14 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İoanna Kuçuradi’ye armağan kitap! Daha yaşanılır bir dünya için

Felsefeci, felsefe profesörü, akademisyen, yazar Kuçuradi, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden 1959 yılında mezun oldu. 10'dan fazla kitabı bulunan ve Türkiye Felsefe Kurumu'nun başkanlığını yürüten Kuçuradi Hoca ayrıca yaptığı Kant çevirileri ile tanınıyor.

İoanna Kuçuradi’ye armağan kitap! Daha yaşanılır bir dünya için
İoanna Kuçuradi - Elif Şahin Hamidi

İoanna Kuçuradi’ye armağan bir kitap hazırlama fikri nasıl doğdu?

İoanna Kuçuradi için bir armağan kitap hazırlama fikri, yaklaşık sekiz yıl kadar önce aklıma ve kalbime düştü. Yani Hoca ile rastlaştıktan bir-iki yıl sonra. 2014 yılında, bir rastlantı sonucu yolum Hoca ile kesişti ve onun teşvikiyle 2015 yılında Maltepe Üniversitesi’nde İnsan Hakları Yüksek Lisans Programına kayıt oldum. Yüksek lisans yapmaya başladıktan bir süre sonra da İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Hoca ile birlikte çalışmaya başladım. Zaman içerisinde şu dikkatimi çekti; Bugünkü kadar çok olmasa da, o yıllarda da çeşitli mecralarda Hoca ile ilgili bir şeyler yazılmış-söylenmiş, kendisiyle söyleşiler yapılmıştı.

  • Bunlar hangi çalışmalardı?

2010 yılında, Prof. Dr. Oktay Yalın’ın hazırladığı ve yönettiği Başkaldırıdan Felsefeye: İoanna Kuçuradi başlıklı belgeselin gösterimi yapılmıştı. 2014 yılında Prof. Dr. Betül Çotuksöken, Prof. Dr. Gülriz Uygur ve Prof. Dr. Hülya Şimga’nın editörlüğünü yaptığı İoanna Kuçuradi: Çağın Olayları Arasında adlı armağan kitap yayınlanmıştı. Bu arada, ben bu armağan kitapla ilgili çalışmalara devam ederken, 2016 yılında, Prof. Dr. Yusuf Örnek’in yayına hazırladığı İoanna Kuçuradi’ye, Sekseninci Yaşında başlıklı bir kitap yayınlandı. Daha sonra 2021’de, Prof. Dr. Betül Çotuksöken, Prof. Dr. Gülriz Uygur ve Prof. Dr. Harun Tepe tarafından yayına hazırlanan İnsan Hakları: İoanna Kuçuradi’ye 85. Doğum Günü İçin adlı bir armağan kitap çıktı.

  • İçeriklerini kısaca nasıl anlatırsınız?

Bu kitaplardaki yazılar, genellikle Hocanın etik ve insan haklarıyla ilgili görüşlerini ele alan ya da farklı konularda akademik makalelerden oluşuyordu. Ne var ki Hoca ile ilgili ne bir biyografi veya otobiyografi vardı, ne bir anı kitabı, ne de bir nehir söyleşi. Bunun büyük bir eksiklik olduğunu düşündüm ve böylece Hoca ile ya bir nehir söyleşi yapmak ya da onunla ilgili anıları toplayıp bir kitabın sayfalarına emanet etmek gerektiğine karar verdim. Ben bir yandan nehir söyleşi mi yapmalı, yoksa bir anı kitabı mı hazırlamalı diye düşünüp tartarken, 2016 yılında Faruk Şüyün, İnatla ve Umutla İnsan ve Değerleri Peşinde: İoanna Kuçuradi başlıklı bir kitap hazırladı (o yıl Hoca TÜYAP’ın onur yazarıydı.) Bu kitap, Şüyün’ün Hocaya gönderdiği soruların cevaplarından ortaya çıkmıştı ve direkt Hocanın ağzından çocukluğu, ailesi, Hacettepe ve Erzurum yılları, neden felsefeyi seçtiği gibi pek çok bilgiyi edinebilmek mümkündü. Dolayısıyla 2016 yılı içerisinde, nehir söyleşi değil, Hoca ile anılara sahip çıkan bir armağan kitap hazırlamaya karar verdim.

DOSTLARIN TANIKLIĞI

Bunca çalışmadan sonra neden böyle bir ihtiyaç duydunuz?

Çünkü Hoca’yı uzun zamandan beri tanıyan ve yakın çalışma imkânı bulan öğrencilerin- hocaların, eski dostlarının tanıklıkları, anlatacağı hikâyeler çok önemliydi. Ve bu gibi tanıklıklardan, bugüne kadar belki de hiç dillendirilmemiş, “insan Kuçuradi”yi resmeden, samimi hikâyeler ortaya çıkacaktı. Uzun, keyifli ve öğretici bir serüvenin sonunda, elli iki değerli kişinin anılarından oluşan Ömrümüz Yönlendiren Rastlantıların Kavşağında: İoanna Kuçuradi başlıklı bir armağan kitap ortaya çıktı.

  • Kitabı oluştururken kaç kişiden yazı aldınız? Yazı aldığınız insanlara nasıl karar verdiniz?

