20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu depremde enkazda kalan neoliberalizm oldu

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır İl Başkanı Ferdi Tanhan depremler olduğunda Diyarbakır’daydı. İlk günden beri deprem bölgesinde çalışan Tanhan bölgeye ilişkin gözlemlerini anlattı. Ulusal Kanal Haber Müdürü Sezer Özseven de Gaziantep’deki izlenimlerini aktardı

Bu depremde enkazda kalan neoliberalizm oldu
A+ A-
ÖZGÜR ALTINBAŞ

Türkiye, deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmalarını hızlandırdı. Yeniden şehirlerimizi inşa etmek için seferberlik devam ediyor. Depremzedelerimizin ihtiyaçlarını karşılarken artık geleceği kurmak için de planlamalar yapılıyor. Bölge halkıyla iletişime geçen onların sorunlarını paylaşıp çözüm üreten kurum ve yöneticiler Aydınlık’a konuştu. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır İl Başkanı Ferdi Tanhan, deprem bölgesinin nabzını tutun isimlerden birisi. Tanhan, partisinin ilk andan itibaren neler yaptığını ve hem kısa vadede hem de uzun vadede çözümlerini anlattı. Ulusal Kanal Haber Müdürü Sezer Özseven de bölgedeki izlenimlerini aktardı.

‘HIZLA TÜM ÖRGÜTLERİMİZİ HAREKETE GEÇİRDİK’

Bu depremde enkazda kalan neoliberalizm oldu - Resim : 1
Ferdi Tanhan

Ferdi Tanhan, çok hızlı bir şekilde parti teşkilatlarını yardım için hazır hale getirdiklerini belirtti. Tanhan şöyle konuştu:

“Deprem olur olmaz öncelikle bulunduğumuz binayı tahliye ettik ve kendimizi güvenli bir ortama aldık. Geceyi arabada geçirip durumun ne olduğunu anlamaya çalıştık. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte de durumun ağırlığını gördük. Hemen bize düşen görevleri paylaşmak üzere bölgedeki vali ve kaymakamlara hızla mesajlar attık. Her türlü desteğe hazır olduğumuzu bütün imkânlarımızla ve üyelerimizle birlikte maddi manevi ne elimizden gelirse yapacağımızı bildirdik. Bize ihtiyaçları bildirmelerini rica ettik. Bunun yanında kendi üyelerimizden ve bulunduğumuz konumlardan, komşularımızdan gelen acil talepleri karşılama kararı aldık ve görevlendirmeler yaptık. Üyelerimiz hızla işe koyuldu ve AFAD ile iletişime geçtik.”

‘DİSİPLİNSİZLİK SORUN YARATIYORDU’

AFAD ile eşgüdüm halinde olmanın önemine dikkat çeken Tanhan ilk başta eşgüdüm eksikliğinden dolayı ihtiyaçların ulaşımında sıkıntıların olduğunu belirtti. Tanhan şöyle konuştu: “Depremin ilk anında esas ihtiyaç, enkaz altında kalan insanlarımızı kurtaracak olan iş makineleriydi. Dolayısıyla bütün önceliğin iş makinalarına, kamyonlara, arama kurtarma ekiplerine ayrılması gerekirdi. İlk başta acil ihtiyaçların ulaşması biraz gecikti. Elinde ne varsa insanlar yolluyordu. Kimisi kasa kasa kivi yollamış, kimisi battaniye. Tabi ki insanlarımızın büyük bir vicdanı var ama bu işin bir disiplinle yapılması gerekiyor.”

