02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir alternatif de Ruslardan

Evergreen Marine isimli nakliye şirketi tarafından işletilen Panama bandıralı Ever Given konteyner gemisi, Süveyş Kanalı'nda yaptığı kazayla dünyanın gündemine oturdu. Baştan ve kıçtan karaya oturan dev gemi, deniz trafiğini bir hafta boyunca felç etti

Bir alternatif de Ruslardan
A+ A-
Tevfik Kadan

Kanalın kuzeyinde ve güneyinde, geçiş için bekleyen 340 gemi birikti, 65 kilometre uzunluğunda bir kuyruk oluştu. Gemi trafiğindeki aksama nedeniyle oluşan zararın 10 milyar doları geçtiği bildirildi. Kanalın yeniden açılmasıyla birlikte bekleyen gemilerin varış limanlarında oluşturacağı yoğunluktan dolayı, pek çok ülke alarm durumuna geçti. Şu an yalnızca Ürdün'ün Akabe Limanı'na aynı anda 13 dev geminin yanaşması bekleniyor.

Kızıldeniz ile Akdeniz'i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı, Avrupa'dan güney Asya ve doğu Afrika'ya giden gemiler için yolu bazen 10 bin kilometreye kadar kısaltabiliyor. Mesela Londra'dan Karaçi'ye gitmek için kanal yolunu tercih eden bir gemi 9 bin 880 kilometre yol yaparken, Ümit Burnu'nu dolaşan gemi 17 bin 400 kilometre yol kat ediyor. Bu kritik kanalı ise yılda ortalama 19 bin gemi kullanıyor. İşte böyle hayati önemdeki bir su yolunda yaşanan aksaklık, alternatif ticari rotaları da dönem dönem gündeme getiriyor. Süveyş'in son yıllardaki en çok konuşulan rakiplerinden biri ise Kuzey Buz Denizi rotası.

KUZEY ROTASININ ÜÇ GEREKÇESİ

Süveyş'te yaşanan aksama ile birlikte başlayan tartışmalara katılan Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu (Rosatom) Arktik İşleri Özel Temsilcisi Vladimir Panov, kazanın ardından Kuzey Deniz Yolu'nun öneminin arttığını ifade etti. Panov, "Süveyş Kanalı'ndaki kaza, Avrupa ile Asya arasındaki her rotanın kırılgan olduğunu gösterdi. Bu nedenle, sürdürülebilir uluslararası deniz taşımacılığı için alternatif rotaların geliştirilmesi gerekiyor. Bu bağlamda, rekabet gücü her yıl giderek artan Kuzey Deniz Yolu'nun önemi de artıyor" dedi. Kuzey Deniz Yolu'nun gelişmesinin, lojistik risklerin azaltılmasını sağladığını ve küresel ticaretin sürdürülebilirliğini artırdığını belirten Panov, "Çin, Japonya, Güney Kore gibi Asya ülkeleri, uzun vadeli stratejilerinde Süveyş Kanalı'nın kapanmasını göz önünde bulunduracak" ifadelerini kullandı.

Rosatom da kazanın ardından İngilizce Twitter hesabından bir paylaşım yaparak Kuzey Deniz Yolu'nun neden alternatif olabileceğiyle ilgili üç gerekçe sundu. Birinci gerekçe, Kuzey Deniz Yolu'nun 'dev gemileri kullanarak tuhaf şekiller çizmek için daha fazla alan' sunması. Rosatom, ikinci gerekçe olarak "Buz kütlesine takılırsanız, buzu kırma konusunda iyi olan buzkıranlarımız var" dedi. Rosatom’un üçüncü gerekçesi ise "Süveyş Kanalı'nda günlerce sıkışıp kalabilirsiniz" oldu.

Peki Kuzey Deniz Yolu, gerçekten Süveyş rotasına bir alternatif oluşturabilir mi?

GEÇEN ŞUBATTA İLK KEZ KIŞ SEFERİ DÜZENLENDİ

Aslında Kuzey Buz Denizi, pek çok uzman için 'Geleceğin Ortadoğusu' olarak nitelendiriliyor. Zengin petrol ve doğalgaz yataklarıyla küresel güçlerin çoktan dikkatini çeken bölge, buzulların erimesiyle de yepyeni bir ticaret rotasını insanlığın kullanımına sunuyor.

