HDP'ye karşı konuşamadılar

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Başkanı Tülin Oygür'ün dernekten istifalara ilişkin yaptığı açıklamaya yanıt geldi. Dernek başkanlığını bırakır bırakmaz CHP'den milletvekili olan dernek üyesi Şenal Sarıhan'la yan yana oturan eski CKD Çankaya Şube Başkanı Melek Neslihan Özfidan, mevcut yönetimi Vatan Partisi çizgisi izlemekle suçladı. Özfidan, Diyarbakır annelerinin istismar edildiğini savundu.

CKD'de yaşanan birtakım istifaların ardından önceki gün Genel Başkan Tülin Oygür basın açıklaması yapmıştı. Oygür istifaların ardında Diyarbakır Annelerine verilen desteğin ve 15 Temmuz'a yaklaşımın olduğunu söylemiş, istifacıların HDP'nin Kapatılması kampanyasına desteğe de karşı çıktığını aktarmıştı. Oygür dernek üzerindeki CHP baskısına dikkat çekerek “Son genel kurulda, CHP’nin, isimleri kamuoyunda pek bilinen bazı milletvekilleri ve yerel yöneticileri tarafından delegeler üzerinde baskı uygulanmasına rağmen, Atatürk ve milli kadın hareketi çizgisinde yürüyeceğimizi ilan ederek biz seçildik” demişti. Bazı kesimlerin “vatansever milli duruştan” rahatsız olduğunu söyleyen Oygür, “Derneğimizde yaşanan istifa ve yürütülen istifa baskılarının altında yatan neden budur” ifadelerini kullanmıştı.

SORUYU YANITLAMAKTAN KAÇINDI

Oygür'ün basın toplantısının ardından dün de istifa edenler bir açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan eski CKD Çankaya Şube Başkanı Melek Neslihan Özfidan, CKD'nin mevcut yönetimini derneğin amacından uzaklaşmak ve Vatan Partisi siyaseti ekseninde yönetmekle suçladı. Ulusal Kanal, toplantıda Özfidan'a “CKD’nin de imza verdiği 'HDP Kapatılsın' kampanyası hakkında ne düşünüyorsunuz? CKD, Diyarbakır annelerine en baştan itibaren destek veriyor. Çankaya Şube Başkanı olarak sizin bu konuda desteğiniz, bir açıklamanız oldu mu?” sorularını yönetti.

Özfidan HDP Kapatılsın kampanyasına ilişkin yanıtında bir görüş açıklamaktan kaçınarak şu yanıtı verdi: “Anayasamızın 25’inci maddesine göre, herkes düşünce özgürlüğüne sahiptir ve her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Kaldı ki bu tür bir zorlama, Ceza Kanunumuz açısından da hapis cezası gerektiren bir suç teşkil etmektedir. Ancak bu yasal düzenlemelere rağmen, 11 Haziran’da Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Merkezi’nin imzacı olarak katıldığı ve yine Vatan Partisi’nin baş gündemini oluşturan, HDP Kapatılsın kampanyasını yazılı veya sözlü beyanlarıyla desteklemeyenlerin, imza vermeyenlerin, çok ağır bir suçlamayla, PKK’lı olduklarına ilişkin algı yaratılmaya çalışılmaktadır.