‘MARAŞLI AHMETİ HİÇ UNUTMAYACAĞIZ’

“Felaketin boyutu ortaya çıktıkça insanlarımızdaki sebat, dayanma arzusu arttı ve buralarda kendi komşusuna yardım etme arzusu da yükseldi. Bir örnek vereceğim. On sekiz yaşında Ahmet. Hiç unutmayacağız Ahmet'i. Kahramanmaraş'ta ateş başında anlattı. Dokuz kuzeni enkazın altında kalmış. Şunları dedi: ‘Abi devlete yardım edelim. Askerleri taşıyoruz abi. Enkazdan insan çıkartıyor askerler. Maraş için seferber olmuşlar.’ Yani her sözü
sebat, sabır, dayanma gücüne işaret ediyordu ve ‘Allah devletten razı olsun. Allah gönüllü insanlardan razı olsun. Allah onları başımızdan eksik etmesin’ gibi dayanma gücünü arttıran
çağrıları vardı. Elbette ki şikayetler de vardı, yakınmalar da vardı, ağlaşmalar da vardı. Ama toplumu ayakta tutan ve esas yönü çizen dayanma gücüydü, umuttu, ‘dayan kardeşim’ nidalarıydı.

‘DEPREMDE ENKAZ ALTINDA KALAN BENCİLLİK OLDU’

“Bu depremde enkaz altında bencillikler kaldı. Bu depremde enkaz altında arkada bıraktığımız neoliberal sistem kaldı. Bu depremde enkaz altında demirden çalan müteahhiti yetiştiren kültür kaldı. Onu besleyen romanlar, onu besleyen sinemalar, onu besleyen, belediyeler onu besleyen siyasal sistem kaldı.

Bize 80’lerden sonra aşılanan, dünya ekonomisiyle bütünleşme dedikleri, üretim gücümüzü yerle yeksan eden neoliberalizm çökmüştür. Ekonomik olarak bağımsızlığımızı engelleyen, bencilliği tetikleyen, başkasının sırtına basmayı, rüşveti, yolsuzluğu tetikleyen neoliberalizmin sonu gelmiştir.

‘SORUMLULUĞU BİR İKİ KİŞİYE YÜKLEMEK SORUNU GİZLEMEKTİR’

“Bir takım fırsatçılar, demirden çalan müteahhiti hedef gösteriyor. Buna cadı avı diyoruz. Tabii sorumlulara Türk yargısı cezasını verecek ama sorumluluğu birkaç kişinin üzerine yıkıp da sistem sorununu görmezden gelen anlayışlar bu depremin yaralarını sarmamıza engel olur. Bu depremin yaralarını sarmak istiyorsak içinde bulunduğumuz sistemi sorgulamalıyız. Belediye, imar yasalarımızı sorgulamalıyız. Tekelleşmeyle belediyelerin yeteneklerini nasıl baltaladığımızı görmeliyiz.”

‘İNSANI ÖNCELEYEN BİR SİSTEME GEÇMELİYİZ’

“Kamuyu önceleyen, kârı değil, insanı önceleyen bir sisteme geçiş yapmalıyız. Türkiye'nin daha önce Kemalist Devrimle kendi bağımsızlığını kurma çabalarıyla, Atatürk'ün devletçilik dediği, kamuculuk dediği o sisteme geçmeyi şimdi önümüze daha acil bir şekilde koymak zorundayız. Yoksa yaraları anlık tedbirler ve çözümlerle saramayız. Önümüzdeki zorlukların üzerini perdeleyerek insanları anlık rahatlatmalar içerisinde avutarak bu yaraları saramayız.”

‘VATAN PARTİSİ BÜYÜK BİR STRATEJİ ORTAYA KOYUYOR’

“Vatan Partisi toplumun önüne büyük bir strateji koyuyor. Bu sistemden çıkış için
Üretim Devrimi programını hazırladı. Bu programda insan önceleniyor, bu sistemde kamuculuk var. Kâr odaklı özel çıkar sisteminin bizi enkazlarda bırakacağını
daha büyük felaketlere sebep olacağını önümüzdeki zorlukları aşmada bize tıkaç olacağını her fırsatta belirtiyoruz. Vatan Partisi'nin çözümleri köklü çözümler. Yaraları sarmak değil, kökten çözmek gerekiyor.”

