12 Kasım 2024 Salı
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Devlet zaaf kaldırmaz

Tarihimizi iyi bilmemenin bedelini hala ödemekteyiz. Tarihimizi bilmemekten, tarihten ders almamaktan kaynaklanan hatalar, bir zincirin halkaları gibi birbirine eklenerek devam edip gidiyor!

Devlet zaaf kaldırmaz
A+ A-
İSMAİL ŞEFİK AYDIN

Son vahim hatamız Suriye savaşı olmuştur. Suriye’de, Batı’nın kışkırttığı muhaliflerin, yine Batılı güçler tarafından silâhlandırılarak ayaklandırılması hadisesinin ulaşacağı boyutları hiç hesaplayamadan; zamanın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, hiçbir ciddi araştırmaya dayanmayan, "Esad’ın üç ay dayanamayacağı" hesabıyla Amerika’nın yanında yer alıp, bu kardeş ülkenin perişan edilmesine yardımcı oldular. Sonuç, dört milyon mülteciyi ağırlıyoruz. Bunlar için milyarlarca dolar harcadık ve daha da vahimi Amerika’nın kuklası PYD artık güney komşumuz!
Şimdi artık, yaşadıklarımızdan ders alarak hareket edilmelidir. Eğer Batı İttifakı içinde başımıza nelerin geldiğini anlayabilmişsek, ülkemizin ancak bölge devletleriyle bir güvenlik kuşağı oluşturabileceği gerçeği de görülmelidir.

BATI ASYA İTTİFAKKI ŞART
Jeopolitiğin bize emri, hedefleri arasında ülkemizin de olduğu emperyalist devletlerle değil; bölge devletleri ile yakın işbirliği hattâ ittifak içinde olmaktır. Şimdilerde buna ‘’Batı Asya İttifakı’’ deniliyor ki doğrudur. Çünkü, ‘’Ortadoğu’’ kavramı İngiltere’nin bölgeye koyduğu bir isimdir.
Bu arada, Suriye’deki hatalı politikamızın baş mimarı Davutoğlu hakkında verdiğimiz bir bilgiyi de hatırlatmamız gerekiyor. 2010 yılında basılan "Sivil İhanet" isimli kitabımızın 30’uncu sayfasında, ‘Dünya Kiliseler Konseyi’ ve ‘’Moon Tarikatı’’ hakkında aşağıdaki bilgileri paylaşmışız:

MOON TARİKATI
Alev Alatlı, Dünya Kiliseler Konseyi hakkında şunları söylüyor: ‘’Birleşmiş Milletlere bağlı ‘Dünya Kiliseler Konseyi’ de ‘Yeni Dünya Düzeni’ ülküsü çerçevesinde inançlararası diyaloğu geliştirmek, kurulması mukadder dünya devletinin ruhânî temellerini oluşturmak amacına hizmet etmektedir! (Alev Alatlı, Aydınlanma Değil Merhamet, s.46.)
Moon Tarikatı’nın da, bir zamanlar ülkemizde pek popüler olan, ‘Dinlerarası Diyalog Projesi’ ile bağlantısı olduğu ileri sürülüyor. Moon hakkında biraz bilgi vermek gerekirse:
Cemaatin lideri Amerika’da yaşayan Sung Myung Moon. Cemaatin adı "Dünya Hıristiyanlığını Birleştirmek İçin Kutsal Ruh Cemiyeti" kısaca UC (Birleştirme Kilisesi). Moon’un Kore İstihbarat Servisi K-CIA ile çıktığı yolda, bu cemaate katılanlar arasında Japonya’nın ilginç iş çevreleri, ABD politikacıları, ABD Başkanları, Yahudiler, Katolikler, Protestanlar, Müslümanlar bulunuyor. İnsanlığı kurtaracak bir Mesih olarak yola çıkan Moon’a kimse "Sahte Peygamber" diyemiyor! Moon’dan dünyada yeni bir ‘Tek Din’ akımı olarak söz ediliyor.

