Frankfurt Türk Tiyatro Festivalinin ardından: ‘Yedi günde bir mucizeyi gerçekleştirdik’

Almanya’nın Frankfurt kentinde düzenlenen 7. Türk Tiyatro Festivali hafta başında düzenlenen etkinliklerle sona erdi. Salgın sürecinden dolayı verilen iki yıllık aranın ardından yeniden seyircilerle buluşan festivale ilgi büyük oldu. Etkinliğe Türkiye’den Ak Parti İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı heyetinin yanı sıra Hessen Eyaleti Kültür Bakanı Yardımcısı ve çok sayıda protokol üyesi katıldı. Festival Başkanı Kamil Kellecioğlu’na etkinlikle ilgili değerlendirmelerini sorduk.

‘İNSANLARIN MUTLULUĞUNA ŞAHİT OLDUK’

Koronavirüs salgınından dolayı festivale iki yıl ara verdiklerini hatırlatan Kellecioğlu, bugünkü salgın şartları altında bir mucizeyi gerçekleştirdiklerini söyledi. Yedi günde yedi farklı oyun sergilendiğini belirten Kellecioğlu, sergi ve söyleşi şeklinde de 24 farklı etkinliğin yapıldığını belirtti. Katılımın yoğun olduğunu, festival boyunca duygu dolu anlar yaşandığını ifade eden Kellecioğlu, şöyle konuştu: “Salgına rağmen insanların gerçekten özlediği bir şey düzenledik. Herkesin gerçekten mutlu olduğu, güldüğü, heyecanlandığı bir etkinlik oldu.”

Türkiye’den Almanya’ya iş göçünün 60. yıl dönümü olması dolayısıyla Frankfurt Merkez Tren Garından Volksbühne tiyatro salonuna yürüyüş gerçekleştirdiklerini belirten Kellecioğlu, 2021’nin Yunus Emre yılı olduğunu hatırlattı. Yunus Emre’nin “gelin tanış olalım” ile başlayan dizelerine değinen Kellecioğlu, şöyle sürdürdü: “‘Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim sevilelim / Dünya kimseye kalmaz’… Yunus Emre’nin 700 yıl önce paylaştığı bu dizeler hâlâ hayatımıza zenginlik katıyor. Yunus Emre yılı dolayısıyla bu felsefeyi bir oyunla sergilemek istedik ve festivalin açılış oyununu ‘Bizim Yunus’ oyunuyla yaptık.”

‘BİRÇOK İLKE ARACI OLDU’

Festival Koordinatörü Kellecioğlu festival içeriğinin de birçok ilke yol açtığını söyledi. Oyunların kentin tarihi Volksbühne sahnesinde sergilendiğini hatırlatan Kellecioğlu, “Altı yıllık tadilat süresinin ardından oyunlarımızı sergilediğimiz bu sahneye geri döndük” dedi ve ekledi: “Volksbühne’yi artık bir Goethe sergisi de çevreliyor. Zaten hemen yanında ünlü Alman yazarının yaşadığı ev de var. Yıllar sonra ilk kez festivalimizle biz de bu sahnede yer aldık. Bunun dışında Diyarbakır Devlet Tiyatrosu ile Bursa Şehir Tiyatrosu da ilk kez Almanya’da sahne aldı. Hatta Bursa Şehir Tiyatrosu bir oyunun prömiyerini Almanya’da yaptı. Ünlü tiyatrocu Oya Başar da yıllar sonra sahnelere geri dönüşünü ilk kez Frankfurt’ta yaptı.”

Kellecioğlu, Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” ile “Bir Garip Orhan Veli” oyunlarına programda yer verdiklerini belirtti. Renkli programın Almanların da ilgisini çektiğini söyleyen Kellecioğlu, “Katılan Almanların geri dönüşleri hep olumlu oldu. İki saatlik Türkçe oyunları Almanca ekran yazılarıyla destekleyerek farklı kültürlerin de buluşmasını sağladık” dedi. Yoğunluktan dolayı kapıda bilet almak isteyen çoğu vatandaşı geri çevirmek zorunda bıraktıklarını da belirten Kellecioğlu, zengin içeriğin ve kültürel buluşmanın iki devletin temsilcilerini buluşturduğuna da dikkat çekti.