‘DEVLETÇİLİĞİN HAKİM OLACAĞI BİR DÖNEM GELİYOR’

“Deprem bölgesinde devletçilik uygulamak zorundasınız. OHAL ilanı bunun göstergesi.
Deprem olduktan sonra devletçilik uygulayacağımıza, deprem olmadan önce devletçilik uygulayalım. Deprem olduğunda depremin yaralarını felaketin acılarını daha az yaşayalım.
Bizim temel çağrımız budur. Devletçiliğin hakim olacağı bir dönem geliyor Türkiye'de. Vatan Partisi de bunun önderidir, lideridir.”

‘BU KRİZİ DEVLET GÜCÜYLE ATLATABİLİRİZ’

“Bu depremi, devletin otoritesi ve kamu gücüyle atlatacağımızı
biliyorduk. Nitekim öyle oldu. O yüzden Vatan Partisi depremin ilk anında nasıl davrandı derseniz, soğukkanlı ve cesur davrandı. Çeşitli kuruluş ve örgütlere mutlaka AFAD ile eşgüdüm sağlamalarını söyledik.

Vatan Partisi Genel Merkezi ilk andan itibaren bu disiplinin kurulmasını ve bütün partinin yurt dışı da dahil olmak üzere sorunları çözmek için vaziyet almasını sağladı.”

‘İÇİNDE YARALI TESPİT EDİLEN HER ENKAZDA ÇALIŞMA VARDI’

Ulusal Kanal Haber Müdürü Sezer Özseven de deprem bölgesindeydi. Enkaz başında gördüğü manzaraları anlatan Özseven şöyle konuştu:

“Gaziantep’e gittik. Merkezde çok yıkım yoktu. Asıl yıkım Nurdağı ve İslahiye ilçelerindeydi. Üçüncü günde ordaydık. Enkaz çalışmaları biraz durulmuştu. Ama her enkazın başında mutlaka bir ekip çalışıyordu. İçinde insan olmadığı belirlenen enkazlarda çalışma yoktu. Fakat içinden ses gelen enkazın başında mutlaka çalışma yürüyordu.
Bazı depremzedeler enkazın başında birikmiş, canlı yakınını ya da hayatını kaybeden yakınlarının cenazesini bekliyordu.”

‘KONTROLLÜ BİR ORTAM VARDI’

“İlk gittiğimizde çadırların etrafına kurulmuş, çorba stantları, elbise stantlarını gördük. Gördüğümüz kadarıyla dağınıklığın aksine kontrollü bir ortam vardı. Her bir standın başında askerler ya da polisler bekliyordu kargaşa çıkmasın diye. Tabii bir koordinasyon eksikliği de oluyordu ara sıra. Ama buna rağmen bir denge kurulmuştu orada.
Belediyeler çorba dağıtıyor. Belediye ekipleri gelmiş orada belli bir yerde istiflenmiş hizmet veriyorlar. Bulunduğumuz yer hiçbir şekilde evlere girilmeyen yerlerdendi. Fakat Gaziantep merkezde evlere girilebiliyordu.”

‘BOLLUK ORTAMI VAR’

“Bizim gördüğümüz kadarıyla üçüncü gün olmasına rağmen hiç gıda sorunu yoktu. Hatta fazlası vardı. Örneğin çekim yaptığımız bir yerde gıda aracı gelmişti. Yetkililer buraya yemek getirmeyin bolca var diyordu. Çadır dışında yemek olsun, elbise olsun bu malzemelerde de bolluk vardı. Hatta oradaki insanlar gelen yardım tırlarının oluşturduğu trafikten dolayı vinçler ve kepçelerin gelmesinin biraz zorlaştığını söyledi.”

