17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir Erkan Yücel vardı... Sosyalizmin gülen yüzü!

Yıl: 1977. Yer: Niğde Kapalı Cezaevi. Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu (DAST), “Deprem ve Zulüm”ü oynamak için cezaevindeler. Cezaevi, tarihinde ilk kez bir tiyatro eseri ile mahkumları buluşturuyor.

Bir Erkan Yücel vardı... Sosyalizmin gülen yüzü!
A+ A-

Hikmet Çiçek

DAST’ın yöneticisi, Ferit Edgü'nün, “Hakkari'de Bir Mevsim” adlı filmdeki rolü için, "Benim tanıdığım Halit'i, benim yazdığımdan çok daha iyi, çok daha insancıl boyutuyla yansıtan oyuncu" dediği unutulmaz tiyatro ve sinema sanatçısı Erkan Yücel. Erkan Yücel, “Deprem ve Zulüm”de oynamadı. Oyun boyunca hem oyuncuları, hem izleyicileri dikkatle gözlemlediğini hatırlıyorum.

AST’ın kurucusu

Ben Erkan Yücel’i lise yıllarımdan, Ankara Sanat Tiyatrosu’ndaki oyunlarından tanıyordum. AST’ın kurucularından biriydi. “Ana”da (Maksim Gorki), “Nafile Dünya”da (Oktay Arayıcı), “Tozlu Çizmeler”de (İsmet Küntay), “Ayak Bacak Fabrikası”nda (Sermet Çağan), “Durand Bulvarı”nda (Armand Salacrau), “Müfettiş”te (Gogol) bir lise öğrencisi iken izlediğim Erkan Yücel’i nasıl unuturum.

Yıl: 1977. Yer: Niğde Kapalı Cezaevi.  Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu (DAST), “Deprem ve Zulüm”ü oynamak için cezaevindeler. Cezaevi, tarihinde ilk kez bir tiyatro eseri ile mahkumları buluşturuyor.

41 yıl içinde

33 yıl olmuş, 1985'te bir trafik kazasında kaybettik Erkan’ı. 13 Mart 1944’de Ankara’da doğdu. 9 Eylül 1985’de Selçuk’ta öldü. Kısacık ömrüne neler sığdırmadı ki. O 41 yıl içinde Yorgun Savaşçı'nın “Kör Şaban”ı, Bereketli Topraklar Üzerinde’nin “İflahsızın Yusuf”u, Endişe’nin “Cevher”i vardır. Türk sineması tarihinde yabancı bir festivalden (San Remo, en iyi erkek oyuncu) ödül alan ilk Türk sanatçısı olmak vardır.

Bu kadar mı?

Endişe- 1974, Hakkari’de Bir Mevsim – 1983, Bereketli Topraklar Üzerinde – 1979, Yorgun Savaşçı – 1979, Çekiç ve Titreşim – 1979 ve daha neler vardır.

Onat Kutlar onun için "Işıyarak yok olan aktör" der. Uğur Mumcu ise Erkan Yücel’i şöyle tanımlar: "O, sadece kendini alkışlayan halkının önünde eğildi."

Erkan Yücel ölümüne kadar “Aydınlıkçı” olarak kaldı. Mizahı nasıl silah haline getirdiğini, birlikte yargılandığı cezaevi arkadaşlarına sorun!

Bir Erkan Yücel vardı... Sosyalizmin gülen yüzü! - Resim : 2

Erkan Filistin askısında

Mesut Kara’nın “Erkan Yücel” belgeselinde Sinan Bengier anlatıyor: “12 Mart işkence rejimindeyiz. Erkan'ı Filistin askısına almışlar. Arkadaşlarının moralini bozmak için de işkenceye götürdükleri insanları, Erkan'ın önünden geçiriyorlar. Fatmagül Berktay'ı işkenceye götürürlerken Erkan'ın Filistin askısına asılı olduğu odanın önünde durdurup gözlerini açıyorlar. Kan revan içindeki bitik Erkan, Fatmagül'ü görünce askıda maymun taklidi yapıyor!"

DAST döneminde Doğa Anadolu'da turnedeler. Bir ilçede Emniyet, tüm ekibi gözaltına alıyor. Ancak yaklaşık 20 kişilik kalabalığı koyacak nezarethane olmadığı için, grup Emniyet binasının en üst katındaki terasa dolduruluyor. Yaz, gece hava sıcak.

Ancak Emniyet Müdürünün lojmanı da bu terasın yanında ve Müdür akşam evine gidebilmek için gözaltındakilerin bulunduğu terastan geçmek zorunda. Akşam saat 8 filan. Müdür, bizim gözaltındakilerin arasından geçip evinin kapısından girecek. Erkan bağırıyor:

- Ahmet Bey merhaba yahu nasılsın?

Müdür Ahmet Bey hayretle kalabalığa bakıyor. Erkan el ediyor.

- İyiyim valla sağol da, çıkartamadım seni!

- Nereden çıkaracaksın yahu, günde 50 kişiye işkence yapınca insan unutur tabii yüzleri!

İsmail Dümbüllü’nün, kavuğunu ona emanet ettiği söylenir!

Son Dakika Haberleri