncirlik Üssü'nden koordine edildiğini söyledi. Yıldırım, FETÖ'nün ABD ve AB'den destek gördüğünü belirterek Rusya ile Türkiye'nin daha iyi diyalog kurabileceğini belirtti

Binali Yıldırım: Darbe, NATO'ya ait İncirlik Üssü'nden yönetildi
A+ A-

Başbakan Binali Yıldırım, Rusya Enformasyon Telgraf Ajansı(TASS) için bir makale yazdı. Yıldırım, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini NATO'ya ait İncirlik Üssü'nden koordine edildiğini söyledi.

Binali Yıldırım, yazısında “Gülen hâlâ ABD’nin koruması altında bulunurken örgütü, Avrupa Birliği’nden destek görmeye devam ediyor. Ağın üyeleri Türkiye’nin yargı organlarına, okullarına ve üniversitelerine, ülkenin güneyinde bulunan ve darbenin koordine edildiği NATO’ya ait İncirlik’teki hava üssüne sızdı” ifadelerini kullandı. Rusya'nın darbe sırasında yardım teklif eden ilk ülkeler arasında olduğunu belirten Yıldırım, Erdoğan'ın Şanghay Beşlisi çıkışıyla "Coğrafi açıdan böyle bir şey tek kelimeyle mantıklı olurdu" dedi.
İşte Yıldırım'ın yazısının tam metni:

Türkiye, 15 Temmuz akşamı tarihimizde emsali olmayan bir darbe girişimine maruz kaldı. Tanklar, İstanbul’da Boğaz Köprüsü’ne çıktı ve emir komuta zincirine aldırmayan, Fethullah Gülen terör ağına mensup askerler tarafından ele geçirilmiş Türk Hava Kuvvetlerine ait uçaklar Meclisimize bomba attı. Devlet televizyon kanalında ünlü bir haber spikerine, askerî üniforma giymiş Fethullahçı Terör Örgütünden (FETÖ) emir alan teröristler adına bildiri okutturuldu.

Sokağa çıkan ve cuntacılara neredeyse silahsız karşı koyan 248 vatandaşımız hayatını kaybetti, FETÖ’nün darbe girişimine katılan ve adalete teslim olmak istemeyen 36 üyesi öldürüldü. Bu darbe; 11 Eylül terör eylemi, Paris’teki Bataclan konser salonunda meydana gelen korkunç trajedi veya Şarm el Şeyh’ten Saint Petersburg’a gitmekteyken düşürülen Metrojet şirketine ait uçak olayına benzer bir saldırıydı.

15 Temmuz’da olanın, geleneksel bir devlet darbesinden başka her şey olduğu artık anlaşıldı. Fethullah Gülen tarafından kurulan ve kontrol edilen, yurt dışından idare edilen bir ağın üyeleri olan, hedefleri tamamen karanlık olan isyancılar yüksek rütbeli askerler olarak Türk ordusuna sızdırılmıştı. Gülen hâlâ ABD’nin koruması altında bulunurken örgütü, Avrupa Birliği’nden destek görmeye devam ediyor.

Cuntaya katılan subaylar Gülen ağına üye olduklarını teyit etti. Bunların liderleriyle doğrudan irtibatta olduklarını ispatlayan deliller toplandı. Olaylar, Gülencilerin “paralel bir devlet” ağı kurarak Türkiye’deki stratejik bakımdan önemli mevkilere sızmayı başardıklarına işaret ediyor. Ağın üyeleri Türkiye’nin yargı organlarına, okullarına ve üniversitelerine, ülkenin güneyinde bulunan ve darbenin koordine edildiği NATO’ya ait İncirlik’teki hava üssüne sızdı.

İlişkilerimizdeki zorlu dönemden sonra Rusya, darbe sırasında yardım teklif eden ilk ülkeler arasındaydı. Bu Türkiye’de unutulmayacaktır. Ancak Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin tam manasıyla normalleşmesini istememizin tek sebebi bu değil. Birçok konuda ülkelerimizin menfaati örtüşüyor. Bunların en önemlisi, farklı şekillerde karşımıza çıkan terörizm ile mücadelede uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesidir. Bölgede siyasi istikrarın sağlanması için yeni konseptler bulmamız gerekiyor.