‘KALALIM MI GİDELİM Mİ DİYORLARDI’

“Depremzedeler acılarını yaşarken artık şunu düşünüyorlardı, kalalım mı gidelim mi? Çünkü cenazesini alan ya da yakınını kurtaranların düşündükleri şey: ‘Şimdi ne yapacağız?’ Evlerinin ne durumda olacağını düşünüp bir karar vermeleri gerekiyordu. Bazıları çadırlarda kalmaya karar vermişlerdi bazıları ise başka şehre gitmeye. Çadır kentte ne kadar kalacağını kestiremeyen insanlar başka bir şehre gidiyordu.”

‘AFAD BİLETLERİ AYARLIYORDU’

Bu depremde enkazda kalan neoliberalizm oldu - Resim : 2

“Şehri şimdilik terk etmek isteyenler için AFAD bir ekip kurmuştu. AFAD görevlileri, depremzedeler nereye gitmek istiyorsa hemen otobüs biletlerini ayarlayıp otobüslerine bindiriyordu. Vardığı şehirde de AFAD yetkilileriyle irtibat kuruyor depremzedeler. Bu konuda iyi bir eşgüdüm vardı.”

‘MADENCİLER, YABANCILAR, GÖNÜLLÜLER EL BİRLİĞİYLE ÇALIŞIYOR’

Bu depremde enkazda kalan neoliberalizm oldu - Resim : 3

“Arama kurtarma çalışmalarına katılan çok sayıda madenci ve gönüllü vardı. Bunun yanı sıra yabancı ekipler de mevcuttu. Onların bir arada çalıştıklarını gördük. İspanyol bir ekibe denk gelmiştik. Fakat yabancılarda şöyle bir sorun olabiliyordu. Örneğin buradaki konut yapısıyla kendi ülkesindeki yapı farklı. Bu yüzden çalışmalarda zorlanabiliyorlardı. Daha önce böyle bir yıkım görmemişler. Fakat yabancıların orada olması dayanışma açısından moral oluyordu insanlara.”

EN BAŞARILI EKİP MADENCİLERDİ

“Bazı enkazlara yabancılar giremiyorlardı riskli diye. Ya da tam bina yapısın çözemediği için uzun sürebiliyordu enkaza girmeleri. Fakat özellikle madencilerimiz bu konuda çok cesaretli ve profesyoneldi. Yabancıların giremediği enkazlara, domuzdamı gibi farklı tekniklerle giriyorlardı. Tabi madenciler bir duygudaşlık olduğu için de kendisini rahatlıkla tehlikeye atabiliyordu. Sonuçta kendi insanı. Sonuç olarak bizim gördüğümüz en başarılı ekip madencilerdi.”

‘İNSANLAR DAYANIŞMADAN MEMNUNDU’

“Çadır kentlerde dikkat ettiğimiz noktalardan birisi dayanışmaydı. Depremde yakınlarını kaybetmiş depremzedeler, hem ulusal çapta hem de uluslararası çaptaki dayanışmayı görünce moral buluyorlardı. Yalnız olmadıklarını görüyorlardı. Orada AFAD eşgüdümünde gönüllülerin çalışması onları bir nebze olsun mutlu ediyordu. Örneğin bir depremzede, Türkiye’nin bir ucundan bir vatandaşımızın gönderdiği montu ayakkabıyı giyiyor. Herkes bir şekilde acıyı paylaşıyor, dayanışmayı sağlıyor.”

Bu depremde enkazda kalan neoliberalizm oldu - Resim : 4

‘YABANCILAR SICAK KARŞILANDI’

“Yardım çalışmalarına gelen yabancılar bölge halkı tarafından sıcak karşılandı. Örneğin bir Çinli ekip vardı. Çalışma yaparken, depremzedeler bile onlara yemek,su; ne ihtiyaçları varsa getiriyordu. Çinliler de bu manzara karşısında duygulanmıştı. Çünkü kendi acısını yaşarken gelen misafiri de düşünüyordu bizim milletimiz.”

Deprem yardım Sezer Özseven Ferdi Tanhan