Gün birlik olma günü!

Anadolu’nun o eşsiz zenginliğini bozmak hiç kimseye yarar getirmeyecektir. Ülkemizin etnik ve dini haritasını çıkararak onun üzerinden siyaset yapma zamanı geçti. Onca acılara rağmen halkımızın birliği devam ediyorsa, bundan iyi bir sonuç çıkarmak gerekmez mi? Halkımızın birliği şu ya da bu örgütün çıkarlarından çok daha büyük öneme haizdir.

AĞRI DAĞI’NDAN BAKMAK

Ağrı Dağı’ndan baktığınızda sanki Türkiye’nin dört bucağını görür gibi olursunuz. Ağrı Dağı ile ülkemizin diğer ucundaki Edirne’ye kadar yurttaşlarımızı birbirine bağlayan esas etken gönül bağıdır, kardeşlik duygusudur, birlikte yaşamdır ve ortak ruhi şekillenmedir. Ağrı olmazsa, Edirne olmaz ve Edirne olmazsa Ağrı olmaz; Ağrı Dağı yerinde duramaz!

Görünen o ki, artık Türkiye sathında ayrılık rüzgârları estirme zamanı geçti. Kürdümüz “birlik” diyor, Türkümüz “birlik” diyor. Kısacası tekmil Türk milleti birlik istiyor. İşte bunu savunacak olanlar bundan sonra söz söyleyecek ve onların sözü geçerli olacak. Ayrımcılığı körükleyecek hiçbir çağrışıma yer verilmeyecektir. Söylediğimiz söz, yazdığımız yazı ve her davranışımız birliği pekiştirmelidir.

AĞRI DAĞI’NA PENTAGON’DAN BAKMAK

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki illerimizde yaşayan Kürtlerimizin öncelikli talepleri huzur ve asayişin devam etmesidir. İşçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla, sanayicisiyle bölge halkımız, PKK’nın yarattığı acıları sarmaya ve güven içinde yaşamaya hasret kalmıştı.

Barış diyerek barışı katleden örgütün, Kürdümüz üzerindeki ipoteğinin kalkması, bölgede iş yapan vatandaşlarımızı fazlasıyla memnun etmiştir. PKK’ya haraç ve rüşvet vererek iş yapabilenlerden, devlet kurumlarına gitmeye korkanlara kadar, yöre halkındaki değişimi yerinde gördüğümüzde bizler de mutlu oluyor ve kucaklaşmanın heyecanını yaşıyoruz. Her ne gerekçeyle olursa olsun, PKK saflarında yer alanların bunu görmeleri ve yanlıştan dönmeleri için ortam müsaittir.

Artık, Türkiye’ye Pentagon’un gözlüğüyle değil, Ağrı Dağı’nın gözüyle bakılmalı. Türkiye’yi hepimizin ortak vatanı olarak içselleştirirsek meseleler kolayca hallolur. Çünkü Amerikan emperyalizmi girdiği her yeri talan etmiş, harabeye çevirmiş ve katliamlar uygulamıştır. Onun suç ortağı olmak kadar ağır bir suç olabilir mi?

ABD’nin ipine sarılmanın o ağır faturası hep mazlumlara çıkıyor. Yetmedi mi Kürdümüzün çektiği sıkıntılar, acılar, kaybettiği yıllar ve evlatları?

BİRLEŞTİRENLER YÖNETECEK

Yeni bir “dil” kullanma dönemine girdik. Farklı siyasal hareketlerin bu dönemin özelliklerine uygun davranmaları süreci olumlu etkileyecektir. Dönemimizin sihirli sözcüğü ise birliktir ve bu birlik, ABD emperyalizminden kopuşu getirecektir.

Sorumluluğumuzun gereği olarak isteriz ki, ülkemizde hiçbir siyasal hareket, örgüt, kişi Amerikan emperyalizminin işbirlikçisi olmasın ve onun kara gücü olarak Türkiye’ye silah doğrultmasın.

Türkiye’de bölücü dil kullanmak, mezhepsel dil kullanmak son derece yanlıştır. Alt kimliklerin okşanması, sayısız etnik kimlik icat edilmesi birliği değil ayrılığı besler. HDP’nin bu türden söylemleri bir kenara bırakması ve birlik dilini öne çıkarması kötü değil, iyi olur!

Ayrılığı körükleyen siyasal hareketlerin zamanı doldu. Onların Türkiye’de iktidar olmaları veya tekrar güçlenmeleri mümkün değildir. Bu bağlamda aslında HDP tipi partiler zamanını doldurdu. Etnik kökeni esas alan partiler eninde sonunda erir giderler. Bu gerçeğin kabulü Türkiye partisi olmanın yolunu da açar.

GÜN BİRLEŞME GÜNÜDÜR

Çok parçalı, Amerikancı, PKK’dan elini kurtaramayan HDP’ye el vermenin imkânsızlığını herkes biliyor. Bu partinin saflarında yer alan vatandaşlarımıza sesleniyoruz; Türkiye’nin birliğini, halkın birliğini esas alan partinin ihtiyaç olduğunu dillendiriniz ve ona göre tavır alınız. Gün, Amerikan emperyalizmine karşı birleşme günüdür, birliği ve kardeşliği sağlama günüdür.

Vatan Partisi’nin siyasetlerine önyargılar değil gerçekler yön verir. Bizler vatanımızın birliği ve bütünlüğü için mücadeleyi öncelikli görev olarak görüyoruz ve duruşumuz bununla paralellik arz ediyor.