Türkiye, şu an devletimizin kilit alanlarını âdeta kıskaçları arasına alan Gülen ağına terör operasyonu yapıyor. Bu, ülkemiz için canını feda edenler adına adaletin tecelli etmesi ve (Rusya’da yasaklı olan İslam Devleti) IŞİD’den ebediyen kurtulmak için olduğu kadar güvenliğimiz için de gereklidir.

Türkiye ile Rusya, terörizme karşı mücadelede daha yakın bir iş birliği içinde çalışmanın gerekliliğini kabul ederken anlaşılan herkes bundan bizim kadar emin değil. Avrupalı ve Amerikalı partnerlerimizin -hatta sıkıntı denebilecek- gidip gelişlerini gördük. Uygarlığın terörizmden korunmasına dair güzel sözler söyleniyor. Ancak bugün bize meydan okuyan geniş terör ağları sınır tanımıyor. Bunların, bir başka ülkeye karşı ölümcül terör eylemleri düzenlerken diğer ülkelerde kendilerine sığınma alanları bulmalarına izin veremeyiz. Terörizmin kökünün kazınması için güçlü ve birleşmiş uluslararası bir cephe gerekiyor. Böyle bir cephenin oluşturulması için Türkiye ve Rusya, Batı’nın büyük devletleriyle ortak çıkarlar, mütekabiliyet ve birbirinin iç işlerine karışmama ilkelerine dayalı yeni ve daha pragmatik bir diyalog kurmaya çalışmalı.

Dünya düzeni çok hızlı değişiyor. Son bir yıl, ülkelerimizin -hem ekonomik hem stratejik anlamda- birbirleri için ne denli önemli olduğunu gösterdi. Şimdi mesaimizi Suriye’deki bitmek bilmeyen trajedinin bir an önce son bulması için harcamalıyız. Dünyanın, bölgede istikrarın sağlanmasının siyasi ideolojiler veya iddialı sloganlarla değil, açık millî menfaatleri gözeten diplomatik çözümlerle mümkün olacağını eninde sonunda anlayacağını düşünüyorum. Bu zeminde ortak Avrasya bölgemizde iş birliği için birçok yeni alan açılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Şanghay Beşlisi ile daha sıkı iş birliği yapmaması için hiçbir sebep olmadığını ifade etti. Buna sadece şunu ekleyebilirim: Coğrafi açıdan böyle bir şey tek kelimeyle mantıklı olurdu.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin tam olarak normalleşmesinden iki ülkenin de kazançlı çıkabileceği hatta geçmiş yıllara nazaran hacmini artırabileceği bir başka alan da ticarettir. Hedefimiz, ticaret hacmini yıllık 100 milyar ABD dolarına ulaştırmaktır. Geride bıraktığımız günlerde enerji iş birliği alanında büyük ilerlemeler kaydettik. Türkiye, Rusya’nın doğal gaz ihracatı büyüklüğü bakımından ikinci pazarı oldu bile. Türk ekonomisi istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ederken Rusya ile Rus doğal gazının ihracını yıllık 15 milyar metreküp daha artıracak yeni doğal gaz boru hattının inşası konusunda da anlaştık. Güneydoğu Avrupa ülkelerini doğal gaz ithalatında tek güzergâha bağlı olmaktan kurtaracak ikinci doğal gaz hattının inşasıyla ilgili görüşmelere artık hazırız. Türkiye’nin güney kıyısında 2023 yılında faaliyete geçmesi hedeflenen Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili ortak çalışmalarımızı da sonuna kadar götürmeyi arzu ediyoruz.

Türk iş dünyası için Rusya, inşaat sektöründe önemli bir hedef ülke hâline geldi. Türkiye, başta ticaret olmak üzere pek çok alanda yeni öneriler sunabilecek bir ülkedir. Türkiye, son yıllarda Ruslar için turizmde de en popüler ülkelerden biri oldu. İçtenlikle, çok sayıda Rus’un 2017 yılında Türkiye’yi tekrar ziyaret edeceğini ümit ediyoruz. Size kucak açılacağından emin olabilirsiniz.

Son Dakika Haberleri