19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEB asli görevini devredemez

TC Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet Başkanlığı ve T.C. Gençlik Spor Bakanlığı'nın ortak projesi olarak 2021 yılında hazırlanan ÇEDES protokolüne yalnızca ortaokul ve İmam Hatip okulları kapsama alanındaydı.

MEB asli görevini devredemez
A+ A-
HANİFE YALÇIN

2023 yılında imzalanan protokoleyse, küçük yaştaki çocuklarla ilkokul öğrencileri dahil edildi. Hepimizin Sendikası Grup Sözcüsü eğitimci Ayla Salmanlı, bu konudaki görüş ve değerlendirmelerini Bindallı’yla paylaştı. Salmanlı, şunları kaydetti:

KÖY ENSTİTÜLERİ KAPANARAK BAŞLADI

“Var olan Milli Eğitim Sistemi mevzuatlarında Türk Millî Eğitimi'nin merkezinde Atatürk İlke ve Devrimleri olduğu vurgulanmaktadır. “Atatürkçü Düşünce Sistemi’ni 'Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir' cümlesiyle özetlersek eğitim sisteminin de bilimsel olması gerekmektedir. “1945'ten sonra Türkiye'nin içerisine girdiği sürecin en büyük yansımaları eğitimde oldu. Köy Enstitüleri kapatıldı, öğretmen yetiştirme sistemi defalarca değiştirildi, eğitim-öğretim müfredatına her iktidar döneminde tekrar tekrar düzenleme adı altında ideolojik eklemeler yapıldı. Tüm bunların yansıması olarak eğitim sistemimizde dünden bugüne süreklilik arz eden bir gidişat olmadı. Böyle bir sistemde yetişen kuşaklar arası iletişim sorunları da ortaya çıktı. Kılık kıyafetten temel hayat bilgi ve becerilerine kadar kuşaklar arası büyük farklılıklar oluştu.”

DEĞERLER EĞİTİMİ KİMİN GÖREVİ?

“Zorunlu eğitim süreleri de değişikşiklere uğradı. Mesleki ve Teknik eğitim, zamanın gereği olan toplumsal ihtiyaçlara cevap verecek seviyeye getirilemedi. Üretimde kalifiye eleman sorunu üst seviyelere çıktı. “Üniversite sayıları arttı. Açılan bölümler halihazırdaki ve önümüzdeki yıllardaki ihtiyaç duyulacak mesleklere göre plânlanmıyor. Bu da, birçok alanda mezun yığılmalarına sebep oluyor. “Eğitimde liyakat sorununu artık buna sebep olanlar dahi dile getirmeye başladı. Milli Eğitim Bakanlığı, değerler eğitimiyle asli görevini bir başka gruba devredemez. Milli Eğitim Temel Kanunu’nda bu açıkça ifade edilmektedir. 2018 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir vakıfla yaptığı ‘değerler eğitimi protokolü’ Danıştay tarafından iptal edilmiş, gerekçe olarak da ‘Milli Eğitim Bakanlığı asli görevini devredemez’ denmişti.”

ESAS DEĞERİMİZ MİLLİ DEVLETİMİZ

“ÇEDES protokolüne cepheden karşıyız. Bakanlık asli görevini devredemez. Küreselleşmenin milli devletleri, milli kültürü ve değerleri tahrip ettiği bu koşullarda, değerleri yeni nesillere, gençlerimize aktarırken uygulamalarımız daha farklı, daha özgün olmalı. Bizim milli değerlerimiz tabii ki dini değerlerden de beslenecek ama esas olarak Cumhuriyetimiz ve milli devletimiz de ilişkili olmalı. Andımız’ın okullarda okutulması yasaklandı. En önemli değer bu! Bir yandan Andımızı yasaklayıp öbür yanda hiçbir formasyonu olmayan imamların okullara sokulması, toplumu geren, kutuplaştıran bir uygulama. Millî Eğitim, değerler eğitimini imamlara devrediyor.”

ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMENLER VARKEN

“Milli Eğitim Bakanlığı'nda çalışan onca öğretmen varken, rehber öğretmen varken, din kültürü ve ahlâk bilgisi öğretmenleri varken, bunlar ve bunun dışında birçok branşta öğretmen varken, bunlar değerler eğitimini veremiyor da müftülüklerdeki, camilerdeki imamlar mı verebilecek? Niçin okullarda imam görevlendiriliyor? Amaç ne? Milli Eğitim Bakanlığı'nın içinde bu görevi yerine getirecek bir personel mi yok? Elimizdeki kadroları değerlendirmiyoruz. Rehber, öğretmen atanmıyor. Onbinlerce atanmayan, atama bekleyen öğretmenimiz, ücretli öğretmen olarak çalıştırılan meslektaşımız var. Eğitimin nasıl verileceğini, öğretimin nasıl yapılacağını bilen insanlar bunlar. Milli Eğitim Bakanlığı, okullara gereken atamaları yapmalı, imam görevlendirme girişiminden derhal vazgeçmelidir.”

Son Dakika Haberleri