20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hendek Patlaması davası görülmeye devam ediyor: Ölümümüz kader değil bunu engelleyebiliriz

Sakarya’nın Hendek ilçesinde 7 işçinin yaşamını yitirdiği havai fişek fabrikası patlamasına ilişkin davanın üçüncü duruşması bugün görülüyor.

Hendek Patlaması davası görülmeye devam ediyor: Ölümümüz kader değil bunu engelleyebiliriz
A+ A-

Dava kapsamında 4'ü tutuklu 7 sanık yargılanıyor.

3 Temmuz 2020’de meydana gelen patlamada, 7 işçi ölmüş, 127 kişi yaralanmıştı.

DAVA FERİZLİ'DE GÖRÜLÜYOR

Davanın üçüncü duruşması da Ferizli ilçesi Damlık Mahallesinde Adalet Bakanlığı tarafından 450 dönüm arazi üzerine kurulumu devam eden ve yaklaşık 3 bin kişilik kapasiteye sahip olacak cezaevi yakınında bulunan Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri Salonunda başladı. Salon önünde toplanan fabrika çalışanları ve patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini söyledi. Davanın üçüncü duruşmasında eksik kalan müştekilerin dinlenilmesi bekleniyor.

Davada kimlik tespitlerinin ardından müştekilerin ifadesine geçildi.

Müştekilerden Kıymet Narat ifadesinde “Ben de patlamanın gerçekleştiği fabrikada çalışırdım. Sorumlumuz Hasan Velioğlu'ydu. Talimatları ondan alırdık. Ali Rıza Coşkun ise fazla koli çıkarmamız için baskı yapardı. Hasan Velioğlu ve Ali Rıza Coşkun'dan şikayetçiyim" dedi.

'DENETİMDEN ÜÇ GÜN ÖNCE HABERİMİZ OLUYORDU

Narat,"Bakanlıktan denetime gelenler oluyordu. Bizim üç gün önceden haberimiz oluyordu. Pres makinaları kapanıyordu. Denetmenler geldiği zaman yazıhaneden çıkıp denetim yapmıyorlardı” ifadesini kullandı.

'BU ÜRETİM GERÇEKLEŞMEDİĞİNDE İŞÇİLERE BASKI OLUYORDU'

Tanık Tuğba Karabulak, “Üretimle alakalı talimatlar Hasan Velioğlu, Ali Rıza Coşkun ve Yaşar Coşkun tarafından veriliyordu. Sorumlular ise Asiye Yangın ve Ahmet Çağırıcı'ydı. Ahmet Çağırıcı Çin mahallesinde sorumluydu ve o mahallede yapılması gerekenleri o söylüyordu. Yukarı mahallede sorumlu ise Asiye Yangın'dı. Çin mahallesinde havai fişeklerin ham maddesi üretiliyordu. Çin mahallesinde barut üretimi vardı. Bu barut bildiğimiz anlamda baruttan biraz daha farklıydı. Çinli bir ustanın verdiği formülle üretiliyordu. Patlamaya sebep olan ürünlerden biri olan muska 3-5 aydır üretilen bir üründü. Çalıştığım sırada ürünler ısınıyordu ve bununla ilgili şikayetler geliyordu. Ben tehlikeli madde güvenlik danışmanıyım. Görev tanımım, puantaj kayıtlarını tutuyordum. Üretimde herkesin üretmesi gereken bir sayı belirlenmişti. Bu üretim gerçekleşmediğinde işçilere baskı oluyordu" dedi.

Karabulak, risk analizi raporunu Ali Rıza Coşkun ve Yaşar Coşkun’a bildirdiğini de dile getirdi.

'DENETİMCİLERİ 2 KERE GÖRDÜM AMA DENETİM GÖRMEDİM'

Tanık Ayfer Cerrah ise ifadesinde, paketleme bölümünde çalıştığını söylerken, "Muska adlı ürünü üretirken 15 gün sonra kokular gelmeye başladı. Başlangıçta küçük boyutta üründü ama giderek boyutu büyüdü. Ben tek başıma günde 30-40 koli üretiyordum. Ben bu durumu Yaşar Öztürk'e söyledim. Kokuya dayanamadığımı söyledim. Yaşar usta bana aldırış etmedi. Özellikle sabahları çok kötü kokular geliyordu. İçerisinin de sıcak olması nedeniyle dayanılamayacak hale geliyordu. Yaşar Coşkun ısınan ürünleri dışarı sermemizi istedi. Bu ürünler ısınmayla jelatini eritiyordu ve buhar oluyordu. Bunlar da tuvalet kokusudur diyerek gözardı ediliyordu. Ben 5-6 sene çalıştım. Denetimcileri 2 kere gördüm ama denetim görmedim. Hasan Ali Velioğlu bize malları paketlememiz, bitirmemiz için baskı uyguluyordu. Bu sebeple boynumda ve ayaklarımda agrılar başladı" diye konuştu.

'ÇALIŞIRKEN ÖLÜMÜMÜZ KADER DEĞİL, FITRAT DEĞİL BUNU ENGELLEYEBİLİRİZ'

Patlamada hayatını kaybeden Muhammet Seyfi Çanakçı’nın yakını avukat Gülşen Uzuner ise, “Bu celsede, eksik kalan müştekiler dinlenecek. Bizim açımızdan ilk iki celse de hem iş yerinde çalışan yaralananların hem de hayatını kaybedenlerin ailelerinin anlattıkları ile şunu çok net gördük ve bütün Türkiye’ye de göstermek istiyoruz. Çalışırken ölümümüz kader değil, fıtrat değil bunu engelleyebiliriz. Bunu görmediğimiz müddetçe, buna ilişkin bir şey yapmadığımız müddetçe daha çok böyle acılarımız ile bir araya geleceğiz. Biz çok açık söylüyoruz, acılarımız bizi buluştursun istemiyoruz. Kaybettiklerimizin arkasından ağlamak istemiyoruz, biz burada daha fazla işçi öldürülmesin diye kendi hesabımızı sormaya geldik. Biz adaleti, işçiler canını kaybetmeden, işçilerin ölüm sayısının hesabı yapılmadan gerçekleşsin istiyoruz. Biz canlarımızı korumak istiyoruz, o yüzden bütün ailelerimiz ile buradayız ve sonuna kadar bu işin hesabının sorulması için de sesimizi giderek yükseltmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Açıklamalar sonrasında alınan yoğun güvenlik önlemleri kapsamında davada hayatını kaybeden ve yaralananların yakınları duruşma salonuna alındı. Polis ekiplerince bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı.

Sakarya Adalet Bakanlığı işçi dava Ferizli Hendek Patlaması Davası duruşma tanık Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri Salonu