FİKRİN SORULMASI ZORLAMAYMIŞ

“Hatta anılan kampanyaya destek vermeyenlerin vatansever olmadıkları, şehitlerimizi görmezden geldikleri gibi mantık dışı söylemlerle, Dernek içinde ve dışında ve sosyal medyada psikolojik baskı ortamı yaratılmaktadır. Bu ortamda CKD şube başkanları ve CKD üyeleri, bu türden asılsız nitelemelere muhatap olmamak için, HDP’nin kapatılıp kapatılmaması konusundaki düşünce ve kanaatlerini, yaratılan psikolojik baskıyla açıklamaya zorlanmışlardır. Ben bir avukatım, dolayısıyla da Anayasa’nın 25’nci maddesindeki düşüncelerimi ifade etmeye zorlanamayacağım ifadesinden yola çıkarak bu konudaki görüşümü açıklamıyorum. Bu benim ’kapatılsın’ ya da ‘kapatılmasın’ dediğim olarak da yorumlanamaz hiçbir şekilde ve CKD gibi demokratik bir kitle örgütü olduğunu iddia eden bir dernek bünyesinde de bu konudaki fikrimizin açıklanmaya zorlanmasını doğru bulmuyorum.”

DİYARBAKIR ANNELERİNİ ÖNE ÇIKARMAYI DOĞRU BULMUYOR

Özfidan, Diyarbakır annelerine verilen desteği de 'istismar' olarak yorumladı. Diğer anneler içinde Diyarbakır annelerini öne çıkarmayı doğru bulmadıklarını söyleyen Özfidan şöyle konuştu:

“Diyarbakır anneleriyle ilgili olarak Anneler Günü'nde özellikle kendi içimizde bir tartışma yaşanmıştı. Bizim şehit annelerimiz var, Diyarbakır annelerimiz var, cumartesi annelerimiz var, çocuklarını büyütmek için en zorlu şartlarda evini geçindirmeye çalışan annelerimiz var. Bu şekilde anneler arasından sadece Diyarbakır annelerini çekip çıkarıp bunlar üzerinden bir odaklanma yaratılmasını da ben yine Vatan Partisi’nin, Öncü Kadın’ın, TGB’nin ve Öncü Gençlik’in... Hatta Öncü Gençlik, bu konuda Osmanlı Ocakları’yla yakın bir çalışma içerisine girmiştir. Bu anlamda bir propaganda çerçevesinde öne çıkarıldığını hatta Diyarbakır annelerinin de bu anlamda istismar edildiğini düşünüyorum. Görüşüm bu şekilde.”

'KOBANİ' HEYETİNE KATILMIŞ HDP'LİLERE ÖZGÜRLÜK İSTEMİŞ

Toplantıda Şenal Sarıhan'ın önceki gün verdiği istifa dilekçesi de dağıtıldı. Sarıhan, 'Vatan Partisi Öncü Kadın'ın derneği adım adım ele geçirdiğini' savundu, 'parti kuyrukçuluğu' suçlaması yaptı. Oysa Sarıhan'ın 17 yıl süren genel başkanlığının sonlanmasının sebeplerinden birinin derneği CHP’nin kontrolüne girecek şekilde düzenleme çabaları olduğu belirtiliyor. Sarıhan görevinin bitmesinin ardından da CHP'den milletvekili adayı gösterilmiş ve Meclis'e girmişti.

Sarıhan'ın vekillik döneminde yaptığı açıklamalar da tartışma yaratmıştı.

Sarıhan, PKK/PYD'nin hakimiyetindeki Ayn el Arap'a giden ve rapor hazırlayan ekibin içinde yer almıştı. Raporda sözde kanton Başbakanı Enver Müslim'in Türkiye'nin sorumluluğuna' işaret eden sözlerine yer verilmişti. Müslim, CHP'ye getirdikleri yardım malzemeleri nedeniyle teşekkür etmişti.

Sarıhan 2017'de HDP'li vekillerin tutukluluğuna da karşı çıkmıştı. O dönem tutuklu olan 5 tutuklu HDP'li için şunları söylemişti: “Kadın milletvekillerinin tutuklanmasını eşit temsiliyet açısından kadın iradesine bir saldırı olarak düşünüyorum. Bir kadın bakış açısının da yönetime katılmasını, ister siyasi parti yönetimi olsun ister diğer yönetici kadroları olsun çok anlamlı değerlendiriyorum” dedi.

Sarıhan açlık grevi yapan DHKP-C sanıkları Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya da destek vermişti.