Buzullarla kaplı olduğu için yılın yalnızca üç ayında gemi geçişlerine açılan rotanın, küresel ısınma ve buzkıranlar yardımıyla, daha uzun süreler geçişe izin vereceği tahmin ediliyor. Bazı çalışmalara göre buz oranı her 10 yılda yüzde 3-4 arasında azalıyor ve Amerikalı Meteorolog Mark Serreze gibi uzmanlar, küresel ısınmanın sürmesi ve sıcaklıkların artması halinde 2030 yazında Kuzey Buz Denizi'nde hiç buzul kalmamış olabileceği tahmininde bulunuyor.

Rusya ise yeni nesil buz kırıcı gemileri ile bu rotayı yılın 12 ayı açık tutabileceğini iddia ediyor. Buna örnek olarak da Rosatom ile partneri Sovkomflot, geçen şubat ayında Kuzey Deniz Yolu'nda ilk kez kış mevsiminde ticari gemi seferi düzenledi. Çin'in Jiangsu kentinden yola çıkan 'Christophe de Margerie' adlı gemi, '50 Let Pobedy' adlı buzkıranla birlikte Rusya'nın Yamal yarımadasındaki LNG tesisinin bulunduğu Sabetta'ya ulaştı. Böyle giderse 2030'a kadar Asya ve Avrupa arasındaki toplam konteyner ticaretinin yüzde 10’unun, bu rota üzerinden yapılabileceği belirtiliyor.

Avrupa Birliği de bu gelişmeyi göz önünde bulundurarak bir Arktik politikası oluşturmuş durumda. Yeni rotaların açılması ve lojistik faaliyetlerinin artması için son 5 yılda 1.14 milyar avro bölgeye yatırım yapan AB, bunun da sonuçlarını almaya başladı. Kuzey Deniz Yolu'nu 2010'da sadece 4 gemi kullanırken, 2011'de bu sayı 34'e, 2012'de 46'ya ulaştı. Buzulların erimesiyle birlikte gemi geçişleri her yıl arttı. İlk kez 2018'de de Danimarka'ya ait bir konteyner gemisi bu rota üzerinden mal taşımacılığı yaptı. Maersk'e ait Venta Maersk adlı konteyner gemisi, Süveyş Kanalı rotası yerine Kuzey Buz Denizi rotasını kullanarak seferini tam 16 gün erken tamamladı. Böylece güneyden 11 bin 300 deniz mili süren yolculuk, kuzeydeki rota ile 7 bin mile kadar düştü.

Çin için bu yeni rotalar, senede 100 milyar dolar tasarruf anlamına geliyor.

BÖLGEDE RUSYA'NIN TAM HAKİMİYETİ VAR

Kuzey rotasının açılması konusunda buzkıranlar önemli bir rol üstleniyor. Yeni nesil nükleer tahrikle çalışan buzkıranlar alanında ise dünyada Rusya'nın tam bir hakimiyeti var. Bugün nükleer buzkıran gemisi olan tek ülke Rusya. Bölgede 8’i nükleer 11 büyük tonajlı buzkıran gemisine sahipler. ABD'nin ise yalnızca iki adet buzkıran gemisi bulunuyor ve son Kuzey Buz Denizi çıkarmasında arıza yaparak geri dönmek zorunda kaldılar.

Ruslar ayrıca dünyanın ilk nükleer güçlü açık deniz petrol/doğalgaz sondaj platformunu da burada hazırlıyorlar. Diğer yandan askeri hazırlıklar kapsamında, geçen yıl bizzat Putin tarafından ilan edilen yeni askeri doktrin gereğince yeni tedbirler alıyorlar. Yeni doktrin, ilk kez Arktik Bölgesi'ni Rus etki alanı olarak tanımlıyor. Rusya’nın ön bahçesi sayılacak bölgede hava üsleri geliştirilip erken uyarı radarları ve dinleme sistemleri modernize edilirken, hava üslerinde görevli uçak sayısı artırılıyor. Ayrıca Murmansk ve Yamal bölgelerinde 6 bin kişilik acil müdahale gücü kuruluyor.

