03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kayıhan Keskinok ile ‘Yeniden Destanlara’

2015 yılında 92 yaşında hayatını kaybeden sanatçının oğlu Çağatay Keskinok, onun eserlerinin tarihsel boyutunu ve bugün için önemini anlattı.

Kayıhan Keskinok ile ‘Yeniden Destanlara’
A+ A-
ZAFER BİLGİN

30 Mart - 3 Nisan günlerinde düzenlenen ArtAnkara 7. Ankara Çağdaş Sanat Fuarı’nda, Kayıhan Keskinok’un eserlerinin bulunduğu “Yeniden Destanlara” başlıklı sergiyi ziyaret ettik. Oğlu Çağatay Keskinok, sergiyi Aydınlık’a anlatırken anımsattı: 2003 yılında babasıyla, Aydınlık Dergisi için kendisi söyleşi yapmıştı. Söyleşi, "Nazım'la Randevu" sergisiyle ilgiliydi… Çağatay Keskinok’un sorularımıza verdiği yanıtları sunuyoruz:

‘EMPERYALİST KUŞATMAYA KARŞI SANATÇININ DURUŞU’

Sergilediğiniz eserlerin yolculuğu ve tarihi nereye dayanıyor?

- “Yeniden Destanlara” ülkemizin doksanlı yıllarda karşı karşıya kaldığı emperyalist kuşatmaya karşı sanatçının tutumudur, duruşudur. Salgın nedeniyle zor koşullarda gerçekleştirilen fuarda sergilenen üç eser 2003, 2004 ve 2006 tarihlidir. İkisi Kuvayi Milliye Destanı, diğeri Köroğlu Destanı resmidir. “Ateşi ve İhaneti Gördük” isimli Kuvayi Milliye resimleri Kurtuluş Savaşı’nın, ulusal direnişin koşullarını, Nazım Hikmet’in dizelerine sadık kalarak resmediyor.

Sanatçı, 2000 ile 2010 yılları arasında Kuvayı Milliye Destanı ile Köroğlu Destanı üzerine çok sayıda resim yaptı. Kuvayi Milliye ve Kurtuluş Savaşı resimlerinden oluşan "Nazım'la Randevu" Sergisi 6 Ocak 2003 tarihinde Galeri Sanatyapım'da açıldı. Bu sergiyi yine Galeri Sanatyapım'da 26 Ekim 2009 tarihinde açılan "Kuvayi Milliye 1 Sergisi" izledi. Bu resimlerin büyük bir kısmı koleksiyonlara dağılmış durumdadır. Nazım Hikmet’in dizeleri, yer yer tabloların üzerinde sanatçının el yazısı ile yer almaktadır.

Kuvayi Milliye resimleri farklı bir teknikle ele alınmış, öyle değil mi?

- Fuar’da sergilenen iki Kuvayi Milliye Destanı resmi, teknik olarak derici kağıdı üzerine yağlıboyadır. Derici kağıdı üzerinde çalışmanın zorluğu, bütün fırça hareketlerinin ve vuruşların tek hamlede sonuçlandırılması gereğidir.

‘NAZIM’IN KAHRAMANLARI BİZLERE BENZER’

Serginin teması nedir?

- Serginin açıklama sözü olarak, kendi yaşam öyküsüyle ilgili kitapta yer alan bir arabaşlığı aldık. Sanatçının “Yeniden Destanlara” tutumunu sergileyen sözlerini de resimlerin açıklaması olarak kullandık: “İkibinli yıllara doğru Atatürk Devrimleri’ni yıkmaya çalışan karşı devrim niteliğindeki girişimler, uluslararası kuruluşların ekonomiye yönelik oyunları ve AB’nin emperyalizmi gizliden gizliye kollayan tutumları, ikinci kez, Anadolu halklarının baş belası feodalizme karşı duran yiğitlerin kahramanlıklarıyla ilgili konulara eğilmeme ve o görkemli destanları dile getirmeme neden oldu. Bunun en başta geleni kuşkusuz Köroğlu Destanı’dır.”

Sergilenen Köroğlu resmi, bu dönemde gerçekleştirilen yaklaşık 10 kadar Köroğlu resminden biridir. Teknik olarak tuval üzerine yağlıboyadır. Köroğlu resimlerinden Vakfımızın koleksiyonunda yalnızca bu resim bulunuyor. Siyasi içerikli yazılar resmin üzerinde aynı zamanda resimsel öğe olarak yer alıyor. Resmin üzerinde şu yazı var: “Düşman geldi tabur tabur dizildi; alnımıza kara yazı yazıldı; IMF, AB.”

Kuvayi Milliye resimlerinin açıklaması olarak kendisiyle 2003 yılında Aydınlık Dergisi için yaptığım söyleşideki sözlerini kullandık. “Nazım’ın İstiklal Savaşı Destanı şimdiye kadar bildiğim, okuduğum destanlardan oldukça farklıdır. Bu bildiklerimde, insanlar bizlere hiç benzemez. Gılgamış Destanı’nı düşünelim. Burada insanlar olağanüstü boyda postadır. Bizden farklıdırlar onlar. Ama Nazım’ın destanındaki insanlar korkak, cesur, yaşlı, genç, çoluk çocuk, yani sokakta gördüğümüz insanlardır. Bunların hiçbirisi baştan öyle olağanüstü bir olayın içinde kendilerini göstermezler. Ama iş başa düşünce ki o da yurt savunmasıdır, hepsi kahramanlaşırlar… Sanmıyorum, dünyada hiç bir ulus bizim İstiklal Savaşı’ndaki insanlarımız kadar kendini yurt savunmasına adamış olsun… Savaş aslında ölümdür, acıdır, çoğu zaman da utanç vericidir. Ama vatan savunması söz konusu olduğunda yüce bir olaydır. Bugünlerde de savaş rüzgarları esiyor. Bir ülkenin yaşam kaynaklarına göz dikmiş emperyalizmin savaşı, en hafif tabiriyle utanılacak bir olaydır.”

Sanırım resimlerle ilgili olarak bu sözcüklerden sonra daha fazla bir açıklamaya gerek yok. “Yeniden destanlara” ifadesinin kullanıldığı tarihten sonra ülkemizin emperyalist kuşatmaya karşı destanlar yarattığını biliyoruz. İçinde bulunduğumuz tarihsel koşullarda 7. Çağdaş Sanat Fuarı’nda gerçekleştirdiğimiz sergilemenin yeterince mesaj verdiğini düşünüyorum.

Eserleri resim sanatı açısından nasıl değerlendirirsiniz?

- Sergilenen resimlerde, dramatik konularına bağlı olarak kırmızı renk ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Figürler durağan bir mekanda değil, durağan mekandan bağımsızlaşan –resimdeki mekandan söz ediyoruz- bir düzen içindedir. Bu mekandan bağımsızlaşma, hareketin gücünü ve ivmesini artırmaktadır.

Sanat resim Çağatay Keskinok