KASIM GÜLEK VE HAYRİ ERDOĞAN
Moon, dünyanın değişik yerlerine Hıristiyanlık Kilisesi olarak gitmenin güçlüğünü gördüğü için her dinden ve milliyetten insanlarla ilişki kurmak üzere ‘entel’ örgütleri oluşturmuş. Bilim adamları, Barış Kadınları, Dinlerarası Federasyon, Dünya Üniversiteleri Federasyonları... İşte bunlardan biri de PWPA (Profesörler Dünya Barış Akademisi). PWPA’nın Türkiye’deki ilk başkanı CHP’li Kasım Gülek, onun ölümü üzerine başkanlığı Prof. Hayri Erdoğan Alkin üstlenmiş.
Türkiye’de ve dünyanın değişik yerlerinde yapılan Moon toplantılarına katılanlar arasında ilginç isimlere rastlanıyor. Meselâ 1996 İstanbul toplantısına katılanlar içinde Deniz Baykal, Mehmet Aydın (AKP’li bakan), Prof. Salih Tuğ, Semra Özal, Fehmi Koru, E. Ruhi Fığlalı, Gülay Atığ, Nevzat Yalçıntaş var.
Deniz Baykal 20-22 Ağustos 1996’da Seul’deki toplantıya da katılmış, bir de tebliğ sunmuş! Erol Bilbilik’in belirttiğine göre Prof. Salih Tuğ, 1997 yılında Kanal 7’de Fehmi Koru ile çıktığı bir programda, Moon Tarikatı’nın Unifaction hareketini öve öve bitirememiş. (Bilbilik, Amerikaperestler, s.57.)
Moon’un ‘Dünya Dinleri Gençlik Semineri’ne, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim ;Üyesi Prof. Ahmet Davutoğlu başkanlığında bir Türk heyeti de katılmış! Davutoğlu bu çalışmaları şöyle tanımlıyor: "Amerika’da kendi sahasında söz sahibi değişik dinlere mensup bir grup profesörün önderliğini yaptığı bu gezide amaç, bilfiil yaşayarak daha açık bir ifade ile ‘gezici bir üniversite’ şeklinde, ‘Dinlerarası Diyalog’ fikir alışverişi temin etmektir. İlki geçen sene yapılan bu geziye Türk temsilciler bu sene katıldı. Gerek ABD’de, gerekse Kudüs’te gerçekten çok değerli gözlemler yapma imkânı bulduk." (Mustafa Yıldırım, Sivil Örünceğin Ağında, s.502.)
Evet ‘Tek Dünya Devleti’ senaryosu adım adım ilerliyor. Kimileri özel görevli, kimi kimliksizler her şeyin farkında fakat seslerini çıkarmıyorlar; kimi saflar da gerçekten iyi şeyler olacağını zannediyorlar!
SİYONİZMİN İTTİFAKI
"El Furkanı Hak" CIA’nın 2003 yılında BOP için yazdırdığı İbrahimî dinlerin yeni kitabı mı? Yarın tüm Müslümanlardan bu kitaba inanmalarını istemesinler sakın! Amaç Tek Dünya Devleti, Tek Dünya Dîni! Milletlerarası sermaye ile Siyonizm’in bir ittifakı! Dinlerarası Diyalog da bu senaryonun sadece bir bölümü!
Adam Hıristiyan, "İsa, Tanrı’nın oğludur" diyor, inancı bu! Biz "İsa da peygamberdir, ama Tanrı’nın oğlu falan değildir, Hz. Muhammed son peygamberdir" diyoruz. Onlar buna inanmıyor. 30 Ocak 2004 tarihli Ceviz Kabuğu programına telefonla katılan bir papaz açıkça, "Ben Hz. Muhammed’in peygamber olduğunu kabul etmiyorum" diyordu ki, aslında bu Kilise’nin düşüncesidir!
Nitekim l976 yılında Trablus’ta yapılan "Diyalog" toplantısında Hıristiyan Heyeti Başkanı Kardinal S. Pignodelli, Hz. Muhammed’in peygamberliğini Vatikan’da incelenmekte olduğunu ifade etmiştir. Prof. Hayrettin Karaman bu konuda diyor ki: "Yüzlerce seneden beri bu inceleme bir türlü bitmiyor ve sanırım hâlâ inceliyorlar veya böyle geçiştiriyorlar." (Prof. Dr. Yümni Sezen, Dinlerarası Diyalog İhaneti, s.148.)
Peki, bizim peygamberimizi tanımayanlarla biz neyin diyaloğunu yapacağız? Her şey bu kadar apaçık ortadayken hâlâ daha Dinlerarası Diyaloğu, "İnsanlığın yararına bir proje" diye satmaya kalkanlara inananlar için ne demeli? Diyalogdan amaçlanan bizim teslim olmamızdan başka nedir? 11 Mart 2005 tarihli cuma hutbesindeki "İslâm Allah’ın dinidir" ifadesine AB’li ‘dostlarımız’ karşı çıkıyorlar. Peki, bizim inancımıza göre son din İslâm değil midir? ‘Dostlarımızı’ darıltmamak için inancımızdan vaz mı geçeceğiz?

Son Dakika Haberleri