Kitapta 52 kişinin anıları yer alıyor. Zaman içerisinde böyle bir kitap için kimlerin yazı yazabileceği tespit ettim ve Hocanın da onayını aldım. Ama arada hiç hesapta olmayan, hiç planlanmamış gelişmeler de oldu: Örneğin cezaevinden Hocaya gelen bir mektup da kitaba dahil oldu. Hoca, bana aklına gelen bazı anılarını anlatırken “bu kişiden de yazı isteyelim mi?” dedim ya da ansızın yine Hocanın aklına gelen isimler oldu. Bu arada kitabın sonunda bir sürpriz bekliyor okurları: Türkiye’nin değerli illüstratörlerinden Burcu Yılmaz, Deniz Üçbaşaran, Esra İlter Demirbilek, Hicabi Demirci, Mavisu Demirağ, Mustafa Delioğlu, Oğuz Demir, Selçuk Demirel ve Zeynep Özatalay çok hoş, çok tatlı Kuçuradi illüstrasyonlarıyla kitabı şenlendirdiler. Yani bu kitap, elli iki yazarın anılarından ve dokuz illüstratörün çizimlerinden oluşuyor.

İoanna Kuçuradi’ye armağan kitap! Daha yaşanılır bir dünya için - Resim : 1
Desen Zeynep Özatalay

RASTLANTININ GÜCÜ

  • “Kitabın bütünlüğünde, hemen herkesin hikâyesinde ‘rastlantı’nın esas olduğu da gören gözlerden kaçmayacaktır” diyorsunuz. Bunların içinden size en ilginç gelen rastlantıyı anlatabilir misiniz?

Evet, kitabın bütünlüğüne bakıldığında hemen herkesin hikâyesinde bir rastlantının payı olduğu görülebilir. Çok ilginç hikâyeler var, ama ilk aklıma gelen Ramazan Yazçiçek’in Hacettepe Hastanesi’nde Hoca ile rastlaşma hikâyesi. Hoca, annesinin yanında refakatçi olarak hastanede kalıyor. Genç bir hastanın vefatının ardından koridorda hasta yakınlarının feryatları hastane koridorlarında yankılanırken Ramazan Yazçiçek, daha sonra adının İoanna olduğunu öğreneceği güler yüzlü bir insanın, içten bir gayretle acılı aileyle ilgilendiğini fark ediyor. Ancak o sırada Yazçiçek de küçük bir baygınlık geçirip kendisini hastane yatağında buluyor ve “İoanna” bu kez Ramazan Yazçiçek’le ilgileniyor.

Hocayla hastanede başlayan bu tanışıklık ileriki dönemlerde de devam ediyor. Ve yazısında şöyle diyor Yazçiçek “Öğrendim ki iyiliği paylaşmak, hastane odalarında serum damlaları misali de olsa, tarihe not düşmenin hasadı olabiliyor bir gün!” Hocayla karşılaşmanızı “Ömrümü yönlendiren eşsiz bir rastlantı” olarak değerlendiriyorsunuz? Sizin karşılaşma hikâyeniz nendir?

Benim Hocayla karşılaşmam ya da mucizem yazdığım bir yazı vesilesiyle oldu. Remzi Kitap Gazetesi’nin Nisan 2014 sayısı için “Çağdaş Antigone” ya da “İyi Ana”: İoanna Kuçuradi başlıklı bir dosyam hazırlamıştım. Hoca, Gazete’nin o sayısını bir rastlantı sonucu bulmuş ve bana bir posta kartı göndermişti. Kartın ön yüzünde, Rodin’in 1908 yılında yaptığı ve “Katedral” (La Cathédrale) adını verdiği eseri yer alıyordu. Hani şu, yukarıya doğru uzanarak bir araya gelen iki sağ el heykeli… Kartın arka yüzündeki 16 Temmuz 2014 tarihli notunda da şöyle diyordu Hoca: “Sevgili Elif Hanım, İoanna Kuçuradi: Çağın Olayları Arasında üzerine Remzi Kitap Gazetesi’nde bir yazı yazdığınızı rastlantı sonucu öğrendim. O sayıyı zor buldum, ama buldum ve yazınızı okudum. Severek yazılmış bir yazı! Sevdim onu.” Sonra şöyle devam ediyordu: “Ağustosun ortalarında İstanbul’a döndüğümde, sizle –siz de istiyorsanız– yüzyüze konuşmamızı isterim. Beni 05…’dan arayabilir misiniz?” Ve imza: “İoanna.”

BİYOGRAFİK HAYAT HİKAYESİ DEĞİL

  • Kitapta İoanna Kuçuradi’nin hayat hikâyesini de bulacak okur. Kısaca nasıl özetlersiniz hayat hikâyesini?

Kitapta Hocanın doğrudan biyografik bir hayat hikâyesi yok aslında. Çok kısaca şunları söyleyeyim: 4 Ekim 1936’da, İstanbul’da dünyaya gelmiş Hoca. Babası, İstanbul doğumlu bir Sisamlı ve eczacı. Annesi ise dört yaşındayken ailesiyle birlikte Çorlu’dan İstanbul’a göç etmek zorunda bırakılmış bir kadın. 1954’te Zapyon Kız Lisesi’nden mezun olmuş, 1959’da İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitirmiş.

  • Peki, Türkiye için, öğrencileri için ne ifade ediyor Kuçuradi?

Büyük küçük hepimizin Hocadan öğreneceği çok şey var. İnsanlaşma yolcuğunda bir adım ileri gidebilmek için, daha yaşanılır bir toplum ve dünya kurmak için, gören bir göz kazanabilmek için Hocanın insan hakları, etik, değer bilgisi, doğru değerlendirme bilgisi ile ilgili söylediklerine ülkece kulak vermeliyiz diye düşünüyorum.

İoanna Kuçuradi Kitap