20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dev açığın finansmanı için borçlanma artacak

Kağıt üstünde değişmese de bütçe açığı 1.2 trilyon liraya çıkacak. İlave açık, üç kata çıkarılan borçlanma ile finanse edilecek. Borcun nereden bulunacağı gözleri Şimşek’in politikalarına çevirdi.

Bütçe Açığı 1.2 Trilyon Liraya Yükselecek, Borçlanma Politikaları Gözleri Şimşek'e Çevirdi
EKONOMİ SERVİSİ

Deprem etkisi ve seçim vaatleri yüzünden 2023 başındaki bütçe yetersiz kaldı. Ek bütçe talebi geldi. Detayları geçen günlerde sizlere aktardık. Ekonomist Atilla Yeşilada’nın başında olduğu İstanbul Analytics’in bütçeye ilişkin piyasa notunda, “Bütçe açığının GSMH’ye oranı olarak yüzde 1-3 arasında seyreden performansı, kamu borç stoğunun pandemi dönemine rağmen yüzde 30’ların altında tutulması kâğıt üzerinde başarılı görünen bir bütçe disiplini. Fakat genel açığın makul sınırlar içinde tutulmasına rağmen uzunca bir dönemdir bütçenin iç dinamiklerindeki bozulma dikkat çekici nitelikte. Dolaylı vergi gelirlerin toplam gelirler içindeki yüksek yüzde 64-65 arasındaki payı AK Parti dönemi öncesine uzanan yılların yapısal sorunları arasında. Ancak giderek şeffaflığını yitiren harcamalar, kamu garantili projelere yönlendirilen kaynaklar, kamu ihale kanununu by-pass eden harcamaların artması, esnekliğini yitiren harcamalar ve tabi tek seferlik gelirlerin yaratılma biçimleri tartışma konusu.” denildi.

ÜÇ KATI UYGULANACAK

Ekonomist Güldem Atabay tarafından kaleme alınan notta, “Seçim yılı öncesi başlayan yüksek harcamalar ve seçim vaatleri hızla çok yükseklere çıkan enflasyonla birleşince 2023 başından bu yana izlenen bütçe gelir-gider seyri ise bir süredir ek bütçe yapılmasını şart hale getirdi. Yüksek enflasyona uyum göstererek artan gelirlere esnek olmayan harcamalarda artış hızının eşitlenmesi, enflasyon göreceli olarak hız kaybettikçe bütçe açığının yükselmesiyle sonuçlandı. 6 Şubat depreminin maliyeti de bozulan dengelerin üzerine eklendi.” ifadelerine yer verildi.

Ek bütçe öncesi torba yasa ile Cumhurbaşkanı’na ek borçlanma imkanı verildiğine dikkat çekilen notta, “2023 yılı için net borç kullanma tutarının bakan ve Cumhurbaşkanı tarafından artırılan tutarın 3 katı olarak uygulanması ile bu sene 660.9 milyar lira olan borçlanma limiti bu düzenleme ile 2 trilyon 181 milyar liraya yükseldi. Ek bütçeyi 2023 ilk bütçe gerçekleşmeleri ile karşılaştırıp, EYT ve memur maaş artışı özelindeki seçim vaatlerinin de gerçekleştiği hesaba katınca ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.” görüşü yer aldı.

ZAFER YÜKSELER İRDELEDİ

“Vergiler yoluyla gelirler artırılırken deprem gibi zorunlu giderler dışında bir tasarruf kalemi eksikliği hemen dikkati çekiyor.” denilen notta, şu tespit dikkat çekti:

“İlginç kısmı ise yapılan yüksek memur maaş zammı artışı ve EYT’nin SGK üzerine bindirdiği yüke rağmen ne personel harcamalarında ne de SGK’ya yapılan transferler için ek bütçe içine ödenek eklenmemiş oluşu.”

Bu noktada 3 kata kadar artırılan borçlanma limiti hatırlatılarak eski Merkez Bankası (TCMB) Araştırma Müdürü Zafer Yükseler’in blogunda yayınladığı nottaki şu tespitlere yer verildi:

“Temmuz ayında yapılan ortalama memur maaş artışı göz önüne alındığında, personel giderlerine 525 milyar lira, sosyal güvenlik devlet primi ödemelerine 75 milyar lira olmak üzere toplam 600 milyar lira ödenek ilavesinin Cumhurbaşkanı tarafından yapılacağı tahmin edilmektedir. Bu durumda bütçe harcamaları toplamı 6 trilyon 189 milyar liraya ulaşmakta, bütçe açığının 1 trilyon 260 milyar lira, faiz dışı bütçe açığının ise 614 milyar olacağı tahmin edilmektedir.”

BORÇLANMA NEREDEN?

Ekonomist Atabay’ın kaleme aldığı notta, şu ifadele yer aldı:

“Buna göre harcamalardaki artış gelirlerdeki artışla karşılanmış gibi bir görüntüyle sene sonu bütçe açığı beklentisi kâğıt üzerinde 659 milyarla sabit kalıyor. Fakat sene içinde personel giderleri ve SGK açığını kapatmak için yaklaşık 600 milyar lira daha ödenek yaratılması söz konusu olacak. Ek bütçeye yansıtılmayan bu zorunlu olacağı kesin ek gider sene sonu bütçe açığını 659 milyar liradan 1 trilyon 260 milyar liraya - planlanın iki katına çıkaracak. 2.2 trilyon liraya yani sıra dışı şekilde 3 katına çıkarılan borçlanma limitiyle de bu eklenecek 600 milyar liranın büyük olasılıkla piyasadan borçlanarak yapılacağını varsaymak mümkün. Yeni OVP yaz sonunda çıkacak ve büyüme beklentisi gibi makro ekonomik değişkenlerde seçim sonrası yapılan revizyonları orada göreceğiz.”

AÇIK YÜZDE 7’Yİ BULABİLİR

Bütçe açığının 1.2 trilyon lira olmasının ise sene sonu bütçe açığı GSYİH oranını yüzde 3.5 yerine yüzde 6.8-7’ye taşıyacağına değinilen notta, şunlar kaydedildi:

“Bu hesabın içinde TCMB’ye yüklenen Hazine KKM ödemelerinin olmadığını da eklemek gerekli. KKM giderleri TL’deki değer kaybının nereye kadar devam edeceği ile ilişkili elbette. Ancak KKM yükü TCMB’ye atılmasaydı bütçe açığı GSYİH oranının sene sonunda en az yüzde 8 olacağını eklemek gerekli. Ek bütçe gerektiren bütçe/nakit akışındaki bozulma haziran ayı nakit bazlı bütçenin detaylarında zaten yeterince belirgin. Toplam gelirlerdeki artış yüzde 49.3’te kalırken harcamalardaki artış yüzde 123.4 büyümüş durumda. Ortalama TÜİK TÜFE enflasyonunun (yüzde 60) altında kalan gelirlere karşılık iki katından fazla artan harcamalar. Başka ifadeyle giderler daha seçim sonrası EYT-ücret ayarlamaları olmadan çok yüksek bir seyirde, yaratılan gelir ise bu seyri karşılamaya yetmiyor. Sonuç, sadece haziranda 206 milyar lira tutarında bir nakit açığı. Şimşek’in özellikle düşük gelir grubuna bindirdiği yükle şekillenen tüketim üzerinden ağırlıklı son vergi artışları.”

Deprem Cumhurbaşkanı EYT TÜİK