HİDROKARBON REZERVLERİ İŞTAH KABARTIYOR

Arktik bölgesi, son yıllarda sadece yeni rotalar için değil alternatif doğal kaynakların elde edilmesi için de büyük şirketlerin iştahını kabartıyor.

Küresel doğalgaz rezervlerinin yüzde 30'unun, ham petrol rezervlerinin yüzde 13’ünün Arktik bölgesinde bulunduğu tahmin ediliyor. Bu denizin yüzde 88’i sahildarların Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) iken, yüzde 12’lik kısmı açık deniz (high seas) statüsünde.

Kıyılarının yüzde 65’i Rusya Federasyonu’na ait olduğundan, deniz dibindeki enerji rezervlerinin büyük çoğunluğu da Rusya Federasyonu’na ait. 3.2 milyar metreküp rezerv ile dünyanın en büyük gaz rezervi olan Shkotman havzasında Rusya, 2008 yılından sonra gaz temin çalışmalarına başladı. Rusya’yı bir yıl sonra Barents Denizi’nde Norveç izledi. Rusya'nın yanında Çin de, buz tabakasının incelmesi ve maden kaynaklarına kolay erişilebilir olması nedeniyle, Grönland'daki maden arama çalışmalarına katılıyor. Eğer gerçekleşirse, bölgede yılda 15 milyon ton demir cevheri üretilecek ve böylece gemilere yeni bir rota açılmış olacak. Ada'da 1 milyar ton demir cevheri rezervi çıkartacak maden inşa etmek için 2.3 milyar dolar yatırım yapılacak ve bu paranın kaynağı Çin olacak.

Çin haricinde, İngiliz-Hollanda ortaklığı olan Shell ile İngiltere'de faaliyet gösteren Cairn Enerji Şirketi, Batı Grönland kıyılarında faaliyetlerde bulunuyorlar.

Arktik bölgesi ayrıca küresel ısınma nedeniyle soğuk sulara kaçan pek çok balık türüne de ev sahipliği yapıyor. Geçmiş yıllara göre balık stoklarının arttığı bu bölge, balıkçılık alanında da rekabete ve gerilimlere neden olacak potansiyele sahip.

TÜRKİYE DE BÖLGEYE GİREBİLİR

Kuzey Buz Denizi Türkiye için henüz keşfedilmemiş bir bölge. Fakat burada faaliyet gösterebileceğimiz bir alan var. Kuzey Buz Denizi’ndeki Svalbard (Spitsbergen) Adaları, jeostratejik açıdan önemli.

Svalbard Antlaşması, 98 yıldır yürürlükte olan nadir antlaşmalardan biri. Türkiye, geç kalmış olsa da, 45 devletin imzaladığı bu antlaşmaya taraf olabilir ve taraf devlet vatandaşlarının kazanacağı haklardan yararlanabilir. Böylece, önemli gelişmelerin yaşanacağı Kuzey Kutbu'na olan ilgimizi somut olarak gösterebiliriz.

Ayrıca, Antarktika’da olduğu gibi Arktika’da da yer bilimi, iklim değişikliği, kuzey ışıkları, derin deniz akıntıları, deniz kirliliği, bitki ve hayvan türleri, biyolojik çeşitlilik gibi alanlarda bilimsel araştırma istasyonu kurulabilir. Svalbard Üniversitesi’ne lisans ve lisansüstü eğitim için öğrenciler gönderilebilir.

Norveç’in takımadalar ve karasuları üzerinde tam egemenlik hakkı bulunmakla birlikte, antlaşmaya taraf olan devletlerin vatandaşlarına eşit haklar veriliyor. İmza atan devletin vatandaşları, Svalbard takımadalarına, karasularına, fiyortlarına ve limanlarına giriş, adalarda oturma, balıkçılık ve avlanma, denizcilik, madencilik, mal-mülk ile ilgili hakların edinilmesi ve kullanımı hakkı kazanıyor.

Rusya koridor kuşak yol Ever Given süveyş