‘TÜRKLERDE AŞILAMA ORANI YÜKSEK’

Festival kapsamında alınan tedbirlere de işaret eden Kellecioğlu, başlıca zorluğun uygun bir zaman dilimi bulmak olduğunu söyledi. Frankfurt Belediyesi Kültür Müdürlüğünün desteği sayesinde eylül ayının ilk günlerini sabitlemiş olduklarından dolayı duydukları mutluluğu ifade eden Kellecioğlu, başta oturma düzeni olmak üzere, son günlere kadar katılım şartlarının netleşmemesinin de zorluk yarattığını belirtti. Kellecioğlu öte yandan, katılımcıların yüzde 80’den fazlasının aşılı olmasının, Türk toplumunda aşı hassasiyetinin yüksek olduğunu gösterdiğini ve bundan mutluluk duyduğunu söyledi.

Salgından dolayı yaşadıkları bir diğer sorunun da öngörülen zaman dilimi olduğunu belirten Kellecioğlu şunları kaydetti: “Daha önce festivali biz haftalık aralıklarla on güne yayıyorduk ancak salgından sonra salonlar yeniden açılınca bir haftaya sıkıştırmak zorunda kaldık. Bu zaman diliminde bir boşluk bulmuş olmak da bizim için gerçekten büyük bir şans oldu. Bu yüzden de her gün dekor değiştirmek zorunda kaldık. Umarım festivalimiz ilerleyen yıllarda hem daha geniş kapsamlı hem daha fazla günlere yayılarak devam eder.”

‘SONRAKİ YIL HAZIRLIKLARI BAŞLADI’

Festival Koordinatörü Kellecioğlu, festivalde sahne alan ekiplerin, salgından dolayı sergiledikleri hassasiyete dikkat çekti. Diyarbakır Devlet Tiyatrosu kadrosunda oynayan Mustafa Mert Latifoğlu’nun Sinovac aşısından dolayı Almanya’ya giremeyeceği anlaşılınca, BioNTech aşılı ikiz kardeşi Hakan Latifoğlu rolü üstlenmiş ve kısa bir süre içinde hazırlanmıştı.

Bir haftalık etkinliği teknik olarak da başarıyla göğüslediklerini belirten Kellecioğlu, “Bunu yaklaşık 35 gençten oluşan bir ekiple başardık. Tüm festival boyunca yaklaşık 150 kişi görev aldı. Böyle bir çalışmayı gerçekleştirebilmiş olmaktan dolayı ekibimle gurur duyuyorum. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.

Son ekipleri perşembe günü Türkiye’ye uğurladıklarını söyleyen Kellecioğlu, bir sonraki festivalin hazırlıklarına da şimdiden başladıklarını belirtti: “Daha şimdiden Frankfurt Belediyesi ile salon görüşmelerine başlamış bulunmaktayız. Aslında festivalimiz her sene mayıs ayında düzenlenirdi, ancak bu sene salgından dolayı bir istisna oldu. Hedefimiz 2022’de yine mayıs ayında festivali düzenlemek.”

‘YÜREKLERE DOKUNDUK’

Kellecioğlu, Yunus Emre’nin “Gelin tanış olalım” dizelerinin amacının insanların barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşamaları olduğunu belirtti. Kellecioğlu, “Tiyatro festivali ile amacımız tam olarak bunu başarmaktı. Bu yüzden ben de Türkçe sahnelenen oyunlara Almanca üst yazı eklenmesi için çaba gösterdim ve sonuçta hem Türkler hem Almanlar memnun kaldılar.” dedi

Kellecioğlu, insanların yüreklerine dokunabildiklerini söyledi: “Bizim hedefimiz insan. Amacımız; onların hayatına dokunabilmek, onlara ulaşabilmek. Bu festival sayesinde birçok insanı buluşturabildik, onları mutlu edebildik. Onların mutlulukları, heyecanları, gülümseyen yüzleri gerçekten görülmeye değerdi.”